"en ufak" - Translation from Turkish to Arabic

    • أصغر
        
    • أبسط
        
    • ادنى
        
    • بأدنى
        
    • اصغر
        
    • أدني
        
    • أدنى
        
    • ذرة
        
    • أدق
        
    • لدينا أي
        
    • لديّ أي
        
    • فكرة لديه
        
    • لأدنى
        
    • لأصغر
        
    • ادني
        
    Fakat bu türlerin her biri, hatta en ufak Prochlorococci bile, evrimin başyapıtlarıdır. TED لكن كل من هذه الأنواع، حتى أصغر البروتشلوروكوكو هي رائعة من روائع التطور.
    Çünkü en ufak değişiklik tahmin edemeyeceğin şekilde geleceği değiştirebilir. Open Subtitles لأن أصغر التغيرات قد تؤثر على المستقبل بطرق لا تتصورها
    16 yaşında. Genç bir beyni var. en ufak bir aksaklık bile anormaldir. Open Subtitles سنه 16 سنة، فيجب أن يكون مخه نقي أصغر شئ يعتبر غير عادي
    en ufak bilgi bile birçok şifreleme ve yetki ardına gizlenmiş. Open Subtitles حتى أبسط المعلومات خفية وراء طبقات من الجيش التصاريح الأمنية والتشفير.
    yani liderler olarak şunu anlıyoruz elle tutulamayanlar önemli ama onları nasıl ölçeceğimiz konusunda en ufak bir fikrimiz yok TED اذن كقادة نحن نعي ان الغير ملموسات هي ذات اهمية ولكن ليس لدينا ادنى فكرة عن كيف نقيسها
    Bende ciddi bir sorun olmalı çünkü gerçekten en ufak bir hareketlenme hissetmedim. Open Subtitles لا أدري، لا بد أن هناك خطب بي لأني لم أشعر بأدنى قدر من النشاط
    en ufak bir fotoğrafı bile saklayan, her türlü savaş anısını sevgiyle biriktirip koruyan General Hollister gibi birisi nasıl olur da tabancasını çaldıracak kadar dikkatsiz davranır? Open Subtitles وجدت انه من الصعب التصديق بان رجلا مثل الجنرال هوليستر الذى احتفظ و حافظ على كل تذكار من الحروب حتى اصغر صورة.
    Golcü. Sahadaki en ufak tefek oyuncu, golcüler değil mi? Open Subtitles أنه الهدّاف , هذ أصغر الموجودين في الملعب صحيح ؟
    en ufak bir miktar bile yüksek tansiyon krizini tetikleyebilir. Open Subtitles حتى أصغر كمّية يُمكن أن تُؤدّي إلى نوبة فرط الضغط.
    Ve ifadende en ufak bir uyuşmazlık bulduklarında seni suçlayacaklardır. Open Subtitles واذا وجدوا حتى أصغر تضارب في شهادتك سيوجهون لكِ الإتهامات
    Ve en ufak şeylerin sana çok şey söyleyebileceğini keşfettim. Open Subtitles و قد اكتشفت أن أصغر الأمور يُمكنه أن يُخبركِ بالكثير
    Görünüşe göre evrendeki en ufak galaksiler bize en yararlı bazı bilgileri sağlıyor. TED اتضح، أن أصغر المجرات في الكون تقدم أكبر الأدلة.
    İspanyol Sarayı mensuplarını, vahşi fırça darbeleriyle en ufak siğillerini atlamadan, merhametsizce ve bıkmadan resmeden biri... Open Subtitles لوحة السيدات والسادة من الميدان الإسباني مع ألوان فاقعة بلا كلل أو تريث يظهر كل تفصيل فيها حتى أصغر برعم
    en ufak bir yara merhemimiz... ya da daha basit ilaçlar bile yoktu. Open Subtitles و لم يكن لدينا حتى الأسعافات الأوليه لعلاج هؤلاء أو أبسط الوسائل حتى لتجنب حدوث ذلك مع أخرين
    en ufak bir direniş hareketine anında aynen karşılık veriliyordu. Open Subtitles أبسط علامه تعرف الشخص على أنه ينتمى لأحدى تلك الفئتين كانت تستدعى عقوبةً فوريه
    Bayan Tanner, ne demek istediğiniz hakkında en ufak fikrim yok. Open Subtitles مس تانر ليس عندى ادنى فكره عن ماذا كل هذا
    Platform 1, 3, 6 ve 15'de çeşitli olaylara ev sahipliği yaptım ve asla en ufak bir sarsıntı yaşamadım. Open Subtitles لقد عملت فى المحطات 1 و3 و6 و15 ولم أشعر بأدنى رجفة من قبل
    Yaptığı en ufak bir şeyde bile ona bağırmaktan vazgeçmek zorundasın, ağabey. Open Subtitles عليك ان تتوقف عن الصراخ على اصغر شي يفعله
    Vermek zorunda olduğumuz kararlar hakkında en ufak fikrin yok. Open Subtitles ليس لديك أدني فكرة عن القرار الذي تحتم علينا إتخاذه
    O zamanlarda, Jomo'nun işletme ile ilgili en ufak bir fikri bile yoktu. TED لذا في ذلك الوقت، كان جومو لا يملك أدنى فكرة عن الأعمال التجارية.
    Eğer bu olayın peşinden gideceksem en ufak bir şüphe bile olmamalı. Open Subtitles لأنى لو كنت سأفعل هذا فلابد ألا يوجد ذرة شك
    Seninle ilgili en ufak bir şüpheye düşmüş olsalar bana sorabilirlerdi Open Subtitles لو أرادوا أن يعرفوا أدق تفصيلة عنك بإمكانهم أن يسألوننى .. أجل ..
    Eğer eve dönmek için en ufak bir umut varsa, Takyon Yükseltici'yi geri almalıyız, hem de hemen. Open Subtitles إذا كان لدينا أي أمل في العودة الى الوطن نحتاج لاعادة عداد التاكيون واسترجاعه بقوة
    Uygun olup olmadığıyla ilgili en ufak bir şüphe olsaydı... Kesinlikle, yüreğime su serptin. Open Subtitles إن كان لديّ أي شك في أهليته، فبكل تأكيد قمت أنت بمحوها
    Yandaki odada altı çocuğun çoktan yeni taslak üzerinde çalıştığına dair en ufak bir bilgisi yok. Open Subtitles لا فكرة لديه أنّ لدينا ستة أشخاص في الغرفة المجاورة أعمل بالفعل على مشروع القانون
    15 yıldır ondan en ufak bir şüphe duymadım. Open Subtitles لمدة 15 عاما لم يكن مثيرا لأدنى قدر من الشكوك
    Biliyor musun, ormanda değişen bulanık ışıkta en ufak herketlerde gözlerini eğitiyorsun. Open Subtitles تعرفي، هناك في الغابة، درب عيونك لأصغر حركة، طمس للضوء المتحرك.
    Yarım saatten daha kısa sürede, neden olduğu hakkında en ufak bir ipucuna dahi sahip olmayan 40-50 ajan gelecek Lake Tahoe'ya. Open Subtitles اسمع , سيكون هنا بعضون ساعه و سيصل ما بين 40 الي 50 عميل الي بحيره تاهوي بلا ادني فكره عن السبب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more