| Baksana ölü bir fil bile 100.000 Rupi'ye mal oldu bana. | Open Subtitles | على أي حال حتى الفيل الميت يساوي حوالي مائة ألف روبية |
| Bu sabah uyandım ve pijamalarımın içinde bir fil vurdum. | Open Subtitles | سوف اخبركم بشئ لقد استيقظت صباحا واصبت فيل كان في بيجامتى ولكن كيف دخل الفيل |
| Uçan bir fil gördüğüm zaman herşeyi de görmüş olurum. | Open Subtitles | لكنى أكون رأيت كل شئ عندما أرى فيلا يطير |
| Fillerle ilgili diğer bir sorun da tek bir fil için ağır bir düzeneği yapamazsınız. | TED | ومشكلة آخرى مع الفيلة هو أنه لا يمكن أن تصنع عدة تكون ثقيلة جدا على فيل واحد. |
| Salonun ortasında pembe süet bir fil varmış ama kimse onun hakkında konuşamıyormuş gibi olacak. | Open Subtitles | وكأن هناك فيل وردي بالغرفة ولا أحد يستطيع الحديث عنه |
| Bilincin, kocaman bir fil olan bilinçaltının üzerinde minicik bir sürücü olduğunu söyler | TED | قال ان العقل الواعي هو عبارة عن رجل صغير يجلس على فيل كبير والذي هو يمثل العقل الغير واعي |
| Çamaşır makinesinde onunla birlikte çağlar öncesinden bir fil mi vardı? | Open Subtitles | ماموث صوفيّ أكان هناك فيل من عصر ما قبل التاريخ في الغسالة معه؟ |
| -bahse girerim öyle -ne bu bir fil -bu bir sıçan olmalıydı -sıçan çok iğrenç numaralar biliyorsun profesyonel bir sihirbaz mısın | Open Subtitles | أراهن على ذلك - ماذا ؟ - حسناً ، إنه فيل |
| Yani "odada bir fil var" dediğinizde, masada fıstık tabağı arayan gerçek bir fil yoktur. | TED | فإذا قلت بوجود فيلٍ في الغرفة؛ فذلك لا يعني بالضرورة وجود فيل يتجول باحثاً عن طبق فول سوداني على الطاولة. |
| Herhalde böyle bir köprü yaptıklarına göre üstünden bir fil geçeceğini de hesaplamışlardır. | Open Subtitles | من الواضح أنهم عندما قاموا ببناء هذا الجسر هكذا أخذوا في الإعتبار أن الفيلة ستمر عليه |
| bir fil mezarlığı genç bir prense göre değildir. | Open Subtitles | مقبرة الفيلة لا تليق بمكانة الأمير الشاب أوبس |
| - Ve bir fil %100 güvenilirdir. - Çok doğru. | Open Subtitles | % الفيلة مخلصة بنسبة 100 - هذا صحيح - |
| Muhammad Ali, uyuyan bir fil gibiydi... | Open Subtitles | 'محمد علي ، وقال انه كان مثل الفيل في النوم. |
| Derisi tüysüz, kokusuz ve bir fil dokusu gibi gri. | Open Subtitles | الجلد رمادي بلا شعر يشبه جلد الفيل بدون رائحة. |
| Hortumunu yukarı kaldırmış bir fil yıldızlara bir mektuptur. | Open Subtitles | الفيل بجذعه المَوسوم هو رسالة إلى النجوم |
| Normalde yalnız bir aslan bir fil ile asla baş edemez. | Open Subtitles | في العادة، لا توجد أي فرصة لأسد واحد أمام الفيل |
| Uçan bir fil gördüğüm zaman herşeyi de görmüş olurum. | Open Subtitles | لكنى أكون رأيت كل شئ عندما أرى فيلا يطير |
| Uçan bir fil gördüğüm zaman herşeyi de görmüş olurum. | Open Subtitles | لكنى أكون رأيت كل شئ عندما أرى فيلا يطير |
| bir fil. İki fil. | Open Subtitles | فيل واحد ، اثنين من الفيلة |
| Gelen haberlere göre bir fil, kimliği belirsiz kişilerce serbest bırakıldı. | Open Subtitles | هناك إشاعات تقول أن هناك فيل أُطلق في الصحراء من أفراد غير معروفين |
| Her gün kulaklarının arkasını yıka, büyük, şişman bir fil olmak için de çiğ patateslerini yemeyi unutma. | Open Subtitles | أغسل خلف أذنيك كل يوم ولتأكل كل البطاطس الغير ناضجة حتى تكبر وتصبح فيل كبير وسمين |
| Bir ödevimiz vardı, seramik bir fil yapmak. | Open Subtitles | كان لدينا مهمه بأن نصنع فيل من الخزف |
| Pembe bir fil. | Open Subtitles | إنه فيل وردي ضخم |
| Diğer bir deyişle, evrenimizin merkezinde koca bir fil olabilmesi opsiyonunu açık bırakmak istiyoruz. | TED | بكلام آخر، نحن نرغب في جعل الخيار متاحًا لإمكانية وجود فيل ضخم في مركز مجرتنا. |
| Herhalde böyle bir köprü yaptıklarına göre üstünden bir fil geçeceğini de hesaplamışlardır. | Open Subtitles | من الواضح أنهم عندما قاموا ببناء هذا الجسر هكذا أخذوا في الإعتبار أن الفيلة ستمر عليه |
| Sen ağaca çıkan bir fil gördün mü? | Open Subtitles | الفيلة لا تستطيع تسلّق الأشجار |
| - Ve bir fil %100 güvenilirdir. - Çok doğru. | Open Subtitles | % الفيلة مخلصة بنسبة 100 - هذا صحيح - |