Noel günü beni bu tür şeyler için niye rahatsız ederler anlamam. | Open Subtitles | لا أعرف لماذا يضايقونني بهذه الأشياء يوم عيد الميلاد |
Yalnızca eklemeyi biliyorlar. Yemek, ilaç, bu tür şeyler. | Open Subtitles | يبدو أن كل شىء يتجمع و يتجمع . الطعام و الدواء , و تلك الأشياء |
Yayılmalar daha dar, çünkü insanlar bu tür şeyler alıp satıyor. | TED | يعتبر الانتشار ضيقا لأن الناس يقومون بتداول هذا النوع من الأشياء. |
bu tür şeyler sorulmamalı. | Open Subtitles | لا، أنت على حق. لايجب أن يسألوا . فى مثل هذه الأشياء |
bu tür şeyler olur. | Open Subtitles | مثل هذه الأمور تحدث, وانا اسف ان اخبرك يا عزيزتى, |
Ben bir oyun tasarımcısıyım, bu yüzden bu tür şeyler evimde fazlaca var. | TED | بما انني مصممه العاب, لدي مثل هذه الاشياء في كل مكان في المنزل |
Yanma oranları, ateşleme eğilimi, bu tür şeyler. | Open Subtitles | معدلات الاحتراق و نزعة الإشعال و أشياء من هذا القبيل |
Hayır, bu tür şeyler yapacak yetkiniz yok. | Open Subtitles | لا أنت ليس لديك النفوذ للقيام بهذه الأشياء |
bu tür şeyler için endişelenme... ve keyfini çıkar. | Open Subtitles | ...أقترح بأن لا تقلق نفسك بهذه الأشياء و متع نفسك فحسب |
Kasabadaki sorunlu insanlar bu tür şeyler mi yapıyorlar? | Open Subtitles | ... و الأشخاص المُضطربين بهذه المدينة . يستطعون القيام بهذه الأشياء ؟ |
bu tür şeyler bir araya geldiğinde, sonuç tam olarak böyle olur. | Open Subtitles | إذا أجتمعت تلك الأشياء .. قد تكون النتائح كارثية |
Sakin ol biraz. Henüz gazetelere çıkmadın ve ister inan ister inanma, bu tür şeyler sıkça olur ve sen halkın önündesin ve çok para kazandığını da biliyorlar. | Open Subtitles | لا تفزع، أنتَ لست في عناوين الأخبار بعد، وصدّق أو لا، تلك الأشياء تحدث كثيراً. |
bu tür şeyler için hep kova kafalıyla dövüşürüz. | Open Subtitles | دائماً ما نتقاتل مع الدلو القديم من أجل تلك الأشياء طوال الوقت |
bu tür şeyler bir kullanıcı olarak daha fazla bağlı kalmamı sağlıyor. | Open Subtitles | هذا النوع من الأشياء الذي يجعلني كمستخدم اريد ان ابقى لوقت اطول |
Dinle, bu tür şeyler seni hasta edecektir. | Open Subtitles | اسمعوا, هذا النوع من الأشياء سوف يجعلكم مرضى |
bu tür şeyler sorulmamalı. | Open Subtitles | لا، أنت على حق. لايجب أن يسألوا . فى مثل هذه الأشياء |
İşte bu yüzden bir heves uğruna bu tür şeyler yapmıyoruz! | Open Subtitles | لهذا لا نفعل مثل هذه الأشياء لإشباع نزوة لدينا |
Bazı tecrübelerimden biliyorum, bu tür şeyler, insanın içini yiyip bitirir. | Open Subtitles | أعلم من واقع تجارب شخصية أن من شأن مثل هذه الأمور أن تنهكك. |
bu tür şeyler söylemek zor çünkü benim tarzım değil, ama kendimden kurtulup, başka biri olabilseydim, sen olmak isterdim. | Open Subtitles | عندما يرى الناس الاخرون هذا فانهم يحترمونى ولكن من الصعب على ان اقول لك مثل هذه الاشياء لانها ليست طريقتى |
Tilkiler, av köpekleri, borular, bu tür şeyler işte. | Open Subtitles | ثعالب، كلاب الصيد، أبواق، أشياء من هذا القبيل |
- Daha önce hiç bu tür şeyler yaptın mı? | Open Subtitles | هل سبق أن فعلت هذا النوع من الأمور من قبل؟ |
Görünüşe göre Elena bu tür şeyler yapıyormuş. | Open Subtitles | واضح أنّ (إيلينا) كانت ستقوم بهذا النوع من الأمور. |
bu tür şeyler orada zaman zaman olur. | Open Subtitles | "حسنٌ، تلك الأمور تحدث هناك من فترة لآخرى" |
bu tür şeyler Mayfair'de işe yarayabilir ama bana sökmez. | Open Subtitles | (ذلك النوع من الأمور قد يتم التجاوز عنه مع (مايفير لكن الأمر لا يسير على النحو ذاته معي |