"fener" - Translation from Turkish to Arabic

    • الفانوس
        
    • مصباح
        
    • المصباح
        
    • فانوس
        
    • المصابيح
        
    • المنارة
        
    • كشاف
        
    • منارة
        
    • الفنار
        
    • الفوانيس
        
    • للفانوس
        
    • فانوساً
        
    • فوانيس
        
    • مصباحاً
        
    • الكاشف
        
    Örneğin, bu hayvan Fener balığı tarafından yenilir, Fener balıklarını mürekkep balığı yer, mürekkep balıklarını ton balığı yer ve ton balığını da biz yeriz. TED مثلًا: سمك الفانوس يأكلها والحبار يأكل سمك الفانوس والتونا تأكل الحبار ونحن نأكل التونا
    Mavi Fener'in üzerindeki odalarında buldular... ölü çocukla savaşağasını... Open Subtitles في غرفتهم فوق الفانوس الأزرق الطفل الميت وأحد أسياد الحرب
    Bir elinde Fener varsa, diğer eliyle de kendi kendine kapanan bir kapıyı açık tutuyorsa, silah tutacak eli kalmaz. Open Subtitles لقد سمعوا، لو كان لديه مصباح في يد وممسك بباب متأرجح في اليد الأخرى ليس لديه يد أخرى لحمل المسدس
    Bütün gece üzerlerine Fener tuttum. Open Subtitles من الصعب أبعاد هذه الطيور وجبّ أن نستعمل المصباح طوال الليل
    Bir Fener. Çan kulesine çıkan merdivenin altında; bakmamız gereken yer orası. Open Subtitles فانوس واحد، تحت سلم البرج الحلزوني، هناك يجب أن نبحث.
    Bir daha Fener yanmaması ve ayak masajının olmaması yüzünden mi mutsuzsun? Open Subtitles لا المصابيح تقاد و لا تدليك القدم هل أنت حزينة؟
    Fener sorumlusu Andrew Moriz ve yardımcısı... Felipe Mendoza'yı soğukkanlılıkla öldürmekten suçlu bulundun... Open Subtitles انت متهم باغتيال حارس المنارة, اندرو موريز بدم بارد
    Yeşil Fener Birliği ile hiç karşılaşmadık bile. Open Subtitles ونحن ابدا لم نستطع أن نتواصل مع هيئة الفانوس الاخضر
    Paul Revere'a, İngilizlerin geldiğini haber vermek için çan kulesine Fener astığı Boston'daki eski Kuzey Kilisesi. Open Subtitles حيث علق توماس نيوتن الفانوس في برج الكنيسة
    Belki bu gece Kağıt Fener'e gideriz, ne dersin? Open Subtitles لربما الليلة يمكننا الذهاب الى الفانوس الورقي ؟
    Bence bebekler ve küçük çocuklar sahne ışığı gibi bir idraktan çok Fener gibi bir idrağa sahip görünüyor. TED أعتقد أن الرضع وصغار السن لديهم وعيٌ هو أقرب إلى ضوء مصباح منه إلى ضوء كشاف مسلط.
    Simdi Bayan Manion'dan köpege bir Fener vermesini isteyecegim. Open Subtitles والآن ساطلب من السّيدةَ مانيون ان تجلب مصباح كاشف للكلبِ.
    O gerçekten bir Fener. Ben de neden bu odada bu kadar çok pil var diyordum. Open Subtitles ــ إنه حقا مصباح كاشف ــ لا عجب من أنك تملكين الكثير من البطاريات
    Birinde para, diğerinde sürekli yanıp sönen, bir Fener olacak. Open Subtitles واحد معه المال والآخر معه المصباح والذي سيومض به بإستمرار من جانب الى آخر
    Fakat önce Fener'i, buralarda bir yere sakladilar. Open Subtitles لكن ليس قبل أن يخبئوا المصباح في مكان ما هنا بالأسفل
    Seni bu kıyafetle buradan çıkarmak Fener taşımak gibi olur. Open Subtitles أخذك للخارج بهذا الفستان مثل حمل فانوس
    Fener birliğinin zayıflamasına tanık olduk ve saygınlıklarınıi kalacı bir şekilde lekeledik. Open Subtitles لقد زرعنا بذور الفُرقة بين فيلق المصابيح ولوثنا سمعتهم للأبد
    Ben Fener kulesindeyim ve bir cinayet ihbarında bulunacağım. Open Subtitles أنا في ردهة المنارة وأنا لدي تقرير، جيد , عن جريمة قتل
    Bu kötü ve yoldan çıkartanlar tarafından korunan geniş boşlukta, O Ori'ın savaşçılarına karanlıkta Fener olacak ve kurtuluşun gerçek yolunu takip edenlere. Open Subtitles في هذه الرقعة الشاسعة المغطاة بالشرور الذي يقودهم للضلال هي ستكون منارة النور في وسط الضلام
    Okyanus derinliklerinde dev yaratıklar olduğunu hayal ediyor olabilirsiniz ama oradaki hayvanların çoğu çok küçük, tıpkı bu Fener balığı gibi. TED ربما تتخيلون وحوشًا ضخمة تتجول في أعماق البحار، لكن معظم الحيوانات هناك صغيرة جدًا، بحجم سمكة الفنار هذه.
    Fener, ocak ve uyku tulumları dışında pek bir şey yok. Open Subtitles بخلاف الفوانيس و معدات الطبخ وأكياس النوم لا نملك الكثير منهم
    Tabii, Thelma. O zaman bu Fener çok işimize yarar. Open Subtitles بالتأكيد، في هذه الحالة سيكون للفانوس أهمية قصوى.
    Fener olmak istiyor musun? Kendini Ordu'ya adamalısın. Open Subtitles إذا أردت أن تصبح فانوساً فعليك الإلتزام للفيلق
    Bazılarında Fener var onların. Open Subtitles لديهم فوانيس تتدلى من بعض سيارات إسعافهم
    radar ekranı için bir delik kestim ve altına Fener koyarak aydınlattım. TED صنعتُ ثقباً لشاشة الرادار ووضعتُ مصباحاً يدوياً في الأسفل لإضاءته.
    Ve sonra Fener gerçekten ısınmaya başladı ve ben de onu düşürdüm. Open Subtitles وبعد ذلك المصباح الكاشف أصبح حار جدا، وأنا أسقطته.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more