| Demokrasi ve tiyatronun Antik Yunan ile aynı zamanda ortaya çıkması tesadüf değil. | TED | ليس هنالك مصادفة بأن الديموقراطية والمسرح ظهروا في نفس الوقت في أثينا القديمة. |
| Yani modern Danimarka'dan çok, Antik Çin'e benzerdi belki de. | TED | لذا قد تكون أشبه بالصين القديمة منها من الدنمارك الحديثة |
| Öğleden sonrası için şehrin Antik kısmına bir tur ayarlamıştık, | Open Subtitles | لقد دبرنا الذهاب في جولة إلى المدينة القديمة لهذة الظهيرة |
| Doğa, Antik zamanların iklim kayıtlarını bu çekirdeklerin içinde tutuyordu. | Open Subtitles | تاريخ المناخ القديم الذي كان جزءا لا يتجزأ من القَلْب. |
| Antik Yunanlar bir sabah uyanıp gökyüzünün mavi olduğunu fark etmediler. | TED | لم يستيقظ اليونانيون القدماء يوماً ما ليكتشفوا أن لون السماء أزرق. |
| Antik Mısır'dan, Roma'dan Küçük Asya'ya, Doğu Hindistan'a ve Orta Afrika'ya kadar. | Open Subtitles | من مصر القديمة.. روما في كافة أنحاء آسيا الصغرى جزر الهند الشرقية.. |
| Ve onun Antik Çağ'daki öğretilerini günümüze uyarlamaya karar verdim. | Open Subtitles | لذا صممت على تطبيق تعليمات العصور القديمة ..على عصرنا الحالي |
| Ulusal Müze, Babil ve Mezopotamya'nın en büyük Antik hazinelerine ev sahipliği yapmıştır. | Open Subtitles | المتحف الوطني كان منزلاَ لأعظم الكنوز من حضارة بابل القديمة وما بين النهرين |
| Antik firavun inciri. alkınız bunu çeşni olsun diye kullanıyor, değil mi? | Open Subtitles | أجل الفاكهة الشائكة القديمة أعتقد أنكم تستخدموها كطعام عند ادائكم أي طقوس |
| Antik ayinler, kurbanların ruhları huzur bulabilsin diye bölgeyi iyileştirir. | Open Subtitles | الطقوس القديمة تشفي الأرضَ لتتمكن ارواح الضحايا من إيجاد الراحة |
| Ruh Gözyaşı Buz Yığını Dünya Ağacı Çiğ Tanesi Yıldıztozu Kumu Antik Meyve | Open Subtitles | دمعة الروح قطعة جليدية قطر الندى لشجرة العالم رمل الغبار النجميّ الفاكهة القديمة |
| Onlarda senin gibi Antik mitler ve zaman yolculuğula ilgilenirlerdi. | Open Subtitles | انهم مهتمون في الأساطير القديمة و مسافرين عبر الزمن مثلك. |
| Antik Mezopotamya'da süslü bir hafta ardından da Mars'a ne dersin? | Open Subtitles | أسبوع رائع في بلاد الرافدين القديمة.. متبوعة بـ كوكب المريخ المستقبلي؟ |
| Antik çağlarda, düşman topraklarına sızmak için büyük ordulara hizmet etti. | Open Subtitles | في العصور القديمة خدم في جيوش عظيمة بالتسلل إلى أراضي العدو |
| Haklısın. Antik bir dünyadan olan mitolojik bir yaratıkla savaşmaya gidiyorum. | Open Subtitles | بالواقع سآخذ هذه الشوكة لمعركة مع مخلوقة أسطوريّة من العالم القديم. |
| Fakat rastgele seçimin Antik kullanımından daha ilginç olan onun çağdaş oluşumudur. | TED | ولكن الأكثر إثارة للاهتمام من الاستخدام القديم للاختيار العشوائي هو انبعاثه من جديد. |
| Her toplumun, Antik çağlara dayanan rüyalarla ilgili teorileri vardır. | Open Subtitles | كل مجتمع يعود إلى القدماء كان عنده النظريات بخصوص الأحلام |
| Ve bu belki de Los Angeles'ta sahip olduğumuz en iyi dünya dışı Antik mimari örneğidir. | TED | وهو ربما أفضل مثال لدينا في لوس انجليس على الهندسة المعمارية العتيقة من خارج الأرض. |
| Gyotaku, günümüz kameralarının öncesinde yakalanan önemli avların kaydını tutmak için Japonya'da ortaya çıkmış Antik bir balık baskı sanatıdır. | TED | القيوتاكو هو فن قديم لطباعة الأسماك نشأ في اليابان كطريقة لتوثيق وحفظ غنائم الصيد قبل وجود الكاميرات الحديثة. |
| Antik bir tılsımı, gelişmiş bir yapay zekaya bağlamak mı istiyor? | Open Subtitles | تحاول توصيل تميمة عتيقة في شبكة عمل مع ذكاء اصطناعي متقدم؟ |
| Adını, Antik kent Crocodilopolis'ten alıyor. | Open Subtitles | سمعت بإله المدينه القديمه , قطعة التمساح ليس بالنسبه لي , شكر جزيلا |
| Dur tahmin edeyim: hayatlarımızı ve bildiğimiz dünyayı mahvedecek Antik, dokunaçlı bir şeytan. | Open Subtitles | دعني أحزر، إنّه شرّ عتيق ذو مجسّات سيدمر العالم الذي نحيا فيه ونعرفه. |
| Müzeden aldım. Antik Mısırlıların hediyelik eşya dedikleri bir şey. | Open Subtitles | حصلت عليه من المتحف، هذا ما يسميه المصريين القدامى .. |
| Burası Pompeii Antik kenti. | TED | هذه هي المدينة الأثرية الإيطالية بومبي. |
| Çok yüksek sıcaklıklarda çalışarak Antik metalin gücünü serbest bırakıyorlar. | Open Subtitles | بالعمل في حرارة أعلى، يمكنهم إطلاق طاقة هذا المعدن العتيق. |
| Antik tarihçiler Amazonların ana vatanını Kara Deniz'den Orta Asya'nın bozkırlarına kadar uzanan geniş alana yayılmış İskit olarak belirlediler. | TED | ذكر مؤرخون قدماء أن أنسيثيا هي موطنهن، وهي المنطقة الشاسعة الممتدة من البحر الأسود إلى سهول آسيا الوسطى. |
| Ağ noktalarının Antik alanlara denk geldiğini söyledin. | Open Subtitles | لقد قلت بأن نقاط شبكتك تقع على المواقع الأثرية أنا لا أعرف أي مواقع أثرية هناك في ولاية ماين |
| Kutsal Toprak Tanrıçası'nın ruhu orada ki Antik mezar şeklinde inşa edilip defnedilmiş. | Open Subtitles | إنها مبنيةٌ مكان المقبره العتيقه حيث مكثت الروح المقدسه لإله الأرض |
| Antik çağlarda, Zeus'un cezasından çekinen birçok Yunanlı beladan uzak durmuştur. | Open Subtitles | في الماضي الخوف من زيوس هو الذي حفظ الإغريق من المتاعب |