antlaşma kısa tepkili piskoz diye bilinen şeyi tetikleyen son şey oldu. | Open Subtitles | مفاوضات المعاهدة كانت القشة الأخيرة ذلك المسبب يعرف ب الذهان الرجعي القصير |
Her neyse, resmi yemekte antlaşma imzalanınca paketi teslim edeceksiniz. | Open Subtitles | ،مهما تكون، حالما تُوقع المعاهدة .ستنقل الحزمة خلال العشاء الرسمي |
Yani ortada bir antlaşma var. Ve duyduğumuz kadarıyla 10 gün sonra Genel Sekreter ve Birleşik Devletler Başkanı tarafından imzalanacak. | Open Subtitles | إذاً لدينا معاهدة وكما سمعنا سوف توقع من وزير الأمن والرئيس في مقر الأمم المتحدة خلال عشرة أيام |
Kraliçe ve ben buradaki işgalimizi yasallaştıran bir antlaşma imzalayacağız. | Open Subtitles | الملكة وأنا سنوقع معاهدة من شأنها أن تجعل إحتلالنا للكوكب هنا شرعياً. |
Eğer gerçekten onun kardeşi isen seninle bi antlaşma yapabiliriz. | Open Subtitles | إذا أنت أخيهـا حقاً، يمكننا إذن أن نتوصّـل إلى اتفاق |
Eğer o bölgede uçmuş isek pislik yapmışız, ve bütün antlaşma suya düşecek. | Open Subtitles | لو قمنا بالطيران هناك فاٍن المعاهده كلها ستلغى |
Şimdi, oradaki ilahiyat profesörüyle bir antlaşma yaptın. | Open Subtitles | الأن، لقد عقدت إتفاق مع أستاذ اللاهوت هُناك. |
İmparator adına imzaladığın antlaşma Roma'nın şanına aykırı ve bizim için utanç kaynağı oldu. | Open Subtitles | المعاهدة التي وقعتها باسم الإمبراطور لا تليق بروما وتجلب لنا العار. |
antlaşma kalemi ellerimize oklarımız kadar rahat oturmaz. | Open Subtitles | قلم المعاهدة لا يلائم ايدينا كما تلائمها السهام |
Mısır'la antlaşma yapılmalı. Hiç buğday, altın almadık. | Open Subtitles | يجب ان تبرم المعاهدة مع مصر,منذ فترة طويلة نحن لانستقبل لا قمح ,و لا ذهب |
antlaşma sonuçlandıktan birkaç saat sonra, bu komplonun eski, firari Sovyet ve Amerikalı askeri liderler tarafından tasarlandığı ortaya çıktı. | Open Subtitles | أدلة هذه المؤامرة بدأت بانشقاق بعض القادة الأمريكييون والسوفييت حيث وضعو في الخدمة قبل المعاهدة بساعات |
antlaşma bu tür münakaşaların tahkimine izin veriyor. | Open Subtitles | تسمح المعاهدة للتحكيم في مثل هذه المنازعات |
Bazı yorumcular, bu antlaşma sonucunda Amerika'nın kendi düşmanlarının yanında müttefiklerinin düşmanlarıyla da uğraşmak zorunda kalacağını iddia ediyorlar. | Open Subtitles | ,لقد قال بعض المقاد أنه بتوقيع هذه المعاهدة أن الولايات المتحدة ستتخذ من أعدائها حليفاً لها ضد أعدائها |
Bu antlaşma Thailand'da uluslararası ticarî arenalar oluşmasını sağladı. | Open Subtitles | وقعت تايلاند معاهدة تجارية عرفت باسم اتفاقية باونج هذه المعاهدة ادخلت تايلاند الى عالم التجارة الدولية |
Birleşmiş Milletler, öldürücü asteroidleri saptırma konusunda kimin sorumluluk alacağını da içeren bir antlaşma taslağı plânlıyor. | Open Subtitles | فالآن خططت الأمم المتحدة لوضع مشروع معاهدة والذي سيشمل من سيكون المسئول عن عمل إنحراف للكويكبات القاتلة |
O yıl, Edo'da, ipek böceği yumurtalarının ihracatına resmen izin veren bir antlaşma imzalandı. | Open Subtitles | هذة السنة,فى ايدو قاموا بتوقيع معاهدة تسمح بتصدير بيض ديدان القز |
antlaşma için gösterdiğiniz çalışmalarda başarılı olmanızı diliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنكما ستبذلان جهدكما لمناقشة معاهدة ناجحة |
Lig ile konuştuk ve ufak bir antlaşma yaptık. | Open Subtitles | نحن كلّمنا مسؤولي الاتحاد وتوصلنا إلى اتفاق صغير |
Bu antlaşma ayrıca bütün Avrupa'yı tek bir çatı altında toplayacak. | Open Subtitles | تتصور المعاهده خلق مؤسسات اوروبا المتكامله |
Tamam. Ve onunla antlaşma yaparken her zaman bir yakalanacak var. | Open Subtitles | ودائماً هنالك مخرج عندما تعقد معه إتفاق |
Size bir antlaşma teklif etmek için buradayım. | Open Subtitles | جئت إلى هنا لأعرض عليك إتفاقاً |
Sana sadece İmparator ile antlaşma yapmanı tavsiye etti ve | Open Subtitles | تعلم انه نصحك بان توقع معاهده مع الامبراطور |
Kont Dooku onlarla bir antlaşma yapmış olmalı. | Open Subtitles | وقع الكونت دوكو حتما اتفاقاً معها |
Ve birlikte hazırlamış oldukları bu antlaşma cesur çabalarının meyvesidir. | Open Subtitles | والمعاهدة التي أنشؤوها سوية تمثل ذروة جهودهم الباسلة |
antlaşma kilise için mi yapılacak? | Open Subtitles | تعمل " ألأخوة " لحساب الكنيسة ؟ |
Gene 1871'de antlaşma yapma sürecini sona erdirdik. | TED | أيضا في عام 1871 أوقفنا إبرام المعاهدات. |