Oslo'dan, gazeteciliğe başladığı yere, Norveç'in kuzeyinde küçük bir kasabaya taşınmış | Open Subtitles | و انتقلت من أوسلو إلى .بلدةصغيرةفيجنوب النرويج. حيث بدأت بالعمل كصحفية. |
Düşün bir kere; burası tam da köleliğimizin başladığı yer. | Open Subtitles | فكر بالامر: هذه هي النقطة بالذات التي بدأت فيها عبوديتنا |
Çünkü biri birine güvenmeye başladığı ana kadar hepimiz avlanmayı bekleyen birer hedefiz. | Open Subtitles | لأن حتى يبدأ شخص بالوثوق بشخص جميعنا نحدد الأهداف ، ونلتقط الناضج منها |
Tipik olarak anıların başladığı ve bittiği yerlerdeki bağlantı anlarında. | Open Subtitles | نموذجياً، فإن مركزها هو نقاط مجتمعة حيث تبدأ الذكرى وتتوقف |
Ya buradan geri dönmemek üzere gidecek ya da başladığı işi bitirecek. | Open Subtitles | إما أنه قد رحل من هنا للأبد أو أنه سينهي ما بدأه |
Batı Kenya'da 2012 Şubat başında, yağmurlar başladı, erken başladı, yağmurların erken başladığı zamanlar çiftçiler cesaretlidir, çünkü bu genellikle sezonun güzel geçeceği anlamına gelir. | TED | في بداية فبراير 2012 في غرب كينيا بدء المطر، وقد بدء مبكرًا وحين بدء المطر مبكرًا، يحث المزارعين لأنه عادةً يعني أن الموسم سيكون جيدًا |
Bu süreç, düşmeye başladığı noktadan yere kadar çok fazla tampon bölge gerektirir. | TED | هذه العملية تتطلب الكثير من مسافة الحماية بين نقطة بدء سقوطها و الأرض |
Kendinizi et yiyen bakteri salgınının başladığı yerde izole etmişsiniz. | Open Subtitles | عزلت نفسك في الغرفه التي بدأت منها البكتيريا الآكلة للحم |
Önemli olan nerede başladığı değil, önemli olan nereye gittiği. | Open Subtitles | إنه ليس بشأن أين بدأت الأمور إنه بشأن أين ستتجه |
Çünkü derinlerde yolculuğunuzun karanlıkta bittiğini bilseniz bile bu, karanlıkta başladığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | أن الرحلة تنتهي في الظلام وهذا لا يعني بالضرورة أنها بدأت في الظلام |
Bütün alan bir süre takılıp kaldı ve 80'lerde tekrar ateşlendi analitik ve bilgisayar teknolojilerinin gelmeye başladığı sıralarda. | TED | وظل مجال البحث بأكمله عالقا لفترة، ثم عاد للظهور بقوة فى الثمانينيات عندما بدأت تقنيات التحليل وتقنيات الحاسوب بالتقدم. |
Her şeyin başladığı Orta Doğu'yu ele alalım, | TED | و سوف ابدأ من حيث بدأت القصة في الشرق الأوسط، |
Bu büyük formların oluşmaya başladığı bir zamandı. | TED | انه الوقت الذي بدأت فيه أشكال كبيرة في الظهور |
Şimdi burası Altına Hücum benzetmemizin dağılmaya, ki hatta bence oldukça fazlaca dağılmaya, başladığı noktanın olduğu yer. | TED | الآن، يبدأ هنا التبايُن بين تمثيلنا لهَجْمَة الذهب، وأظن أنه بحدّةٍ أكثر. |
Çocukların yalan söylemeye başladığı vakit, hikaye anlatımının başladığı vakittir. | TED | في اللحظة التي يبدأ الأطفال في الكذب تبدأ لحظة قول القصة. |
Gabi Operasyonu başladığı andan itibaren birbirinizi artık tanımıyor olacaksınız. | Open Subtitles | عندما تبدأ عملية القهوة انتما الاثنان يجب ألا تبقيا معا |
Bu karanlık havuzlar küresel tedarik zincirinin... ...başladığı yerlerdir. Küresel tedarik zinciri... ...en beğendiğimiz markalı ürünleri... ...ürünleri bizlere getirir. | TED | هذه هي التجمعات المظلمة حيث تبدأ سلسلة التوريد العالمية سلسلة التوريد العالمية التي تزودنا بعلاماتنا التجارية المفضلة |
Vücut, başladığı işi bitirecek şekilde ayar yapabilecek seviyeye erişememiş. | TED | فلا يتمكّن من اتمام ما بدأه بدّقةٍ كافيه. |
Dr. Jackson'ın başladığı işi bitirebilirim. | Open Subtitles | أستطيع أيضا مساعدتك بإنهاء ما بدأه الدكتور جاكسون |
Tasarımın tüm ciddiyetiyle başladığı 90lı yıllarda bilgisayar teknolojisi bu güçte değildi. | TED | بالتالي فإن القدرة الحاسوبية لم تكن موجودة في بداية التسعينيات عندما بدأت أعمال التصميم بشكل جدي. |
Bu şeytanı yok etmemiz için her şeyin başladığı yere dönmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | كل الحلول لتدمير هذا الشر هي بالعودة إلى مكان بدء كل هذا |
Otobüs durağında işini bitirememiş. Onu oraya sıkıştırmış ki böylelikle başladığı işi bitirebilsin. | Open Subtitles | لقد تم اعاقتها بفناء الحافلة، لذا جائت إلي هنا لتُنهي ما قد بدأته. |
Onun başladığı şeyi bitirmek zorundayım. | Open Subtitles | أنا يَجِبُ أَنْ أَنهي ما بَدأتْ. جيّد، نظرة، نظرة. |
İntikam harekete geçirici güç olabilir ama intikamın başladığı yerde merakın devreye girdiğini hissediyorum. | Open Subtitles | إنتقام كَانَ يمكنُ أَنْ يَكُونَ قوة التَحفيز، لَكنِّي أَشْعرُ بأنّ الفضولِ سيطرَ حيث إنتقامَ بَدأَ. |
Vatandaşlar kilitli kapıların arkasında merakla bu korkunun sonunu... aniden başladığı gibi, tamamen bitmesini merakla bekliyorlar-- | Open Subtitles | المواطنون ، خلف الأبواب المغلقة* منتظرين نهاية هذا الرعب علي نحو مفاجئ مثما ابتدأ * منظرين لو ينتهي كل هذا |
Resiflerin bitip, açık denizin başladığı yerler. | Open Subtitles | حيث الشعب المرجانية تَنتهي والبحر المفتوح يَبْدأُ. |
Kadınlar Birliğinin, Bahçe İşlerinin Yılın Kasabası yarışması başladığı zaman lideri seçilmişti. | Open Subtitles | كانت رئيسة معهد مجتمع الزهور عندما بدأو مسابقة قرية السنة , عملت على مدار الساعة |
Sanchez başladığı zaman, Billy onun için bazı yüklemeler yapıyor. | Open Subtitles | عندما بداء شانشيز عملة ، بيلي قام بتهريب بعض البضائع من أجلة |
Bence burası her şeyin başladığı yer : 1903'te, Exeter Sokağı. | Open Subtitles | أعتقد بأنه هنا بدأ كل شيء في 1903, في شارع إكزيتير. |
Önemli olan kızlarla başladığı işi bitirecek olması, hepsi bu. | Open Subtitles | أنه سوف يمكث حتى ينهي ما بدأوه مع الفتيات هذا كل ما في الأمر |