| Tek amaçları pusucuları bulmak olan özel bir operasyon timi kurdum. | Open Subtitles | لقد أنشأتُ مجموعة عملياتٍ خاصّة هدفها الرئيس هو إيجادُ أولئكَ المُتخفّين |
| Bu testin amaçları için Dr. Drumlin Makinenin üstündeki Gantry vincinin tepesinde olacak. | Open Subtitles | الغرض من هذا الاختبار انه د. درملين سيكون على قمة الرافعة التى فوق الآله |
| Uydukları bir takım kurallar ve bir amaçları olmalı. | Open Subtitles | لا بد وأنهم يتبعون نوعاً من القوانين لديهم غرض ما |
| Asil amaçları olduğuna eminim ama güç toplama işine çok odaklanmıştı. | Open Subtitles | حسنا، أنا متأكّد أن لديها أهداف نبيلة، لكنّها اختارة الطريق السيطرة |
| Kural koyma amaçları, bilinci yok etme altında yatıyor. | Open Subtitles | نواياهم في حكمنا تعتمد على إلغاء وعينا |
| Bennington, sanat ve bilim eğitimi vermeye devam edecektir çünkü bunlar insanin kişisel ve profesyonel amaçları arasında ki ayrımı fark edebilmesi için gereklidir. | TED | سوف تستمر بينينجتون بتعليم الفنون والعلوم كما أن مناطق الغمر معترف بالخلافات في الأهداف الشخصية والمهنية. |
| amaçları uğruna o çocukları öldürüp Ingrid'i kaçırdılar. | Open Subtitles | قد يكونون ذوي دوافع سياسية قتلوا اولئك الاولاد وخطفوا انغريد بإسم قضيتهم |
| amaçları Dr. Sutherland tarafından biliniyordu. | Open Subtitles | دوافعهم معلومة لدى الدّكتور سوثرلند |
| Buradaki temel amaçları, benim genç çocuklarım gibi.. yemek ve büyümektir. | TED | هدفها الرئيسي هنا، مثل أبنائي المراهقين، الأكل والنمو. |
| amaçları otonom uçuşla başarılabileceklerin sınırlarını zorlamak. | TED | و هدفها توسيع حدود ما يمكن الوصول إليه بالطيران المستقل. |
| Laboratuvar fareleriyle çalışıyorum hep. amaçları bu zaten. | Open Subtitles | أعمل على جرذان التجارب طوال الوقت، هذا الغرض منها. |
| amaçları jürinin duygularıyla oynayıp taraf seçmelerini sağlamak. | Open Subtitles | وذلك الغرض هو أن يُشعل مشاعر هيئة المحلّفين ويجعلهم يختارون جانباً. |
| Eğer amaçları yoksa bir adamın ne olduğu önemsizdir. | Open Subtitles | لا يهم من يكون الرجل أذا لم يكون لديه غرض في هذا الحياة |
| Bu trenlerin hiç bir amaçları yoktu. | Open Subtitles | انظري، لهذه القطارات لم يكن لهم غرض |
| Gezegenlerarası keşif ve gezegen korumanın amaçları birbirine zıt değildir. | TED | لكن أهداف الاستكشاف والحفاظ على الكواكب لا تتعارض مع بعضها البعض. |
| amaçları kötü değildi. | Open Subtitles | نواياهم كانت سليمة |
| Özel amaçları olan bütün organizasyonlar gibi... bana fikir aşılamaya çalıştılar. | Open Subtitles | و كجميع المنظمات ذات الأهداف المحددة. حاولوا غسيل مُخي لهُم. |
| Yüce amaçları olmayan insanlara maşalık yaptığınızın farkında değil misiniz? | Open Subtitles | لا عليك ان تدرك انك مجرد أداة لشخص لديه أقل من دوافع نقية؟ |
| amaçları nedir? | Open Subtitles | وما هي دوافعهم ؟ |
| amaçları olmayan insanlarla ilgilenmiyorum. Sadece ölümleri boşa gidecek kişilerin canını bağışlarım. | Open Subtitles | لا أهتم بالذين لا غاية تُرجى منهم، إنّما أستثني أولئكَ الذين سيكون موتهم خسارة. |
| Ama eğer kötü güçler gerçekten varsa onları kendi amaçları doğrultusunda yönlendirebilecek kişilerin olması normal. | Open Subtitles | لكن ما قصدته أنه إن كانت قوى الظلام موجودة فمن المنطقي أن يكون هناك أشخاص -يتحكمون بهم من أجل تحقيق أغراضهم الخاصة |
| Tabii ki düşündüm ancak amaçları bu olsaydı eğer bir şekilde kendileri yapmaz mıydı sizce? | Open Subtitles | هل فكرت فى هذا؟ بالطبع فكرت فى هذا لكن ألا تعتقد أنه اذا كانت نيتهم بهذا الشكل |
| amaçları sıfırdan bir akıllı şehir demosu yaratmaktı. | TED | هدفهم هو بناء المدينة التجريبية الذكية من الصفر. |
| Damarlarımda tek amaçları beni dehşete düşürüp öldürmek olan, ...milyonlarca küçük robot olduğunu söyledin. | Open Subtitles | أهدئ أهدئ ؟ , لدي مليون آله صغير جداً في عروقي . غرضهم الوحيد قتلي |
| Bizi kendi amaçları için kullanıyormuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر كأنه يستخدمنا لأهدافه الخاصة |
| Gerçek şu ki, bu dünyayı erkekler kendi amaçları ve zevkleri için yarattı. | Open Subtitles | حقيقة هذا العالم أن الرجال قاموا بتصميمه لأهدافهم و متعتهم |