| İyi olduğunu öğrenmeden gitmene izin verirsem Bütün gece... ..senin için endişelenirim. | Open Subtitles | إذا تَركتُك تَتْركُ بدون المعْرِفة إذا أنت مريض، أنا سَأَقْلقُ طوال اللّيل. |
| Üstüne Bütün gece Andrew'un nehir kenarında bir şırfıntıyı düdüklemesini dinlemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | وأنا كان علي أنْ أَستمعَ إلى ضربةِ أندرو على ضفّةِ النهر طوال اللّيل. |
| - Bütün gece gözlerini senden alamadığı için olmasın. - Hayır. | Open Subtitles | ـ هذا لأنه لم يبعد عيناه عليكِ طوال الليلة ـ كلا |
| Gerçekten de, "Bütün gün. Bütün gece. Onu düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum" dediler. | TED | فى الواقع كانوا يقولون :طول النهار و طول الليل ، انا لا أستطيع أبداً أن أتوقف عن التفكير فيه أو فيها |
| Bütün gün şarap içsem, Bütün gece zar atsam... - ... o zaman alkışlardınız beni! | Open Subtitles | عندما كنت أكون فى حالة سكر كل يوم و ألعب النرد كل ليلة , كنت تسميها روح عالية |
| Bütün gece seni yalnız yakalayacağımı umarak bu masada oturdum. | Open Subtitles | لقد انتظرتك طوال اليوم على هذه الطاولة حتى أنفرد بك. |
| Bak, erkekler kayak yarışını izliyorum. Bütün gece bunu beklemiştim. | Open Subtitles | إنها مسابقة التزلج للرجال لقد أمضيت الليل كله منتظراً ذلك |
| - Gerçekten yorgun görünüyorsun. - Biliyorum, Bütün gece dışarıdaydım. | Open Subtitles | ـ تبدو متعباُ ـ اعلم كنت في الخارج كل الليل |
| Hayr, pansiyonunda da yok. Bütün gece ugramams. | Open Subtitles | لا، ولا في منزلِه، وهو ما كَانَ هناك طوال اللّيل. |
| Dediğine göre Bütün gece iniltiler çıkarmışsın. | Open Subtitles | تَقُولُ بأنّك بتقول الآهات الصَغيرة وتَشتكي طوال اللّيل. |
| Haydi, haydi, Bütün gece bekleyemem. | Open Subtitles | تعال , يَجيءُ، أنا لَيْسَ لِي طوال اللّيل. |
| Bütün gece ayakta kalıp sohbet etmeyeli çok uzun zaman olmuş. | Open Subtitles | مر وقت طويل منذ آخر مرة قضيت فيها طوال الليلة أتحدث |
| Kusura bakmayın. Bütün gece tartışsak da cevabım hep aynı olacak. | Open Subtitles | آسف، نستطيع البقاء طوال الليلة ولن يتغير ردي |
| Bütün gece konuyu değiştirip lafı New York'a getirdi. | Open Subtitles | طوال الليلة.. إستمـر في تغييـر الموضوع إلى نيويورك هـذا نيويورك ذاك |
| Haklı, çalışan birini Bütün gece ayakta tutamayız. | Open Subtitles | عندك حق, لايجب ترك الفتاة العاملة سهرانة طول الليل |
| Dün Bütün gece uyudum... bunu günlerdir yapmamıştım. | Open Subtitles | تعرفين ,لقد نمت كل ليلة أمس ولم أفعل هذا منذ أيام |
| Sizi yalnız yakalamayı umarak Bütün gece şu masada oturdum. | Open Subtitles | لقد انتظرتك طوال اليوم على هذه الطاولة حتى أنفرد بك |
| Bütün gece sürecek gibi görünüyor. Haydi sen yatmaya git. | Open Subtitles | يبدو أنني سأقضي الليل كله هنا لذا فلتخلد إلى النوم |
| Ben de Bütün gece gözetledim. | Open Subtitles | لق كنت محجوزا في هذه السيارة العيقة كل الليل أيضا |
| Bütün gece zavallı herifi suyun dibine gömmek için uğraştım. | Open Subtitles | أمضيت الليل بطوله أجرّ ذلك المسكين في أنحاء ذاك المكان |
| Bayanlar baylar, ne şovdu ama. Bütün gece dans ettiler. | Open Subtitles | ياله من عرض سيداتي سادتي فقد كانوا يرقصون الليلة بأكملها |
| Bunu da istemezsin o zaman. Bütün gece üzerinde çalıştım. | Open Subtitles | أنت لا تريد هذه لقد قضيت الليلة كلها أعمل عليه |
| Bütün gece dayanıp iki bayanı da tatmin edebilecek misin? | Open Subtitles | هل أنت مستعد للقيام بالأمر طيلة الليلة وإرضاء كلتا الآنستان؟ |
| Bütün gece evde olacağım, bana ihtiyacın olursa ara beni. | Open Subtitles | ستجدني في المنزل إن إحتجت شيئاً لأنني سأكون هنا طوال المساء |
| Yani Tavşancık olmadığı için biz de Bütün gece uyumadık. | Open Subtitles | مايعني أننا كنا مستيقظين طوال الليل لآن أرنب ليس معها |
| Bu millet Bütün gece birbirlerini sevmekten başka birşey yapmayacak. | Open Subtitles | جميعهم لن يفعلوا شيئاً عدا التودد لبعضهم البعض طوال اليل |
| Anca Bütün gece boyunca bütün Krakow şehrine graffiti yapmayı organize etsek? Bütün şehir öğrenir. | TED | و لكن ماذا لو نظمنا حملة للرسم والكتابة على الجدران خلال الليل في كل انحاء مدينة كراكاو؟ سوف تعلم المدينة. |