Böylece tıbbi araştırmaların erkekler üzerinde yapılmasına ve sonuçların sonra kadınlara uygulanmasına karar verildi. | TED | لذلك فتقرر: إجراء البحوث الطبية على الرجال، وتطبيق النتائج فيما بعد على النساء. |
Bilimsel araştırmaların haberlerde yer aldığını görmek heyecan verici ve çalışmaların bulgularını anlamak önemlidir. | TED | من المثير رؤية البحوث العلمية تتناولها وسائل الإعلام، ومن المهم أن نفهم نتائج الدراسات. |
Bunlar az sonra göreceğiniz, bizim AlloSphere'de ele aldığımız araştırmaların bir kısmı. | TED | هذه بعض البحوث التي سنراها والتي تعهدنا بها في ألوسفير. |
Kimlik kartını ver cihazlarını kapat ve tüm araştırmaların Dr. Curtis'e geçti. | Open Subtitles | أعطني شارتك، وحول معداتك وكل أبحاثك الى الدكتور كورتيس |
Gerçekten, araştırmaların son üç eğlence yerini göstermiyor. | Open Subtitles | حقا, هل أنت جادة أبحاثك لم تركز جيداً علي ثلاثة اماكن ساخنة |
Pekâlâ, çoğu araştırmaların sonu boşa çıktı, fakat bilim böyle işler. | TED | الآن، نعم، معظم هذه الأبحاث ستكون فارغة، ولكن هذه هي طريقة عمل كل العلوم. |
Tüm araştırmaların. | Open Subtitles | كل ابحاثك |
araştırmaların çoğunu sen yapmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | ستكون مضطراً إلى إتمام غالبية هذه البحوث. |
Bazı titiz kimseler söz konusu araştırmaların yapıldığını görmek isteyebilir. | Open Subtitles | بعض المطالبين بالحقائق يريدون تنفيذ هذه البحوث |
Aslında psikolojik araştırmaların gösterdiğine göre takımları kolay bir şekilde kırmızı ve mavi diye ayırabiliyoruz. | Open Subtitles | في الحقيقة أن البحوث النفسية قد أظهرت بأنّك تستطيع أَن تخصّص اناس بشكل عشوائي للفريق الأحمر أو للفريق الأزرق، |
Bu kritik araştırma, destek yerine itirazlarla karşılaşıyor ve gördük ki, özel güvenli sığınak labaratuarlara sahip olmak bu araştırmaların müdaheleye uğramadan ilerleyebilmesi için esastı. | TED | فقد واجهت هذه البحوث المهمة التحدي بدلاً من الدعم، وبالتالي، وجدنا أنه من المهم أن نحصل على مختبرات خاصة وآمنة حيث يمكن أن يُطور هذا العمل بدون تدخل. |
İkinci Dünya Savaşı pek çok şeyi değiştirdi, bunlardan biri insanları bilgilendirilmiş onayları olmadan tıbbi araştırmaların mağduru olmaktan koruma ihtiyacıydı. | TED | غيّرت الحرب العالمية الثانية الكثير من الأشياء، أحدها هو الحاجة لحماية الناس من أن يغدوا ضحايا البحوث الطبية من دون الموافقة المسبقة. |
araştırmaların sürekli söylediği gibi elit üniversitelerin düşük gelirli çocuklar için daha ucuz olduğunu, çünkü bu üniversitelerin büyük bağışlar aldıklarını, ve cömert finansal yardımlar yaptıklarını. | TED | لم أكن أعرف أن الجامعات المرموقة، كما تخبرنا البحوث باستمرار، هي أرخص للأطفال ذوي الدخل المنخفض لان لدى هذه الجامعات هبات كبيرة يمكن تقديمها كمساعدة مالية أكثر سخاءًأ. |
Birkaç ay sonra, Washington'da bir konferansta konuşuyordum ve araştırmaların bir önceliğinin de ırkçılığın sağlığı nasıl etkilediğini kanıtlamak olduğunu söyledim. | TED | بعد بضعة أشهر، كنت متحدثًا في مؤتمر بواشنطن العاصمة، وقلت إن أحد الأولويات في البحوث هو توثيق طرق تأثير التمييز العنصري على أحوال السود. |
Epigenetik araştırmaların çoğu, büyük ölçüde stres, anksiyete ve depresyona odaklandı -- biraz moral bozucu, biraz kötü şeyler. | TED | أغلب البحوث الجينية ركزت بالفعل على الإجهاد والقلق والاكتئاب... هو أمر محبط نوعًا ما، نوع من الأشياء السيئة. |
Gizli zirai araştırmaların merkezi. | Open Subtitles | بؤرة اكثر البحوث الزراعية سراً |
araştırmaların da bunu düzeltmeye yönelik değil mi zaten? | Open Subtitles | أليس هذا ما يجب على أبحاثك أن تصلحه ؟ |
araştırmaların nasıl gidiyor, doktor? | Open Subtitles | وكيف تجري أبحاثك ، يا كتور؟ |
araştırmaların sırasında hiç Savitar ismine rastladın mı? | Open Subtitles | هل صادفت في أبحاثك اسم (سافيتار)؟ |
Tüm bu araştırmaların sonuçları inanılmaz şekilde tutarlı. | TED | وكانت نتيجة كل هذه الأبحاث متماثلة غالباً. |