Senin pozisyonundaki bir bayanın bir çok şey bilebileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | أنا أعتقد أن سيدة في موقعك تعرف الكثير من الأشياء |
bir çok şey yaptık, uzaktan kumandalı uçaklar vb. | TED | وقمنا بعمل الكثير من الأشياء ، طائرات صغيرة بدون طيار والعديد. |
ölüm,hastalık ve diğer bir çok şey başından geçmiş bir kişi olarak | TED | كان لها علاقة بالموت و الأمراض و الكثير من الأشياء الأخرى |
Aslında, yapabileceğimiz bir çok şey var, doğrusu bunlar şu anda meydana geliyor. | TED | حسنا، هناك العديد من الأشياء يمكننا القيام بها، وهي في الواقع، ما يحدث الآن. |
Ve eminim ki eğer her şeyi yapacak olsaydım, sanırım bunun anlamı çok hızlı hareket etmem gerekeceğiydi, çünkü yapmam gereken bir çok şey vardı. | TED | وكنت متأكدة أنني إذا أردت فعل كل شيء، فسيتوجّب على الانطلاق بسرعة، لوجود أشياء كثيرة أردت أن أفعلها. |
Koruması gereken bir çok şey olduğu için gerçek hissiyatını saklamak zorundaydı. | Open Subtitles | كان لديه الكثير من الاشياء ليحميها لذا كان عليه اخفاء روحه الحقيقية |
O deli bir çok şey isteyebilirsiniz ama istiyorum bir iblis olmak asla. | Open Subtitles | قد تريد الكثير من الأمور المجنونة لكنها لن تريد أن تبقى مع مشعوذ |
Yani gözden kaçırılan bir çok şey vardı. | TED | لذا كانت هناك الكثير من الأشياء الناقصة. |
Algoritmalar, ki bunlar muazzam bir verinin sıkıştırılmasına dayanmakta, doktorların bize daha iyi tedavi vermesine imkan sağlıyabilir, ve bir çok şey. | TED | الخوارزميات المبنية على تحليل كم هائل من البيانات ستمكن أطبائنا من تقديم رعاية أفضل لنا و الكثير من الأشياء الأخرى |
Bunun gibi bir çok şey yaşattı bana. | Open Subtitles | الكثير من الأشياء أفضل القيام بها أكثر من ذلك |
Evde bir çok şey yaptım. Baharat rafı... | Open Subtitles | بنيت الكثير من الأشياء حول المنزل، رفّ التوابل، |
İstediğim bir çok şey var ama onları da yapamıyorum. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء التي أود القيام بها لكنني لا أقوم بها في النهاية |
Ve işte bu yüzden daha bir çok erkek, daha başka bir çok şey yaptı. | Open Subtitles | وهذا هو السبب في الكثير من اللاعبين الآخرين فعل الكثير من الأشياء الأخرى. |
Phoebe,gelecekte şu anda olmayan bir çok şey gördük. | Open Subtitles | فيبي رأينا الكثير من الأشياء في المستقبل قد لا تحدث الآن |
Ve benzer şekilde, başka bir çok şey, bir çok ritüel var. | TED | وعلى نحو مماثل، كانت هناك العديد من الأشياء و الممارسات الأخرى. |
Körlüğünden dolayı kızgın olduğu zamanlarda bir çok şey söylerdi. | Open Subtitles | لقد كان يقول العديد من الأشياء عندما يكون غاضبا بسبب عماه, |
Ateşli silahlar, polis prosedürleri,... yerel kanunlar ve daha bir çok şey üzerine eğitileceksiniz. | Open Subtitles | أنتم ستتعلمون على الأسلحة النارية وإجراءات الشرطة، والقوانين المحلية والكثير، العديد من الأشياء الأخرى |
O da bugün yapamadığım bir çok şey gibi listemdeydi. | Open Subtitles | كان ذلك بقائمتي مع أشياء كثيرة أخرى لم أستطع إنجازها اليوم |
bir çok şey olabilir ama sahtekar olduğunu sanmam. | Open Subtitles | إنها ممكن أن تكون أشياء كثيرة أنا لا أصدق أنها المحتاله الأولى |
Sen haklıydın. Sanırım dün gece bir çok şey hayal ettim. | Open Subtitles | اظن اننى قد تخيلت الكثير من الاشياء الليله الماضيه |
Sue, bahsettiğin bir çok şey, bana yalanmış gibi geliyor. | Open Subtitles | سو الكثير من الأمور التي ذكرتيها تبدو ككذابت بالنسبة لي |
Daha iyimser olmamız gerektiğini düşünüyorum. bir çok şey olmanız gerekiyor. | Open Subtitles | أعتقد انه من المفترض ان تكون متفائلا من المفترض أن أكون العديد من الاشياء |
Mahallendeki bir polisle konuştuk, bir çok şey için şüpheli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | تحدثنا إلى شرطي في منطقتكم، قال انك مشتبه بالكثير من الأشياء. |
Daha bir çok şey de söyledi ama doğru çıkmadı. | Open Subtitles | ولكنّه كما يبدو قد قال الكثير من الأشياء واتضح لاحقاً أنّها ليست حقيقية |
Ama diplomatik çantada taşıdıkları daha bir çok şey var. | Open Subtitles | ولكن ينقلون كثيراً من الأشياء الأخرى في الحقيبة الدبلوماسية أيضاً |
bir çok şey yaptım, ama en çok gurur duyduğum gönüllü olarak askerleri eğlendirmek oldu. | Open Subtitles | لقد قمت بالقيام بالعديد من الأشياء ولكن أكثر ما أفخر به هو عندما تطوعت للترفيه عن الجنود |