| Zavallı Mösyö Rupert Bleibner da ölümden başka çare bulamadı. | Open Subtitles | و المسكيـن ً روبـرت ً لم يجد طريقا غير الموت |
| Haftalar geçti ama araştırmacı grubu alışılmamış bir şey bulamadı. | Open Subtitles | مرت أسابيع و لم يجد فريق الباحثين شيئاً غير معتاد |
| Ancak Kathy 27 yaşına geldiğinde bir eş bulamadı. | TED | لكن عندما أصبحت كاثي 27 عامًا، لم تجد زوجًا. |
| Demek bu yüzden polisler minibüsü bulamadı. | Open Subtitles | لهذا السبب لا تستطيع الشرطة أن تجد الشاحنة. |
| En azından kimse bulamadı. - Dairesini kontrol ettiniz mi? | Open Subtitles | لا يوجد دفتر يوميات على الاقل لم يعثر عليه أحد |
| FBI, polis, hiçbir şey bulamadı. Yalnızdı. | Open Subtitles | المباحث الفيدرالية والشرطة لم يجدوا شيئا |
| Doktorum yanlış bir şey bulamadı ama bu iyi değil mi? | Open Subtitles | لكن هذا جيد, صحيح؟ , اذا دكتوري لم يجد شيء خاطئ؟ |
| Uluslararası toplum hala bu kıyımı durdurmak için yeterli baskıyı oluşturacak bir yol bulamadı. | TED | لا يزال المجتمع الدولي لم يجد طريقاً لعمل الضغط اللازم لإيقاف هذه الإبادة الجماعية. |
| Hayır, sadece kontrol. Hiçbir şey bulamadı. | Open Subtitles | لا ، مجرد فحص ، إنه لم يتمكن من أن يجد شيئاً بى |
| - Ama evlilik için çok fazla sorumlulukları vardı ve sanırım asla doğru kadını bulamadı, | Open Subtitles | لكن كان لديه مسؤوليات كثيرة على الزواج وأظنه لم يجد المرأة المناسبة |
| Kimseyi bulamadı ama belgeler apaçık ortadaydı, zili çalmak için ilerledi. | Open Subtitles | لم يجد أحد في الغرفة لكن الضوء مازال مستمر دليل على العمل دق الجرس |
| Kimse bir şey bulamadı. | Open Subtitles | لم يجد أحد أي شيء أبدا لما هذه الخريطة تكون في هذه الغرفة العلوية |
| Polis şişenin içinde zehir izi bulamadı. Coniine asla şişenin içine koyulmamıştı. | Open Subtitles | والشرطه لم تجد أثر على وجودها فى الزجاجه |
| Kate, kadının sabıkasını bulamadı. | Open Subtitles | حسنا، في الحقيقة لم تجد كيت لها أي سجلات إجرامية |
| Cesetleri bulabilenler, sadece onlar. Polis hiçbir şey bulamadı. | Open Subtitles | إنهم الوحيدون القادرون على إيجاد الجثث الشرطة لم تجد أي شئ |
| Olay yeri ekibi depoda herhangi bir fiziksel kanıt bulamadı. | Open Subtitles | لم يعثر فريق البحث الجنائي على دليل ملموس في المستودع |
| Bu dört suçluyu, yanına alacak hiç kimseyi bulamadı. | Open Subtitles | عندما كانوا أطفال لم يجدوا من يأويهم ولكنها فعلت |
| Polis silahı bulamadı ama bir mesele daha var. Oraya gidiyorum. | Open Subtitles | الشرطة لم تعثر على السلاح بعد ولكنى وجدت خيط سيقودنى إليه |
| Kimse yerini bulamadı çünkü orada olduğunu bile bilen yok. | Open Subtitles | لن يجدها أحد، لأن لا أحد يعرف أنّها كانت هناك |
| Neden bilmiyorum, polis o hayvan kafeslerini buldu ama o adamı bulamadı. | Open Subtitles | لا أعرف كيف و لكني أعلم أن الشرطة احتشدت في مأوى الحيوانات و لم تجده |
| Eğer onu bulduysan bile... ki bir çok insan bulamadı..., ve hatta o orada gözünün önünde idiyse bile..., bu kadar seksin olduğu yerde onu nasıl görebilirdin? | Open Subtitles | وحتى لو وجدته لن يجده غيرك الكثير حتى لو كان واقفا أمامك |
| Çete Soruşturması herhangi biriyle bağlantısını bulamadı. | Open Subtitles | ذكر محققو العصابات أنهم لم يجدوه تابعاً إلى أي أحد. |
| Ama Lord Callum kendi canından olan birini öldürme gücünü kendinde bulamadı. | Open Subtitles | لقد كان فى غضب شديد ولكن اللورد كالوم لم يستطع ان يذبح |
| Olay Yeri İnceleme de oradaydı ama hiçbir şey bulamadı. | Open Subtitles | ،لأن فريق الفحص الجنائي هناك مسبقاً ولم يعثروا على شيء |
| Polis, katile ait hiçbir ipucu bulamadı. | Open Subtitles | والشرطة لم تستطع إيجاد أي أدلة عن القاتل |
| Onlar bulamadı veya kazarken beni görmediler. Neden orada olduğuna inansınlar ki? | Open Subtitles | هم لم يجدوها أو يروني أستخرجها من هناك لماذا سيصدقوا أنها كانت هناك؟ |
| Yıldızları bulamadı, benim tarağımı çaldı. | Open Subtitles | انة لا يَستطيعُ أَنْ يَجدَ النجومَ، لذا سَرقَ مشطَي. |
| Garza ortağını öldüren çeteyi çökertmek için başka bir muhbir bulamadı. | Open Subtitles | جارسا لن يتمكن من إيجاد مخبر آخر ليدمر العصابة التي قتلت شريكه |