| Bazı geceler iki milyondan fazla yavru denize doğru birlikte giderler. | Open Subtitles | في بعض الليالي يسارع أكثر من مليوني فرخ.. للوصول للبحر معاً |
| Yavru, bir delikten geçip aşağıdaki denize ulaşan inine kaçar. | Open Subtitles | هرب صغير الفقمة عبر ثقب في مخبئه .يقود للبحر مباشرة |
| Ve sonra da senin cesedini denize atarız. Evet, çok eğlenceliymiş. | Open Subtitles | وبعد ذلك نَرْمي جسمَكَ في الماء اوه ,هذا لا يبدو مرحا |
| Babamınsa "yüzme en iyi denize atılınca öğrenilir" diye aptalca bir fikir vardı. | Open Subtitles | وخطرت ببال أبي فكرة غبية وهي أن افضل طريقة للتعلم أن يرميني بالبحر |
| Ve bir de, üretilen tuzlu su çoğu kez denize geri pompalanır. | TED | كما أن الأجاج الناتج غالباً ما تتم فقط إعادة ضخه إلى البحر. |
| Bir keresinde tek bir dalga 6 adamı denize savurdu. | Open Subtitles | ذات مرة رأيت 6 رجال أنجرفوا من السفينة بموجة واحدة. |
| O suyun kenarına kadar yürüdü mayosunu çıkarttı ve denize atladı. | Open Subtitles | عندها ذهب الى حافة المياه وأنزل سرواله القصير وتبول في المحيط |
| Evet. Tek boynuzları denize sürüyordu. Gördüğün rüya değildi. | Open Subtitles | نعم يقود وحيدات القرن إلى البحرِ لم يكن حلمَ |
| Jeolog, sırtı denize dönük halde plajda dikilmiş, tepelere bakıyor. | Open Subtitles | الجيولوجي يقف عند الشاطئ يدير ضهره للبحر وينظر إلى الصخور. |
| Seni denize götürüp dalgalara bırakmak istedim. Ama onun yerine, yaşamana izin verdim. | Open Subtitles | أردت أن أحملك للبحر وأترك الأمواج تأخذك معها بدلا من هذا تركتك تحيا |
| Bize denize gittiğini ve altı aydır seni görmediğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت أنك ذهبت للبحر, ولم تراك منذ ستة أشهر. |
| Balıkçılar denize açılıyorlar ve cep telefonlarını götürüyorlar. | TED | صائدو الأسماك يخرجون للبحر حاملين هواتفهم الخلوية. |
| - Kitaptaki ilk ceset bir çapaya bağlanıyor ve rıhtımda denize atılıyor. | Open Subtitles | الجثة الأولى في الكتابِ تربط إلى مرساةِ وتسقط في الماء بجانب المارينا |
| Bir ebeveyn yavruya bakarken, ...diğerinin denize kadar uçup sığ sulardan küçük balıklar ve mürekkep balıkları toplaması gerekir. | Open Subtitles | بينما يعتني أحد الوالدين بالصّغير، يتعيّن على الآخر السفر بعيداً عن الشاطيء ليصيد السمك الصغير والحبّار من سطح الماء. |
| Sanırım, çocukken denize aşık olduğum için bir sualtı fotoğrafçısı ve fotojurnalist oldum. | TED | اعتقد انني اصبحت من المصورين تحت الماء ومصور صحفي في آن واحد لأنني مغرم بالبحر منذ أن كنت طفلا |
| Suyun topraktan farklı ve insanları cezbeden büyüsü sizi dağlardan indirip, derelere, nehirlere ve nihayet denize kadar sürükleyecektir. | Open Subtitles | فللماءِ سحرٌ خلاب يجذب الرجال من البر، حيث ستجد أن الأراضي المرتفعة تنتهي بجداول وبحيرات تصب بالبحر |
| Hataları her yerde görmek mümkün, dökümanlarda, kaptanın adı yanlış olabildiği gibi, bazı botlar aslında denize hiç açılmamış. | TED | هناك أخطاء في كل مكان، أخطاء في المستند، وهو الاسم الخاطئ للقبطان، وبعض القوارب لم تذهب ابدًا إلى البحر. |
| denize açıldıktan sonra fırtınaya ihtiyacımız yok. O'nu kendim batıracağım. | Open Subtitles | عندما السفينة خارجًا على المحيط، سأغرقها بنفسي، بدون مساعدة عاصفة. |
| Şehir boyunca Su Haramileri'ni geçeceğiz ardından denize açılacağız, ki orada boğulabiliriz. | Open Subtitles | خلال المدينة , نتجاوز سارقي المياه و إلى البحر حيث يمكننا الغرق |
| Bu yüzden öldü. Bedenini denize attılar ve buraya kadar sürüklendi. | Open Subtitles | هكذا ماتت، وألقيت جثتها في المحيط وانتهى بها الأمر إلى هنا. |
| Foku sandala yükleyip denize atalım. | Open Subtitles | دعنا نَلْصقُه إلى الزورقِ ويَسْحبُه خارج إلى البحرِ. |
| Bu tekneyle denize açıldım ve Güney Çin Denizi'nin güneyinde, özellikle Java Denizi'nde araştırmalar yaptık. | TED | وقد أبحرت على ظهره، وأجرينا استطلاعات عبر جنوب بحر جنوب الصين وبالخصوص في بحر جاوة. |
| Ocak ayında bile denize giriliyormuş. | Open Subtitles | يقولون بأنك يمكن أَن تذهب للسباحة هناك، حتى في يناير |
| - Ariel, lütfen. Kafanı bulutlardan çıkar, denize, ait olduğu yere çevir. | Open Subtitles | ألا يمكن أن ترجعي بأفكارك التي فوق الغيوم وتعودي بها للماء حيث أنتي. |
| denize açılmayı seviyorum çünkü bu yavaşlıkla ilişkilendiriliyor. | TED | ولكني أحبُ الإبحار لأنه يرافق التمهل والراحة. |
| Tekrar bir araya gelip, denize açılıp korsanlık yapmaktan bizi alıkoyan nedir? | Open Subtitles | ما الذي يمنعنا عن تشكيل طاقم ثانية؟ وارتياد البحار العالية والعودة للقرصنة؟ |
| Personel kamaraları da bitti. Belki de incileri denize atmıştır. | Open Subtitles | هذه آخر مقصورة للطاقم ربما كانت رمت بهم في البحر |
| Cazibe ile türevleri benim limandan denize açılalı çok oldu. | Open Subtitles | التجاذب الجنسي و مشتقاتهُ . ذلك القاربُ أبحر منذ مدّة |