| -Teşekkür ederim, efendim. -Yola çıkmaya hazır mısınız, Albay? Hayır, teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً لك يا سيدى هل أنت مستعد للرحيل , أيها العقيد ؟ |
| Albay, bu adam hem sizin hem benim hükümetimce aranıyor. | Open Subtitles | العقيد, هذا الرجل مطلوب من قبلك إذهبْ فيرمنت, وباللغم أيضاً |
| - İyi geceler, zat-ı şerifleri. - İyi geceler Albay. | Open Subtitles | ـ طابت ليلتك ، سموك ـ طابت ليلتك ، كولونيل |
| Sözlerinizi kendinize saklayabilirsiniz Albay. Ben ordunuzdaki bir er değilim. | Open Subtitles | يمكن ان توفر لنفسك الكلام كولونيل لست جنديا في جيشك |
| Albay, üzüntülü bir durumda. Ve kendini yatak odasına kapatıp yalnız kalıyor. | Open Subtitles | الكولونيل, كان فى حالة هائجة, قام باغلاق غرفة نومه على نفسه بمفرده |
| Albay, Başrahibimizin bulaşıcı kolera hastalığı yüzünden öldüğünü size söylemek benim görevim. | Open Subtitles | عقيد, هو واجبي لإعْلامك مسبّقنا أخذوا منّا من قبل مرض معدي, كوليرا |
| Bizi yalnız bırakabilirsiniz Albay, sizin yapacak başka işleriniz vardır. | Open Subtitles | يمكنك تتركنا الآن، ايها العقيد لديك أشياء أخرى للقيام بها |
| Albay, motorsikletliyi kapıda gördüğümüzde dolabın anahtarını cebimden alıp, gruplara ayrılmamızı teklif ettiniz. | Open Subtitles | أيها العقيد ، عندما رأينا السائق عند الباب أخذتمنيمفتاحالدولاب، و إقترحت أن نفترق |
| "Clapham'a kadar izlerini sürmüşler. Babam, Albay Forster'la birlikte onları bulmaya çalışmış. | Open Subtitles | لقد تم تتبعهما لغاية كلابهام، ذهب ابي مع العقيد فورستر لمحاولة كشفهما. |
| Görünüşe göre birileri sizi aptalca bir ayak işine göndermiş, Albay. | Open Subtitles | يبدوا أن شخصا ما أرسلك فى مهمة حمقاء , أيها العقيد |
| Tıbbi testleri yalnızca Albay MacNamara durdurabilir ve o da devam etmemizi söyledi. | Open Subtitles | الوحيد الذي يمكنه إيقاف الاختبارات هو العقيد ماكنمارا، و لقد أمرنا بالمضي قدما |
| Albay Barge ile subaylarından alınmış şahsi garantim var askerlerimize güvenli geçiş sağlanacak. | Open Subtitles | لدّي تعهّد شخصي من العقيد بارجي وضبّاطه بأنّ قوّاتنا سيُسمح لها بالمرور الآمن |
| Albay Dax, biz savaşın devam etmesini sağlayarak iyi bir iş yapıyoruz | Open Subtitles | كولونيل داكس نحن نظن اننا نبلى بلاءا حسنا في إدارة هذه الحرب |
| - Ama karar vermek zorundasın. Onlar yapmaz. - Kararımı verdim, Albay Stewart. | Open Subtitles | و لكن يجب ان تقرر ، لن يفعلوا لقد قررت ، كولونيل ستيوارت |
| Binbaşı Borzov, Albay Malchenko sizi hemen karargahta görmek istiyor. | Open Subtitles | ماجور بورزوف,كولونيل مالتشنكو يريد أن يراك علي الفور في المقر |
| Özel kuvvetlerde Albay. Emekli. Sekiz ay boyunca savaş esiriydi. | Open Subtitles | كولونيل بقوات السلاح الخاص متقاعد, اسير حرب ل 8 شهور |
| Ama unutmayalım ki.. Albay Fransa'daki en önemli ceza avukatlarından biriydi. | Open Subtitles | لا ينبغي أن ننسى أن الكولونيل كان أشهر محامي في فرنسا |
| Havlama sinyali. Bu bir uyarı. Derhal Albay'a bilgi verin. | Open Subtitles | أنها إشارة نباح أنها إنذار يجب نقل هذا إلى الكولونيل |
| - Oh, Albay, ben...üzgünüm. - Ama, ama yardımınıza ihtiyacım var. | Open Subtitles | أوه , أيها الكولونيل أعتذر لك , ولكنني أحتاج إلى مساعدتك |
| - Anlaşıldı Abydos 1. - Albay, Binbaşı, Allah yardımcınız olsun. | Open Subtitles | تلقينا ذلك, أبيدوس واحد كلنا نتمنى لكم رحلة موفقة عقيد والرائد |
| Üzgünüm, ama bir grup sivil, Albay'ın eğitimine ve tecrübesine karşı? | Open Subtitles | معذرة , لكن مجموعة من المدنيين ضد عقيد مدرّب ولديه خبرة؟ |
| Albay doğal sebeplerden öldüğü için yargıcın izni imzalaması zaman alacak. | Open Subtitles | منذ أن مات النقيب لأسباب طبيعية سيستغرق القاضي فترة ليوقع عليها |
| Gemiye dönseniz iyi olur Albay. Çünkü onlar burada kalıyor. Ben de öyle. | Open Subtitles | من الأفضل أن تعود للسفينة يا كابتن لأنهم سيظلون هنا و كذلك أنا |
| Kahramanımızı yani Kaptan Willard'ı Nung Nehri'nin ağzına götürmemiz gerek o da böylece Albay Kurtz'u takip edebilecek. | TED | علينا أن نُوصل بطلنا ، الكابتن ويلارد، إلى مصب نهر ننغ حتى يستطيع من مطاردة الكولونيل كورتز. |
| Yeni komutan, Sam Amca'ya olan... ...sevgisi ile ünlü Albay Pinzon'du. | Open Subtitles | القائد الجديد كان العقيد بينزون الرجل الذي اشتهر بحبه اتجاه أمريكا |
| Hayır, Albay, sen öldüreceksin. Tetiği onlar çekecek, cezasını da sen. | Open Subtitles | لا يا نقيب ، سأقتلك أنت سأضغط على الزناد ثم أقتلك |
| Biz görmeden, kimse ne içeri girebilir ne de içerden çıkabilir, Albay. | Open Subtitles | لن يخرج أو يدخل أحدٌ إلى المكان بدون أن نراه حضرة العميد |
| Albay işi hallediyor diye düşünürken orada oturuyordum, tamam mı? | Open Subtitles | جلست هناك عندما إعتقدنا أن الرائد سيقوم بها، تمام ؟ |
| Affedersiniz Albay Courtney bir bardak çay alır mıydınız? | Open Subtitles | معذرة , رائد كورتناي أتسائل إذ ربما تود بعض الشاي ؟ |
| Yakında Beyaz Saray'a davet edileceksin, Albay. | Open Subtitles | ياه، سوف تحصل على دعوتك للبيت الأبيض قريباً جداً ياكولونيل |
| Albay'dan, belgeler hakkında "İçim rahatladı." diyen bir mail aldım. | Open Subtitles | وصلني بريد الكتروني من المقدم حول الوثائق يقول به، أشعر بتحسن |
| Ve Albay Gillian Davis kovuşturma sorumlusu avukat tayin edildi. | Open Subtitles | جلبت العقيدة كمدعية عامة كبرى |