| Ve Elleri o kadar kötü kangren olmuştu ki İngiltere'ye dönmek zorunda kaldı. | TED | و كانت يداه قد لسعها البرد بشكل سيء فتحتم عليه العودة الى انجلترا. |
| Poz veriyordu. Elleri arkasında, kafası acı ve işkence içindeydi. | Open Subtitles | هو يشكل أيدي وراء ظهره ترأس متألماً رئيس في الألم |
| Kurbanın Elleri, gemi depolarında kullanılan 7 cm zincirle bağlanmış. | Open Subtitles | وكان مكبل اليدين بقيد من النوع الذي يستعمل في السفن |
| düşmüş kardeşimin başına ne geldiğine baktım ve onun acı verici bir şekilde Elleri ve dizleri üzerine düşmüş olduğunu gördüm. | TED | لأرى ما الذي أصاب شقيقتي التي سقطت واكتشفت أنها سقطتت بصورة مؤلمة على يديها وركبتيها على الأربعة على الأرض |
| Buldukları parlak bir şeyi kurcalarken Elleri kopmuş iki çocuk gördüm. | Open Subtitles | رأيت طفلين قطعت أيديهم بفعل إنفجار عندما حاولا أخذ شيء لامع |
| Gidip Elleri yaralarla örtüşüyor mu diye bir kontrol edelim. | Open Subtitles | وبإمكاننا أن نرى لو تطابقت يده مع الجروح وباقي الأمور. |
| Âdem elması yok, Elleri küçük. Bu kez sürprizle karşılaşmazsın. | Open Subtitles | لا تفاحة آدم، يدان صغيرتان لست مستعداً لمفاجآت هذه المرة |
| Baylar bayanlar, Dishwalla için Elleri havaya kaldıralım! | Open Subtitles | سيداتي وسادتي، ارفعوا أيديكم تحية لـ، ديشوالا |
| Elleri titriyordu ve yüzü gururla parlıyordu. | TED | كانت يداها ترتعش، وكان وجهها يشع بالفخر. |
| Sevimli olmalı, çok uzun boylu değil, güzel Elleri yani bakımlı demek istiyorsun? | Open Subtitles | ..يجب أن يكون ودودا ليس طويلا , يداه جميلتان .. أتقصدين حسن المظهر؟ |
| O durdu, çevresinde döndü, Elleri tümüyle ıslaktı, suçlu gibi görünüyordu. | Open Subtitles | لقد وقف و استدر كانت يداه مبتلتين و يبدو مذنباً تماماً |
| O durdu, çevresinde döndü, Elleri tümüyle ıslaktı, suçlu gibi görünüyordu. | Open Subtitles | لقد وقف و استدر كانت يداه مبتلتين و يبدو مذنباً تماماً |
| Lütfen öğrencilerimin, akılları ve Elleri ile tanışın. | TED | أرجوكم اطلعوا على إبداع أيدي وعقول طلابي. |
| Elleri büyükannesininki gibi. | Open Subtitles | ـ ذقن ألكساندرا ـ أوه ، أنظر حتى نفس أيدي جدتها |
| Bu yumuşak pembe Elleri keserim, ve onları senatonun duvarına çivilerim | Open Subtitles | سأقطع هاتين اليدين الرقيقتين الورديتين و أضعهم أمام مبنى مجلس الشيوخ |
| - Emin misin? Çünkü o Elleri şimdi hâlletmezsek ölecekler. | Open Subtitles | لأنه إذا لم نزرع اليدين في الحال ستموت كلتا اليدين |
| Elleri kıçına bağlantılı sanki. | Open Subtitles | نعم ؟ انظر انها مثل العاهرة واضعة يديها في مؤخرتها |
| Elleri ceplerinde, uzun paltolu, kıyafetleri havaya uymayan insanlara bak. | Open Subtitles | وأشخاص أيديهم في جيوبهم معاطف طويلة ملابس لا تناسب الطقس |
| - O küçük Elleri gerçekten... - Kevin öldü. Bunu duyduğuma üzgünüm. | Open Subtitles | فـقبضة يده الصغيرة تؤدى بشكل رائع لقد مات كيفين آسف على مصابك |
| Penisi küçüktü, Elleri ufaktı, ve sinir bozucu gözleri vardı. | Open Subtitles | وكان قضيبه ضئيلاً يدان صغيرتان , وهذه الأعين الكبيرة كالحشرات |
| Elleri kaldırın! Elleri kaldı! Başının üstüne koy! | Open Subtitles | إرفعوا أيديكم ، إرفعوا أيديكم على رؤوسكم |
| Elleri bağlıymış. İp filan bulundu mu? | Open Subtitles | يداها كانتا مقيدتان هل وجدوا حبل أو شىء ما ؟ |
| Kadınların Elleri alışveriş çantasıyla dolu olur. Silaha gerek bile yoktur. | Open Subtitles | أيادي الفتيات دائماً مملوءة بحقائب التسوق أنتِ لا تحتاجين حتى سلاح |
| Onu ülkesine Elleri ve bakacak kimsesi olmadan gönderirsek hayatta kalacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعلم لا أرى كيف سينجو هناك بدون يدين وبدون من يرعاه |
| Elleri arkalarına bağlı olarak bu savaşı kazanacaklarını düşünen politikacılar gibi. | Open Subtitles | مثل السياسيين .. يحاربون بيد واحده بينما اليد الاخرى تحمى خصيتهم |
| Sadece elini, vücudunu ve sesini kullanacak, tıpkı insanların birbirleri ile Elleri, vücutları ve sesleri ile iletişim kurduğu gibi. | TED | فهو سوف يستخدم فحسب يديه وجسده وصوته كما يتفاعل الانسان الحقيقي .. بيديه ..وجسده ..وصوته |
| Yüzü yeşildi, gözleri pörtlemişti Elleri morarmıştı. | Open Subtitles | وجهه اخضر عيونه منفوخة و مغلقة أيديه غاضبة. |
| Elleri görelim? Eller var mı? Evet. Teşekürler. | TED | أين الأيادي المرفوعة؟ أين الأيادي المرفوعة؟ شكراً. |