Sayfam için bir şeyiniz varsa, bir kağıda yazıp dolabımdan içeri atın. | Open Subtitles | إذا لديك شيء لصفحتي يجب أن تكتبه وإرمه في خزانتي وسأعود لك |
Ama kendinizi suçlayacak bir şeyiniz yoksa, bu sizi etkileyemez. | Open Subtitles | ولكن عندما لا يكون لديك شيء لتعاتب نفسك عليه، ستعاني |
Sizden saklayacak hiç bir şeyim yok, ve sizin de benden saklamanız gereken hiç bir şeyiniz yok.Birbirimize güvenmeliyiz. | Open Subtitles | ليس لدي أي شيء لإخفاء منك، وكان لديك شيء تحتاج إلى إخفاء مني. يمكننا أن نثق في بعضنا البعض. |
Ve her işte, takas edeceğiniz bir şeyiniz olmalı. | Open Subtitles | وفى التجارة لابد أن يكون لديك شيئا لتقايضه |
Söyleyecek bir şeyiniz varsa bana değil tüm kurula söyleyin Bay Staples. | Open Subtitles | اذا كان لديك شيئاً ما لتقوله قله امام المجلس, ليس لي وحدي |
Ve kaybedecek bir şeyiniz kalmamış gibi oynamanızı istiyorum. | Open Subtitles | اريدكم ان تلعبوا كما انه ليس لديكم شئ لتخسروه |
Eğer verecek bir şeyiniz yoksa, bendekileri de almayın. | Open Subtitles | اذا كان لديك شيء لتعطيني اياه فلا تتركني خاوي اليدين |
Gösterecek bir şeyiniz yoksa binin hemen | Open Subtitles | لو لم يكن لديك شيء لتعلنه اذهبوا الى القطار |
Ben... Yayınlayacak kadar bilginiz var. Korkacak bir şeyiniz yok. | Open Subtitles | لديك ما يكفى لنشره,ليس لديك شيء لتخاف منه |
Bu suçlamaları destekleyecek bir şeyiniz yoksa ben gidiyorum. | Open Subtitles | ما لم يكون لديك شيء لدعم هذه الاتهامات، انا ذاهب الى الخروج من هنا. |
Eğer saklayacak bir şeyiniz yoksa öyleyse neden gitmemiz konusunda endişelisiniz? | Open Subtitles | إذا كان لديك شيء تخفيه لماذا أنت قلق جداً لتركك؟ |
Daha az esnek bir şeyiniz var mı? Vay. Gözleri ve dili gitmiş. | Open Subtitles | أليس لديك شيء أقل ضيق ؟ عينه ولسانه ذهبت |
Söyleyecek bir şeyiniz kalmadığını görebiliyorum, nihayet. | Open Subtitles | و في الأخير، لا أرى ان لديك شيء تستطيع قوله |
Ve şimdi, eğer daha fazla ekleyecek bir şeyiniz yoksa, | Open Subtitles | والآن, لو لم يكن لديك شيئا آخرا لتضيفه |
Anladığım kadarıyla benim için bir şeyiniz var. | Open Subtitles | كما فهمت فإنّ لديك شيئاً ما لي |
Hanımlar, ben buradayken korkacak bir şeyiniz yok. | Open Subtitles | حسناً ، ليس لديكم شئ لتكونوا خائفين منه يا فتيات طالما أنا فى الجوار |
Yakıldığınızda, hiç bir şeyiniz kalmaz. | Open Subtitles | ... عندما تطرد لا يصبح لديك شئ |
- bir şeyiniz mi çalındı? | Open Subtitles | ـ هل هناك سطو حدث ؟ |
Artık yanınızda duracak bir şeyiniz var! | Open Subtitles | أصبح لديكم الأن ما يمثلكم. |
Özel bir şeyiniz varsa, onu paylaşmak, saklamak ya da sizin kadar yetenekli olmayan diğer eziklere üzülmek zorunda değilsiniz. | Open Subtitles | إذا كان لديكم شيء مميز ليس عليكم أن تشاركوه أو إخفاءه أو تشعرون بالأسى على الخاسرين الذين ليسوا موهوبين مثلكم |
Güven bana. Eğer rekabet edecek bir şeyiniz olsaydı siz de aynısını yapardınız | Open Subtitles | ثقي بي، إن كان لديكم شيئاً لتتنافسوا عليه، ستفعلون ما نفعله |
Bir dahaki buluşmamızda bana verecek bir şeyiniz olur, diye umuyordum. | Open Subtitles | كنتُ أتوقّع أنّ وجودنا التالي نحن الثلاثة في غرفة واحدة سيكون لديكما شيء لي |