Sistem, bilirsiniz, güvenilir bir sistem. Ama sorun şu ki bir suşun ne kadar iyi gelişeceğini tam olarak bilemiyoruz. | TED | هو نظام موثوق فيه. و لكن المشكلة تكمن في أنك لا تعرف بالضبط مدى جودة نمو تلك السلالة. |
Biliyorum bu onun son isteği ve açık sözlü ve dürüst olmalıyım Ama sorun şu ki, onun hakkında söyleyecek iyi şeyler bulamıyorum. | Open Subtitles | أعلم بان هذا كان طلبه النهائي أنني اكون صريح وصادق لكن المشكلة لا أستطيع العثور على أي شيء جيد |
Kamerada bir sorun var sandılar... Ama sorun bendeydi! - Ciddi mi? | Open Subtitles | .لقد ظنو بأن المشكلة من الة التصوير و لكن المشكلة مني |
Ama sorun şu ki bu bölgelerdeki insanlar kendilerini kazanan olarak görmediler. | TED | ولكن المشكلة أن أولئك الناس في تلك المناطق لا يعتبرون أنفسهم مستفيدين. |
Ama sorun şu ki tatlım sana bakmak için burada olmayacağım. | Open Subtitles | ..ولكن الأمر هو، يا حبيبتي لن أكون هنا دائما للإعتناء بكِ |
Banyo sırası için kavga etmeye pek hevesli olduğumu söyleyemem, Ama sorun değil. | Open Subtitles | لايمكنني القول انني اتطلع الى القتال من أجل المياه الساخنه لكن لابأس بذلك |
Biliyorsun ben, uh... son çizdiğin için teşekkür ederim Ama sorun şu ki yine yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنت تعلم , أنا أردت أن أشكرك على تلك الرسمة لكن الأمر هو |
Evet, Ama sorun şu ki; kız aktris, şarkıcı, yetenekli. | Open Subtitles | أجل، لكن المشكلة هي أنها ممثلة، مغنية، موهوبة |
Ama sorun şu ki, sonunda kendinden... kaçınmaya başlıyorsun. | Open Subtitles | من الجيد تجنب الأشياء لكن المشكلة هي أن.. تتجنبي نفسك في النهاية |
Ama sorun şu ki... | Open Subtitles | ,وأنا أؤمن بها بكل صدق وإخلاص لكن المشكلة هي .. |
Ama sorun şu ki sen o 80'lerin glam rock olayına hastasın. | Open Subtitles | لكن المشكلة هو انك معجب بكل هراء أغاني الروك من الثمانينات ذاك... |
En iyi oldukları zaman. Ama sorun, sevildiğini hissetmek için kötü durumda olmak zorunda olman. | Open Subtitles | , لكن المشكلة هي لكي تشعري بالحب عليكِ أن تكوني في حالة سيئة |
Evet Ama sorun şu ki, eğer senin olursa, benim olmaz. | Open Subtitles | أجل، لكن المشكلة لو حصلت عليها أنت، فلن أفعل أنا |
Ama sorun şu ki benim eidetik bir hafızam var. Ve olay öyle olmadı. | Open Subtitles | لكن المشكلة تكمن في أنني أملك ذاكرة تصويرية , و ليس هذا ما حصل |
Ama sorun şu ki, ben sadece iyi olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لكن المشكلة أني لا أريد فقط أن أكون جيدة. |
Ama sorun şu ki... - ... hiç ağır iş tecrübesi yok. - Ama çok sıkı çalışan biridir! | Open Subtitles | لكن المشكلة هي، لم يكن لديها أي تجربة واضحة من العمل الشاق |
Ama sorun şu ki, daha da netleştirmek için aralığı daraltmak zorundayız. | Open Subtitles | ولكن المشكلة هي من أجل جعلها أكثر وضوحا، يجب علينا تضييق الفتحة، |
Uzun hikâye Ama sorun değil. O iyi. | Open Subtitles | إنها قصه طويله ولكن الأمر على ما يرام إنها على ما يرام |
Hayır, Ama sorun yok. Seninkinden önce yapacağımız iki tane daha var. | Open Subtitles | كلا لكن لابأس لدينا إثنان أكثر لنعمل قبلك |
Ama sorun şu ki araba orada duruyor ve onunla ne yapacağımı bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | لكن الأمر هو أن السيارة تحجز مكان هناك وأريد أن اعرف ماذا أفعل بها |
- Zorladın Ama sorun değil. | Open Subtitles | نعم، ولكن على ما يرام. |
Çok zaman kaybettim, Ama sorun değil. Çünkü, sonunda mutlu olacağınızı biliyorum. | Open Subtitles | لقد قضيت وقتاً طويلاً هنا ، ولكن لابأس فأنا أعلم أنك ستكون سعيداً |
Jennifer'ı bulmaya çalışırken bunu yapmak çok zor olacak Ama sorun değil. | Open Subtitles | وهذا سيصبح مستحيلاَ بينما أنا أحاول العثور على جنيفر، ولكن هذا شيء طيب. |
Ama sorun şurada. Babamın anneme Hesty dediğini hiç hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لكن المشكلةَ أنا لا أبداً تذكّرْ أَبّاً الذي يَدْعو أمّاً تلك. |
Ama sorun şu ki, başarısız oldum. | Open Subtitles | لكن المشكله هي أني فشلت بالفعل |