"anlayışı" - Translation from Turkish to Arabic

    • حس
        
    • حسّ
        
    • إحساس
        
    • الفهم
        
    • فهم
        
    • فكرته
        
    • حساً
        
    • التفهم
        
    • تتمحور حول
        
    • حِس
        
    • ذوقها
        
    Bu yüzden Keaton'ın birinci olduğunu söylüyorum. Role espri anlayışı getirdi. Open Subtitles هذا ما قلته كيتن رقم واحد يضفي حس من الفكاهة للدور
    Bilge bir insandı doğru ama aynı zamanda harika bir espri anlayışı vardı. TED كان حكيما , لكنه كان يمتلك أيضا حس فكاهي رائع
    Bir de bendeki kaçık espri anlayışı onda da olsa. Open Subtitles لو كان لديها فقط نفس حسّ الفكاهة المتخلّف الذي لديّ
    Commanche Tony asla gülmeyi öğrenemedi. Espri anlayışı yoktu. Open Subtitles فهو لم يتعلّم بان يضحك أبداً وليس لديه حسّ الفكاهة
    Bu yetenek daha çok bir lanettir. Kirsten'ın zaman anlayışı yoktur. Open Subtitles هذه الهبة أكثر من مجرد لعنة كريستين ليس لديها إحساس بالوقت
    Gerçek iletişim anlayışı arttırır ve daha ilgili ve şefkatli bir dünya yaratır. TED التواصل الحقيقي يرفع من الفهم ويخلق عالم أكثر عطف ورحمة.
    Kelownalılar'ın parçacık fiziği anlayışı uzun yollar aşmış gibi görünüyor. Open Subtitles إن فهم الكيلونيين للفيزياء الجزئية تبدو أن يحتاج لطريق طويل.
    Ladin'in cihad anlayışı, küresel bir savaşa dönen bir terörden ibaretti. İlk olarak uzak düşmanları hedef alan, batıdaki Haçlı güçlerinden Amerika'ya karşı bir savaş TED كانت فكرته عن الجهاد تقضي بالحرب الشاملة من الإرهاب، استهدف في البداية العدو البعيد، الصليبيين من الغرب، ضد أمريكا.
    Harika bir mizah anlayışı. İlgisiz saçmalık. Open Subtitles إنها مضحكة جداً، هناك حس من الفكاهة، عبث غير لازم
    Yaşamın çok tuhaf bir mizah anlayışı var, değil mi? Open Subtitles الحياة بالتأكيد لديها حس الدعابة، أليس كذلك ؟
    Sanırsın, adamda espri anlayışı var. Open Subtitles المرء يعتقد أنه سيمتلك حس دعابة إزاء ذلك
    Oradaki birinin gerçekten hastalıklı bir espri anlayışı var. Open Subtitles شخص ما فى الخارج لديه حقاً حسّ ظريف فطرىّ. مهلاً لحظة.
    - Sağlıksız bir eğlence anlayışı. - Bu doğru olabilir. Open Subtitles لديك حسّ فكاهةٍ مرضيّ - هذا صحيح على الأرجح -
    Gerçekleşmesi mümkün, ama öyleyse Tanrı'nın düşündüğümden daha rahatsız edici bir espri anlayışı var demektir. Open Subtitles هذا ممكن. لكن إن كان الأمر كذلك، فيبدو أنّ للسماء حسّ فكاهة مختلّ أكثر ممّا يمكن أن أتخيّل.
    Mizah anlayışı değişikmiş, öyle değil mi? Open Subtitles بوي، كان لديه إحساس من الفكاهة، أليس كذلك؟
    Sizlerin güçlü bir sadakat anlayışı var çünkü Viyetnam yüzünden size suçlu muamelesi yapıldı. Open Subtitles إشتركوا في الرابطة الأقوى أنتم رجال يبدو أن لديكم إحساس قوي من الولاء لأنكم تفكرون كمجرمين
    Umarım, bir atılım gerçekleştiririz çünkü gerçek bir türbülans anlayışı büyük olumlu etkilere neden olabilir. TED لكنّنا نأمل أن نصل إلى اكتشافٍ جديدٍ، ﻷن الفهم التّام للاضطرابات سيكون له تأثيرٌٌ إيجابيٌّ عظيم.
    Ve gerçekten sahip olduğum anlayışı derinleştiren ve aydınlatan bir tecrübe yaşadım. TED ولدي تجربة عمّقت حقاً وشرحت لي الفهم الذي توصلت إليه.
    Yasal seviyede belirli bir anlayışı yoktu bunları nasıl kullanacağına dair. Open Subtitles لم يكن لها فهم علي مستوي سياسة إستخدام كل هذه الأشياء
    Ve şimdi cesaret ve erkeklik anlayışı birkaç punkçu arkadaşıyla bir araya gelip onları durdurmayacak kadar iyi huylu insanları... rahatsız ederek ortalıkta dolaşmak. Open Subtitles والان فكرته عن الشجاعة والرجولة أن يجتمع مع مجموعة من الأصدقاء التافهيين ويتجولوا ليضايقوا الناس
    Siz iki salakta hiç iş anlayışı diye bir şey yok. Open Subtitles .انتما الأحمقان لا تملكان حساً بالعمل مطلقاً
    yani çocuklarımıza, sevgimizin yarısını, saygıyı anlayışı, desteği... verebiliriz. Open Subtitles أطفالنا نصف الحب ، الاحترام التفهم ، الدعم
    Tabi, Dickie'nin müzik anlayışı caz. Open Subtitles بالطبع فكرة ديكي عن الموسيقى تتمحور حول موسيقى الجاز
    Tamam, espri anlayışı olmayan bir yumuşak olabilir, değil mi? Open Subtitles أعني بالتأكيد هو كَشاف و ليس لديه حِس الدعابة، صحيح ؟
    Bu, onun espri anlayışı. Sorun yaratmayı seviyor. Open Subtitles هذا ذوقها في الفكاهة، انها تحب ان تتسبب في المشاكل.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more