"bir sandalye" - Translation from Turkish to Arabic

    • على كرسي
        
    • مقعد في
        
    • كرسي واحد
        
    • له مقعد
        
    • لها كرسياً
        
    • كرسى
        
    • يوجد كرسي
        
    • مقعد على
        
    • هناك كرسي
        
    • هناك مقعد
        
    • كرسي في
        
    • كرسيًا
        
    • له كرسياً
        
    • لك كرسي
        
    • لك كرسياً
        
    Senin yatak odandalardı. Bunun için bir sandalye getirip oturmam gerekiyor mu? Open Subtitles كانو في غرفة نومك هل علي الحصول على كرسي مقابل هذا ؟
    Dün yemek masasında oturamayan bir kız bugün üniversitede bir sandalye sahibi. Open Subtitles البنت التي لم تَستطيعُ أَنْ تجلسْ علي منضدةِ الطعام. لها مقعد في الجامعةِ اليوم. شيء لا يصدق
    Burada sadece bir sandalye var. Open Subtitles هنالك فقط كرسي واحد
    Ve eğer ona bir sandalye tutmuşsam oraya oturur. Open Subtitles وإذا حجزت له مقعد, هو سيجلس فيه.
    Halaya bir sandalye getir ve bir tas su ver. Open Subtitles و أحضر لها كرسياً و قدحا من الماء
    O gelmeden önce bir sandalye çekmiştin çünkü onun gelmesini bekliyordun. Open Subtitles ولقد قمتى بسحب كرسى قبل أن يأتى لأنك كنتى تتوقعين قدومه
    Al, sana bir sandalye veya tabut falan çekeyim mi? Open Subtitles مهلا، القاعدة، يمكنني تحصل على كرسي أو تابوت أو شيء من هذا؟
    Sanırsın ki öksürerek bir sandalye veya bir şey çıkaracak. Open Subtitles هل تعتقد انه بامكانه ان يدفع ليحصل على كرسي أو شيء ما
    Belki bir sandalye falan çıkartamaz. Open Subtitles ربما لا يستطيع ان يدفع للحصول على كرسي او شيء ما
    Kolayca buranın altını üstüne getirip... milletvekiline ilk sırada bir sandalye ve... düşünecek zaman veririz. Open Subtitles بإمكاننا قلب هذا المكان بسهولة ونعطي عضو الكونغرس مقعد في الصف الأمامي وشئ ليفكر فيه
    Sanki biri öldüğü zaman hep böyle oluyormuş gibi bana yöneldiler ve devlet senatosunda bir sandalye teklif ettiler. Open Subtitles و.. قدِموا إلي كعادتهم عندما يموت أحدهم وعرضوا علي مقعد في مكتب السيناتور.
    Aptal bir sandalye. Open Subtitles إنه مجرد كرسي واحد
    Başka bir adam bir sandalye taşıyor. Open Subtitles ،ثم آخر يحمل كرسي واحد
    - AJ, bir sandalye bul. Open Subtitles -اي جي)، أحضر له مقعد)
    Preston, bir sandalye getir. Open Subtitles لنأكل "بريستون" ، أحضر لها كرسياً نعم ! نعم!
    O gelmeden önce bir sandalye çekmiştin çünkü onun gelmesini bekliyordun. Open Subtitles ولقد قمتى بسحب كرسى قبل أن يأتى لأنك كنتى تتوقعين قدومه
    Orada küçük bir sandalye var, onlara soru sorarsınız. Open Subtitles و يوجد كرسي هناك و أنت تستضيفهم
    'Bu kumar masasında bir sandalye almak kolay degildir. Open Subtitles ليس من السهل أن تحصل على مقعد على طاولة المقامرات هذه
    Normalde bir sandalye daha var ama bugünlük dışarı koyduk. Open Subtitles هناك كرسي آخر عادة هنا. لكننا وضعناه بالخارج للاحقا.
    Biliyor musun, sen- - evet, orada senin için bir sandalye var. Open Subtitles كما تعلمين , يمكنكِ الجلوس هناك هناك مقعد لكِ
    Pantolonumu çıkaracağım bir sandalye alacağım ve üniversitende iç çamaşırlarımla oturacağım. Open Subtitles سيأخذ سروالي قبالة... ... الحصول على كرسي في الحديقة... ... والجلوس في ملابسي الداخلية في أكثر من كليتك.
    Toplanın. Baba, bir sandalye çek. Anne. Open Subtitles لنجتمع كلنا، إسحب كرسيًا يا أبي، إنضمي لنا يا أمي
    Pantolonunu çıkarmalısınız. Oturması gerekiyor. Ona bir sandalye getirin. Open Subtitles عليك أن تخلع بنطالك وتجلس احضري له كرسياً
    bir sandalye çek. Prag'daki G8 hakkında konuşuyorduk. Open Subtitles إسحبي لك كرسي فنحن نناقش مؤتمر قمة مجموعة الدول الثماني الكبرى في براغ.
    bir sandalye çekip bize katılsana. Open Subtitles لم لا تسحب لك كرسياً وتنضم الينا؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more