| Ama eski bir müşterim olarak, bir teklif yapmayı düşünürseniz-- | Open Subtitles | ولكن، لو كنت ترغب في تقديم عرض بكونك زبون قديم |
| Ama yine de, iyi bir takımdan iyi bir teklif. | Open Subtitles | لكن بالرغم من ذلك فهو عرض جيد من فريق جيد. |
| Evet, bu aslına bakarsan daha evvel hiç almadığım bir teklif. | Open Subtitles | نعم ، وهذا في الواقع هذا عرض لم اتلقاه في يوم |
| Çoktan bir teklif yapıldı. Sanırım yukarıdaki bayan da yapacak. | Open Subtitles | تلقينا عرضاً بالفعل أعتقد أن السيدة بالاعلى ستقدم عرضاً آخر |
| Wheal Leisure'daki hisselerim satıldığında Geoffrey Charles'ın Wheal Grace'deki payı için temsil ettiğin isimsiz bir müşteri adına, bir teklif yaparsın. | Open Subtitles | عندما تُباع أسهمي في ويل ليجر ستقدم عرضاً لأجل أملاك جوفري تشارلز في ويل جريس نيابة عن العميل المجهول الذي تُمثله. |
| Kendim bir teklif götüreceğim. Bu benden gelmeli. | Open Subtitles | سأقدم له عرضا بنفسى أريد أن يأتى الأمر منى |
| Bu aralar senin sevgili Markus'un harika bir teklif alacak. | Open Subtitles | في اي لحظة الان حبيبك ماركوس سيحصل على عرض مغري |
| Çok güzel bir teklif ancak Arnavutluk evime çok uzak bir yer. | Open Subtitles | انة عرض رائع لكننى قررت ان البانيا فقط بعيدة جداً عن وطنى |
| Çekici bir teklif, ama mallarımı piyasadaki herhangi biri alabilir. | Open Subtitles | انه عرض مغري.. ولكن بضاعتي متاحه مجاناً للجميع كل يوم.. |
| Geoffrey Charles'ın Wheal Grace'deki hisseleri için bir teklif yapıldı. | Open Subtitles | تم تقديم عرض لأجل أملاك .جوفري تشارلز في ويل جريس |
| İnsan komutan bana asla onaylamayacağınız bildiğim bir teklif getirdi. | Open Subtitles | القائد البشري عرض علي اتفاقاً علمت أنكم لن توافقوا عليه |
| Daha iyi bir teklif bulmuş olmalılar, çünkü bir çıkış maddesi koymuşlar. | Open Subtitles | ربما حصلوا على عرض أفضل لأنهم دفنوا شرط مغادرة في الشروط الملحقة. |
| Yale Üniversitesi Tıp Fakültesinde Tıp Doçenti ve bilimsel vizüalizasyon şefi olarak kalmam için bir teklif almıştım. | TED | لقد عرض علي منصب أستاذ مشارك في مجال الطب ورئيس قسم التصوير المرئي العلمي في جامعة ييل في فرع الطب |
| Eve bir teklif yapılmış ve ay sonuna kadar çıkmak zorunda kalacağız. | Open Subtitles | لقد تلقينا عرضاً على المنزل، وسيتحتم علينا الخروج منه نهاية هذا الشهر |
| Bir pazarlık araştırmacısı olarak karşı bir teklif yapmasında ısrar ettim ve en iyisini hazırlamasına yardım ettim. | TED | ولكنني أصررت عليه كباحث في المفاوضات أن يجري عرضاً مضاداً، وساعدته في صُنع واحدة مثالية. |
| Sana o toprak parçası için iyi bir teklif yapmamış mıydım? | Open Subtitles | آلم أقدم لكِ عرضاً منصفاً لذات قطعة الأرض ؟ |
| Hayatında bundan iyi bir teklif aldın mı? | Open Subtitles | أرايت عرضاً أفضل من هذا ؟ فى حياتك كلها ؟ |
| İşte buradayım ve size âdil bir teklif yaptım. | Open Subtitles | لقد طلبت من السيد ستيرن أن تكلمني و ها أنا,أعرض عليك عرضا عادلا |
| İyi bir teklif gelirse bu, şaşırtıcı olmaz. | Open Subtitles | لن أندهش لو أنه تخلى عنه عندما يتلقى عرضا لائقا |
| Şimdi, bu gerçek bir teklif ve gerçekten bu yatırımı sunan şirketler var, ama beni ilgilendiren tarafı çok farklı. | TED | الآن، هذا اقتراح جدِّي، وهناك العديد من الشركات التي تقدم مثل هذا الإستثمار، ولكن ما يثير اهتمامي بالأمر مختلف تمامًا. |
| Basit bir teklif. İş yerine ders. | Open Subtitles | هذا عرضٌ بسيط، التحِق بالصَف عِوضاً عن العَمَل. |
| Ama şovu nasıl genişletebileceğiniz hakkında size bir teklif sunabilir. | Open Subtitles | لكنه يرغب في وضع مقترح معك بخصوص توسيع العرض |
| Kertenkele sana, borcunun kalan kısmını kapatabilmen için bir teklif sunabilir mi ? | Open Subtitles | ... هل بإمكانى أن أقدم إقتراح أن لا تعملى لبقية حياتك وتـكـونـى لـى |
| Bak, gerçek bir teklif olduğunu düşündüğün için özür dilerim. | Open Subtitles | إسمعي، يؤسفني أنكِ ظننت أن ذلك كان طلب زواج حقيقي. |
| Evet hatta o kadar harika ki, sana anında bir teklif yapardım. | Open Subtitles | .أجل ،بالواقع ، إنها مثاليّة لدرجة .أنني سأقوم بمنحك عرضًا بهذهِ اللحظة |
| Tek bildiğim bu adamın gelip çok daha iyi bir teklif yapması. | Open Subtitles | كل ما عرفه ان هذا الشخص ظهر وعرض علي عرض افضل |
| 20 milyon dolarin altinda bir teklif olursa o dünyanin çarkina siçan sirketin agzina-- | Open Subtitles | وإن كان ينقص بنساً واحداً عن عشرين مليون دولار فإنني سأقوم بمسك موظفي تلك . . الشركات الذين يغتصبون الأرض من |
| Evet, bir de harika bir teklif aldım. Bir dolara otuz sent. | Open Subtitles | نعم وحصلت على صفقة رائعة نسبتي ستكون 30 بالمائة |