"bir deniz" - Translation from Turkish to Arabic

    • البحر
        
    • بحر
        
    • البحرية
        
    • بحري
        
    • مائية
        
    • بحرية
        
    • كبحر
        
    • قارب على الشاطيء
        
    • البحريّة
        
    Ayrıca limandan sonra yarım saatlik küçük bir deniz gezintisi seni kendine getirecektir. Open Subtitles بالاٍضافة الي نصف ساعة بجانب الخليج وقليل من هواء البحر ستحسن من صحتك
    Yanımda bir deniz kulağı kabuğu getirdim. Bu deniz kulağı kabuğu kütlece TED أحضرت معي صدفة أذن البحر. صدفة أذن البحر هاته مركب أحيائي
    Hadi, şu güzel oltalık balığa bak. Derinliklerden gerçek bir deniz kızı. Open Subtitles هيا، القي نظرة على هذه السمكة المنفوخة عروسة بحر حقيقية من الاعماق
    Ve bu eller onlar herhangi bir deniz tosunundan daha çok sihre sahipler Open Subtitles و هذه الايادى بها الكثير من السحر أكثر بكثير من اى مأكولات بحر
    Eğer, eski bir deniz komandosu iseniz, hala elinizden geleni yaparsınız. ama bunu öğrenmenin bir tek yolu vardır. Open Subtitles إن كنت من القوات البحرية من المحتمل أنه ما زالت لديك تلك المهارة، لكن هناك طريقة وحيدة لمعرفة ذلك
    bir deniz memelisi senin bildiğinden daha fazla sonardan anlar. Open Subtitles كائن بحري يعرف الكثير عن السونار أكثر منك, أجهض العملية
    Adanıza küçük bir deniz uçağı yaklaşıyor. Open Subtitles هناك طائرة مائية صغيرة تقتربُ مِنْ جزيرتِكَ.
    Daha bu sabah yeşil bir deniz kaplumbağası doğaya geri gönderildi. Open Subtitles لقد قاموا هذا الصباح بتحرير سلحفاة .بحرية خضراء لتعود الى موطنها
    Ne kadarlık bir deniz seviyesi yükselmesini beklemeliyiz? TED أي ارتفاع لمستوى سطح البحر يمكننا أن نتطلع إليه؟
    Tuhaf bir şekilde biyoparlak bir deniz anasından elde edilen yeşil floresan proteini çok kullanışlı bir madde. TED الآن، البروتين الأخضر المضيء وهو، من الغرابة بمكان، يأتي من قنديل البحر المضيء هو مفيد جداً.
    Feromon sayfası beni seks yapan bir deniz kestanesinin videosuna götürdü. TED والآن أخذتني صفحة الفيرمونات إلى فيديو لقنفذ البحر يمارس الجنس
    O kadar büyük bir köpekbalığı, bir tondan ağır gelebilir ve 90 kiloluk bir deniz aslanını bir öğün olarak yiyebilir. Open Subtitles قرش بذلك الحجم قد يزن أكثر من طن و يمكنه بسهولة إلتهام وجبة واحدة عبارة عن أسد بحر يزن 200 رطل
    bir deniz dolusu kadar çizgi roman, gözlerinin gördüğü her yer. Open Subtitles مجرد بحر من القصص المصورة يصل إلى نهاية ما تراه عيناكِ
    Ama kolun kendisinin bilfiil bütün bir deniz yıldızı oluşturabildiğini duymamışsınızdır. TED لكنكم قد لا تعرفون أن الذراع المقطوع نفسه يستطيع تكوين نجم بحر كامل.
    George sadece ünlü bir deniz biyoloğu değil aynı zamanda senin kadar kaçık. Open Subtitles جورج ليس فقط العالم الشهير في علم الأحياء البحرية إنهُ غريب الأطوار مثلكَ
    Gece yüzerken, ilk defa floresan bir deniz kaplumbağasına rastladım. TED قابلت أول السلاحف البحرية المتوهجة، سابحةً في الليل.
    Bu karadan çok uzakta, ekvatoral Atlas'ta, uluslararası sularda, yaklaşık bir kilometre derinlikte bulunan bir deniz dağında alınan bazı olağanüstü görüntüler. TED هذه صور مذهلة قادمة من جبل بحري على عمق كيلومتر تقريبا في مياه دولية في الأطلسي الإستوائي، بعيدا عن اليابسة.
    bir deniz biyoloğu ve yerel bir dalış merkeziyle birlikte, eseri İvan Kasırgası'nın mahvettiği bir alan olan Grenada kıyılarına batırdım. TED شكلت فريقًا مع بيولوجي بحري ومركز محلي للغطس، أغرقت العمل في ساحل غرناطة، في منطقة دمرها إعصار إيفان.
    Baba da birkaç gün içinde bir deniz kaplumbağasına dönüşecek. Open Subtitles سيتحول والدك إلى سلحفاة مائية خلال بضعة أيام.
    Bu, Güneş enerjili bir deniz sümüklü böceği. Bu, içindeki kloroplastı kendine enerji yaratmak için ayarlamış bir salyangoz. TED هذه يرقانة بحرية تتغذى على الطاقة الشمسية أنها هذه يخضور مندمج بداخلها لإنتاج الطاقة
    Kişisel çıkarın kudurmuş bir deniz olduğu öğretilmekteydi, ebedi lanetlenme için emin bir yol olduğu kesindi. TED عٌلموا ان العائد الشخصي كبحر هائج الذي كان طريق مؤكد للهلاك الابدي
    - bir deniz uçağı gördüm. Open Subtitles لقد رأيت قارب على الشاطيء.
    Çünkü donanımlı bir deniz piyadesi olmasının dışında karşınızdaki adam, iyi bir koca ve harika bir baba. Open Subtitles حتى وأن كنت جندي في البحريّة يحمل وسامًا. فهذا الرجل الماثلُ أمامكم. كانَ زوجًا صالحًا وأبًا ممتازًا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more