| Ben bunu alacağım, madem yapacak başka bir şeyimiz yok. | Open Subtitles | أنا موافقة ، خصوصًا أنّه لا يوجد لدينا شيء آخر |
| Bence birbirimizden öğrenecek bir şeyimiz var, öyle değil mi? | Open Subtitles | اعتقد انه لدينا شيء لنتعلمه من كلينا، ألا تظن ذلك؟ |
| Çok önemli. Konuşacak bir şeyimiz yok. | Open Subtitles | إنه أمر مهم - لا يوجد بيننا شئ لنتحدث به - |
| Fakat bir siyasetçinin yasa tasarısından, aday birinin platformundan, düşünce kuruluşlarının politik beyanından daha güçlü bir şeyimiz var. | TED | ولكننا نملك شيئاً أقوى من أي قانون سياسي، أي برنامج ترشيحي، وأي بيان سياسة مؤسسة الفكر. |
| O zaman konuşacak bir şeyimiz kalmadı. Telefon numaram, mesaj bırakırsın. | Open Subtitles | إذن ليس هناك ما نتحدث عنه هذا هو رقمى، اترك لى رسالة |
| Sanırım konuşacak bir şeyimiz kalmadı Bay Sims. | Open Subtitles | لا أظن انه لدينا ويلة اخرى سوى مناقشة سيد (سيمس) |
| Görünüşe göre konuşacak çok şeyimiz var ama burada değil. | Open Subtitles | يبدو بأن لدينا الكثير لنتحدث بشأنه , لكن ليس هنا |
| - Bir gün bana çaya gelin. Eminim konuşacak çok şeyimiz olacak. | Open Subtitles | يجب أن تزورني من أجل فنجان شاي إني متأكدة أن لديك الكثير لنتحدث عنه. |
| Ne olursa olsun, akşam yemeğinde konuşacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | علىأيحال، لدينا الكثير لنناقشه على العشاء أين سنأكل ؟ |
| Bilmiyorum. Dua etmekten başka yapacak bir şeyimiz kalmadı. | Open Subtitles | لا أعلم، لم يبقى لدينا شيء نفعله سوى الصلاة |
| - Neden yapacak bir şeyimiz olduğunu sanmıyorum? | Open Subtitles | لماذا لا أستطيع التفكير في أي شيء نقوم به؟ |
| Buradaki gerçekten ben olsaydım, o zaman üzülecek bir şeyimiz olurdu. | Open Subtitles | إذا كنت أنا المتواجد هنا, عندها كان لدينا شيء للقلق حوله. |
| Eğer polislere verecek bir şeyimiz olursa ortada A.D. diye bir şey kalmaz. | Open Subtitles | اذا كان لدينا شيء لنسلمه للشرطة فلن يكون هناك المزيد من آي دي. |
| Bu istismarı durdurmaya yarayacak hiçbir şeyimiz yoktu. | TED | لم يكن لدينا شيء يمكن أن يساعدهم على وقف هذا الاعتداء. |
| kaybedecek hiçbir şeyimiz yok ve kazanacak çok şeyimiz var. | TED | ليس لدينا شيء نخسره، ويمكن أن نكسب كل شيء |
| Anne olarak paylaşacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | كأمهات، لدينا الكثير لنتحدث به |
| Konuşacak hiçbir şeyimiz yok. | Open Subtitles | ليس لدينا شيء لنتحدث به |
| Şimdi üzerimize attığınız iftiradan başka bir şeyimiz kalmadı. | Open Subtitles | والآن لا نملك شيئاً إلا القذارة التي تسببتِ بها |
| Karşı tarafla konuşacak bir şeyimiz oldu. | Open Subtitles | حسناً, يبدو أننا نملك شيئاً لنناقشه مع خصومنا |
| Evet. Konuşacak hiçbir şeyimiz olmadığına dair konuşmak istedim. | Open Subtitles | أجل، أردت أن أتحدث عن أننا لا نجد ما نتحدث عنه |
| Başka konuşacak bir şeyimiz kalmadı bence, Bay Sims. | Open Subtitles | لا أظن انه لدينا ويلة اخرى سوى مناقشة سيد (سيمس) |
| Sizi görmek güzel Bayan Jaymes, ama konuşacak bir şeyimiz kaldığını sanmıyorum. | Open Subtitles | انه من الجيد رؤيتك دوما, آنسه جايمس ولكني لست متأكداً مالذي تبقى لنتحدث بشأنه |
| Konuşacak çok şeyimiz, soracak çok sorum olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك الكثير لنتحدث عنه و لدي أسأله كثيره |
| Eğer savaşı bizden alırsan, geriye hiçbir şeyimiz kalmaz. | Open Subtitles | اذا منعتنا من القتال لن يكون هناك شيء نفعله |
| - Ben yapacak bir şeyimiz olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أفكر في أي شيء نقوم به. |