Böylece, belirli bir seviyenin ötesine zoom yaptığımizda bu Sim City benzeri 45 derecelik bir sanal bir görüntü haline dönüşüyor. | TED | لذلك، فيما نحن نقوم بالتكبير فوق مستوى معين يأخذنا إلى نوع من مثل سيم سيتي في عرض افتراضي على 45 درجة. |
Karıncaları da önlerine şeker ve benzeri şeyler koyarak çekmeye çalıştım. | TED | ثم شجعت النمل على الدخول إليها عبر وضع السكر وما شابه |
Daha sonra bunu fırın benzeri bir cihaza yerleştiriyoruz, ve böylelikle bu yapıyı yaratmamız mümkün oluyor. | TED | ثم ندخلها في جهاز يشبه الفرن، ونتمكن بذلك من صنع هذا الهيكل ثم نخرجه. |
Bu dava eşi benzeri görülmemiş ve zor bir dava. | Open Subtitles | هذه القضية لها نطاق من الصعوبة لم يسبق له مثيل |
Bunun gibi bir şey. Ben bundan pek emin değilim, mutasyonumuzdan gelen zekâmızdan ve benzeri şeylerden dolayı. | TED | شئ من هذا القبيل، أنا لست متأكدا من ذلك. لأن هذا هو مجال ذكائنا في الطفرات وشئ من هذا القبيل. |
Bu, bir tür maymun benzeri yaratığın azıdişiydi, ...ve bunun dışında, devasaydı. | Open Subtitles | كان ضرس لنوع من المخلوقات الشبيهة بالقردة بإستثناء أنه كان كبير الحجم |
Bu yüzden mezar taşlarında hayvan benzeri yaratıklar olarak tasvir ediliriz. | Open Subtitles | هذا هو سبب اننا نصور كمخلوقات مثل الحيوانات. علي جدران المعابد |
Şimdi sözlerime dikkat edin, Google benzeri bir arama yapıp itibarımızın tümünü görebildiğimiz bir döküm göreceğimiz zaman çok da uzak değil. | TED | أعيروني أنتباهكم، إنها مسألة وقت قبل أن نستطيع إجراء بحث مثل البحث علي جوجل ونرى صورة تراكمية من رصيد السمعة الخاصة بنا. |
Dolayısıyla, bazı insanlara göre Indus yazısı, Sanskritçe benzeri antik bir Hint-Avrupa dilini temsil ediyor. | TED | حتى ان بعض الناس يعتقدون أن لغة اهل السند تمثل اساس لغة الهندو أوروبية مثل السنسكريتية. |
"Nöbet" deyince bayılmayı ya da benzeri bir şeyi mi kastediyorsunuz? | Open Subtitles | عندما تقولين نوبة ، هل تعانين من الإغماء أو ما شابه ؟ |
Sen okuldaki çocukları kar tatilleri ve benzeri şeylerde uyarmak için tasarlanmıştın. | Open Subtitles | تم تصميمك لتحذير الطلاب الصغار من الثلوج وما شابه. |
Burada kötü ruh ve benzeri şiddetli şeyler yoktur. | Open Subtitles | فلا يوجد هنا أي نوايا شيطانية شريرة أو وما شابه |
Yedi dikey çizgi ve sonrasında balık benzeri bir işaret. | TED | أنه يحتوي على سبعة ضربات رأسية تليها هذا التوقيع يشبه السمكة. |
Tabii ki gerçek bir hortum kullanılmayacak, uçaklar veya benzeri bir yöntemle ulaştırılacak. | TED | بطبيعة الحال، لن تقوموا باستخدام الخرطوم فعلًا، ستحلقوا بها عاليًا في طائرات أو شيء يشبه ذلك. |
Bilim insanları, eşi benzeri görülmemiş bir şey derler bir patlamayla olmuş. | Open Subtitles | سيقول لك العلماء أنه لم يكن لهذا مثيل حدث في غمضة عين |
Princeton'da, gizli kodları ve benzeri şeyleri kırmaları için matematikçileri işe aldıkları bir operasyonları vardı. | TED | لقد كان لديهم عملية في برينستون، وكانوا يوظّفون المتخصصين في الرياضيات. لاختراق شفرات سرية وأمورا من هذا القبيل. |
Şunu biliyoruz ki, biz yaşlandıkça kanımızda ona göre değişir. Bu yüzden hormon benzeri faktörler de biz yaşlandıkça değişir. | TED | فنحن نعلم بأنه مع تقدمنا في السن، فإن الدم يتغير أيضاً، وبالتالي، فإن تلك الهرمونات الشبيهة بالعوامل تتغير بدورها. |
Tam da Suriye'de eşi benzeri görülmemiş bir çok ilginç anlaşma yapmak üzereydim. | Open Subtitles | أنا في خضم مناقشة شيء مهم جدا شيء فريد من نوعه في سوريا |
Babalar ve kızlar için bir benzeri olmadığına çok seviniyorum. | Open Subtitles | أنا سعيدة أنه لا يوجد حفل مشابه للأباء و الفتيات |
Kalp krizi veya kalp krizi benzeri bir olay olabilir. | Open Subtitles | ربما تكون نوبة قلبية أو حادثة مشابهة من نوبة قلبية |
Kefalet Projesi eşi benzeri görülmemiş bir şekilde kefalet sistemini hedef alacak. | TED | سيهاجم مشروع الكفالة نظام الكفالة المالي على نطاق غير مسبوق. |
Ve bunun benzeri bir şey de, çoklu evrende Higgs bozonu kütlesi için olabilir. | TED | و شيء مماثل قد بيحدث لكتلة جسيم هيقز بوزون في الاكوان المتعددة. |
Bulunduğu oyuğun girişini, zırhlı, metal levha benzeri kafasıyla tıkar. | Open Subtitles | تسدّ مدخل جحرها برأسها المدرّع الشبيه بالصّحن. |
Evrende bulunan dünya benzeri gezegenlerin ortak yönleri ne olabilir? | Open Subtitles | ما مدى احتمالية وجود كواكب شبيهة بالأرض في الكون ؟ |
Burdaki Disney Hall'da, Carnegie Hall'da ve benzeri yerlerde çaldım. | TED | قمت بالعزف في قاعة ديزني هنا و قاعة كارنيجي و أماكن مماثلة. |
Mali konulardaki tecrübe ve bilgenizin eşi benzeri olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد وصف خبرتك وحكمتك بالأمور المالية بأنه لا نظير لها |