| Birkaç saat önce arabanız, günlük hayatınızda ona bel bağladığınız kullanışlı bir makineydi. | TED | قبل بضع ساعات، كانت سيارتكم آلة مفيدة، تعتمدون عليها في حياتكم اليومية. |
| Yarım mil uzunluktaki yürüyüş kumsalın iki ucundan da bazı insanlar için uzun olabilir, ancak arabanız olabildiğince çok insana ulaşır. | TED | إن سير مسافة نصف ميل قد تكون بعيدة لبعض الزبائن خاصة المتواجدين على أطراف الشاطىء , ولكن عربتك سوف تخدم أكبر عدد ممكن من الزبائن |
| arabanız şurada. | Open Subtitles | لا أذكر أين أوقفتها أنا أوقف سيارتكَ هنا. |
| Özel Araştırmalar Enstitüsü arazisinde daireniz, özel arabanız var. | Open Subtitles | لديك شقه في المعهد الارضي وتملك سياره ويمكنك الذهاب الي اي مكان تريد |
| Bayanı eve bıraktım. arabanız da tamirhanede. | Open Subtitles | لقد اصطحبت السيدة للمنزل سيارتك في الجراج |
| arabanız hastane önündeki park yerinde. | Open Subtitles | سيارتكِ في الصف الأمامي من موقف السيارات |
| Şimdi, sol alt köşeye bakarsak, bu klasik arabanız. | TED | الآن ، اذا نظرنا للزاوية السفلى اليسرى هنا، ترمز لسيارتك التقليدية. |
| Harikalar koridorunda gezerken ne yazık ki arabanız defalarca soyula- | Open Subtitles | بينما تقومون بالتنزه في قاعة العجائب سيارتكم سيتم حجزها لسوء الحظ |
| arabanız, üretim hattında hazırlanıyor. | Open Subtitles | سيارتكم ستخرج الآن من مرحلة التجميع |
| Tanrı korusun arabanız bir bozulursa... | Open Subtitles | لا سمح الله، إن تعطلت سيارتكم.. |
| - arabanız sizi bekliyor. | Open Subtitles | توماس، أنت هنا عربتك فى الإنتظار |
| Evet, bayan, arabanız bekliyor. | Open Subtitles | الآن ياسيدتي.. عربتك في انتظارك |
| Sophy hayatım, arabanız çok sıkışık görünüyor! | Open Subtitles | عزيزتي صوفي ,عربتك تبدو ممتلئة |
| Sarı Hyundai'nin sahibi arabanız çekiliyor. | Open Subtitles | إلى مالكِ سيارة هيونداي الصفراء، سيارتكَ تُقطر. |
| Sizin yeni arabanız. Sadece siz henüz bunu bilmiyorsunuz. | Open Subtitles | إنها سيارتكَ الجديدة لكنكَ لا تعلم هذا بعد |
| Dostum çalışan bir arabanız var mı ? | Open Subtitles | هل لديك سياره تعمل ؟ |
| Sizin arabanız mı var? | Open Subtitles | أتملكون سياره يارفاق ؟ |
| O hafta sonunda arabanız yıllık bakımdaydı. | Open Subtitles | في نفس عطلة نهاية الأسبوع سيارتك في لخدمتها السنوية. |
| Zaten sizin de kendi arabanız var. Bu yüzden alışveriş falan yapılmadı. | Open Subtitles | وأنتِ أخذتِ سيارتكِ , لذا لم أتبضع لكِ |
| Sana ne yapacağımı söyleyeyim, o revaçtaki arabanız için buraya bir rakam yazacağım. | Open Subtitles | سأخبرك ماذا سأفعل سأدوّن لك رقماً صغير هنا لسيارتك الصغيره الجميله |
| Şimdi, eğer kuantum atomik arabanız olsaydı, doğrusal şekilde ivmelenemezdiniz. | TED | ولكن لو كنت تملك سيارة ذرية كمومية فأنت لن تسرع وفق خطّ مستقيم |
| Hiç arabanız çalındı mı? | Open Subtitles | ألم يكن لديك أبدا ً سيارة تمت سرقتها؟ |
| boktan bir arabanız olsaydı, garaja mı park ederdiniz? | Open Subtitles | إن كانت سيارتك رخيصة، لصففتها في موقف السيارات؟ |
| Siz iyisiniz, arabanız da iyi. | Open Subtitles | انت بخير , سيارتك بخير |
| arabanız mı bozuldu, kaptan? | Open Subtitles | أهناك خطب ما في سيارتك يا كابتن؟ |
| "Değerli sürücü, arabanız Manhattan'da usulsüz bir şekilde park edilmiş." | Open Subtitles | "عزيزي السّائق، سيّارتك مركونة بشكل غير قانوني في بلدة (مانهاتن)" |