Kafasına top yiyen eski bir antrenör, zaman zaman olayları karıştırıyor. | Open Subtitles | مدرب، لاعب سابق تم إيقافه يخرج عن صوابه في بعض الأحيان |
Zack Gregory daha önce 3 kez tutuklanmış eski bir denizci. | Open Subtitles | زاك غريغوري هو جندي سابق بالبحرية اعتقل مع اخرين فى سجلة |
Donanmadan eski bir arkadaşımdı. Yaşadıklarımızı sen de yaşasan anlardın. | Open Subtitles | كان صديقاً قديماً في البحرية وإن شرحت ما فعلناه فستفهمون |
Burada, bahsettiğiniz etkiyi yaratan eski bir alet hakkında hikayeler var. | Open Subtitles | هناك حسابات عن اداه قديمه تستطيع عمل التأثير الذي تتحدث عنه. |
Ona eski bir toz alma tüyüyle iyi bir muamele yapmak istemez misin? | Open Subtitles | لا يمانعون في اعطاء لها الخوالي مستمرة مع أكثر من عصا دغدغة القديمة. |
eski bir bar garsonu olduğuna göre şüphesiz bir sürü erkek tanıyordur. | Open Subtitles | وهي بلا شك كونها مضيفة حانة سابقة على معرفة بالكثير من الرجال |
Doğuş Kilisesi'ne gitti ve eski bir merdiven getirdi, o kadar eskiydi ki İsa'nın doğumunu görmüş bile olabilir. | TED | فذهب الى كنيسة الميلاد واحضر لنا سلما قديما كان قديما لدرجة انه قد يكون حضر ميلاد المسيح. |
Okuldan veya işten eski bir arkadaşınızı en son gördüğünüz zamanı düşünün. | TED | فكروا في آخر مرة رأيتم فيها زميل دراسة قديم أو زميل عمل. |
New York'un kuzeyinde bir yoldaydım. eski bir fabrikayı bulmaya çalışıyordum. | TED | كنت في الطريق شمال ولاية نيويورك، أحاول إيجاد هذا المصنع القديم. |
Ailemi taciz eden Max Cady adında eski bir mahkum var. | Open Subtitles | هناك سجين سابق يسمي بماكس كادي وهو دائما ما يضايق عائلتي |
Bayan Mercer, eski bir FBl memuru olarak... bunu kabul etmem çok zor. | Open Subtitles | سيدة ميرسر , كرجل سابق فى مكتب التحقيقات الفدرالي من الصعب قبول هذا |
eski bir askeri doktor olan Amelie'nin babası suyla tedavi merkezinde çalışıyor. | Open Subtitles | والدها طبيب سابق بالجيش يعمل في حمام سباحة في اينا ليز بينز |
Ama, eski bir dostuma rastladım ve bu sayede bütün kapılar açıldı. | Open Subtitles | لكن , لقد إلتقيت صديقاً قديماً أعرفه , و قد ساعدني كثيراً |
Sen burada oturmuş güneşlenirken babacığın eski bir dostuyla konuşuyordu. | Open Subtitles | بينما كنتِ هنا تشمسين نفسكِ كان والدكِ يقنعُ صديقاً قديماً |
O gittikten sonra birisi eski bir depoyu ateşe vermiş. | Open Subtitles | اتضّح أن أحداً ما أحرق مستودعاً قديماً بعد رحيلها مباشرةً. |
Ve daha şimdiden götüm götüm... sanki eski bir pijamanın lastiği gibi oldu. | Open Subtitles | لازال عمري 45 ..ومؤخرتي تبدو كـ مؤخرتي تبدو كالحزام على أزرار بيجامه قديمه |
Babasının El Camino ile poz vermiş eski bir resmini gördüğünden beri,. aynı arabayı yapmaya ihtiyacı olduğuna karar verdi. | Open Subtitles | منذ ان رأي صورة قديمه لوالده لوالده مع تلك السيارة القديمه كامينو , قرر ذلك بانه بحاجه لاستعاده واحده ملثها |
Arkasına yazmak için de Sears'dan kalma eski bir broşür olacaktı. | Open Subtitles | و لدي أحد أغلفة الإعلانات القديمة و بإمكاني الكتابة على المظروف. |
Hedefin 104. Acemi Birliğinden eski bir dostunuz olması muhtemel. | Open Subtitles | ،لَرُبّما هي مُتدرِّبة سابقة من الدُفعة الـ 104 مثلك أنت |
Herkese merhaba. TED’e ilk kez katıldığım için buzları kırmak adına eski bir dostu da yanımda getirdim. | TED | مرحباً بالجميع. لأن هذه هي أول مرة لي في تيد، قررت أن أحضر معي صديقا قديما ليساعدني في كسر الجمود قليلا. |
Burada da gördüğünüz üzere eski bir teknoloji olan boya fırçası tekniği uygulanıyor. | TED | ويمكنكم أيضاً الآن رؤية ، استخدام أسلوب قديم من التقنية وهي استخدام الفرشاة. |
Bağışlayın, eski bir arkadaşınızdan gelen haber sizi biraz üzmüş görünüyor. | Open Subtitles | عفوا, يبدو ان اخبار صديقك القديم قد سببت لك الأزعاج قليلا |
Babama verilen eski bir silahtı ve mermiler karşı kıyıya bile erişemiyordu. | TED | لقد أعطي والدي بندقية قديمة لم يكن بمقدورها أن تعبر ضفتي النهر |
Tabi, sizin gibi eski bir yerli savaşçıdan, buna katılmasını beklemiyorum. | Open Subtitles | ولكن ، في الواقع أنا لا أتوقع مقاتل هندي كبير السن مثلك أن يتفق يعي |
Orada bizi Atlantis'e götürecek eski bir yolun kalıntılarını bulacağız. | Open Subtitles | هناك سنجد ... بقايا طريق عتيق والذى سيقودنا الى أطلنتس |
Tepede eski bir şatonun yıkıntıları duruyor, bizim köy çok uzakta, belli belirsiz görünür, gökyüzü masmavi, güneş, ve korkunç sessizlik. | Open Subtitles | وأطلال قلعة عتيقة عند القمة وقريتنا الصغيرة تلوح بعيدا في الأفق السماء زرقاء قانية والشمس والصمت رهيب |
Ve artık senin de eski bir dostumuzla hasret giderme zamanın geldi. | Open Subtitles | وأعتقد أنّ الوقت قد حان لرؤيتك صديقًا قديمًا. |
eski bir rüya. Biliyorsun bu benim yaşamım. | Open Subtitles | أنه حلمُ قديمُ أنت تَعْرفُ,هذه حياتُي |