"gölgeler" - Translation from Turkish to Arabic

• الظلال
• الظل
• ظلال
• الظِلال
• بالظلال
• والظلال
• ظلالنا
• كالظلال
• ظلالاً
• بظلال
• الظلالِ
• والظل
• والظلام
• الضِلال
• ظلالا

Bakın, burundaki Gölgeler... dik bir açıyla düşüyor, sanki öğle vakti gibi.
نلاحظ أن الظلال على الأنف تسقط في خط مستقيم كأنها وقت الظهيرة

Yine de, Gölgeler kitabı büyüyü istediğimiz zaman geri çevirebileceğimizi söylüyor.
بالإضافة كتاب الظلال يقول يمكننا أن نُلغي التعويذة في أي وقت

O yüzden sen Gölgeler Kitabı'ndaki tılsımı okuduğunda, o geldi.
لذا عندما قرأت التعويذة في كتاب الظلال ، هو أتى

Artık ben ışıklar altında sen de Gölgeler altında olacaksın.
من الآن فصاعدا، سوف يكون في ضوء وعليك أن تكون في الظل.

Veya, bulut şekilleri ya da uçsuz bucaksız manzaralar... veya belirli belirsiz Gölgeler, uzayda süzülen geometrik objeler.
أو أشكال سحابية أو مناظر رائعة أو ظلال مبهمة ، أو أشكال هندسية تحلق في الفضاء

Kim bunu nasıl umurunda? Siz, onlar Gölgeler Kitap çaldı.
لا يهم كيف فعلوها أيها الأصحاب لقد سرقوا كتاب الظلال

Biz gideceğiz , sen burada kal ve mumyalar için Gölgeler Kitabı bakın.
نحن سنذهب ، أنت ابقي هنا و انظري في كتاب الظلال عن مومياوات

Biz yani, iksir olmadan ona yenmek olamaz biz Gölgeler Kitap bizim için bulmak için bir cadı gerekir .
لا يمكننا أن نقضي عليه بدون الجرعة ، مما يعني نحتاج لساحرة لتبحث لنا . عن هذا في كتاب الظلال

Beni bulmak için, yanında Gölgeler Kitabıyla Sınır'ı geçip, geldi.
لقد عبرت الحدود و معها كتاب الظلال المحسوبة تبحث عني.

Ancak, eğer Gölgeler senin öldüğünü sanıyorsa belki onlara bir sürpriz yapabiliriz.
, مع ذلك , أذا الظلال يعتقدونك ميت . ربما يمكننا مفاجأتهم

Evet, ama insanlar Gölgeler işaretler kişi Cennet giriş belirtmek için söylemek
نعم، ولكن الناس تقول أن الظلال علامات للدلالة على دخول الأشخاص الجنة

Canım, bu evde Gölgeler, gıcırtılar, iniltilerden başka hiçbir şey yaşamıyor.
كل ما يعيش في هذا البيت هو الظلال والصراصيف و الهمهمات

Gün ışığı tuhaflaştı ve Gölgeler ilginç bir şekil aldı; ilginç bir şekilde keskin görünüyorlardı, sanki birisi televizyonun kontrast ayarını yükseltmişti.
بدا ضوء النهار غريباً، وغدت الظلال عجيبة، بدَتْ حادّة على نحو غريب، وكأنّ شخصاً قد رفع من مستوى التباين في التلفزيون.

Bu Gölgeler gelecek tarafından değiştirilmezse, çocuk ölecek.
إذا بقيت الظلال دون تغيير بالمستقبل، فإن الطفل سوف يموت

Mavi Gölgeler ve mor ormanlar mıydı?
هل كانت الظلال الزرقاء و الغابات الارجوانية؟

Yoksa mor ormanlar ve mavi Gölgeler miydi, nasıldı?
ام كانت الغابات الزرقاء و الظلال الارجوانية , ام ماذا؟

Bu imkânsız. Gölgeler kitabı bizi hiç yarı yolda bırakmadı.
هذا مستحيل، كتاب الظلال لم يخيّب ظننا أبداً

güneş battıkça, Gölgeler uzuyor doğru değil mi?
بينما الشمس تنزل، يزداد الظل طولاً. أليس ذلك صحيح؟

"Kıymetli geçmişi görebilme kabiliyeti, Pass ve Stow'un evinin önünden, vaktinde geçen Gölgeler gibi gelir."
الطريقة لرؤية كنوز الماضي تأتي في التوقيت المحدد لمرور الظل في مقدمة المنزل من الترخيص و التعبئة

Daima beraber olmalıyız, sırlar olmadan, Gölgeler olmadan.
لابد أن نكون معاً دائماً بدون أسرارِ ولا ظلال

Tamam, şunu yok et. Bırak Gölgeler resme girsin.
حسناً، أبعِد الصاروخ و اجعل الصور مع الظِلال

Dünyayı Gölgeler içinde resmediyorlar.
‫إنهم يرسمون العالم مليئاً بالظلال

Tıbbi çizimin sınırlarını, çalışmalarına hareketli ışık ve Gölgeler ekleyerek aşıyor.
إنه يحطم قواعد الرسوم التوضيحية الطبية عن طريق إدخال الضوء والظلال بشكل مسرحي جدا.

İçinde yaşadığımız bu narin Gölgeler... sahneden ayrıldığında... beraber buluşacağız... ve Valhalla'da... yeniden bir sınıf yetiştireceğiz.
حين تقوم ظلالنا الحالية بمغادرة المسرح، سنجتمع ونتشارك نخباً مجدداً في "قاعة الشهداء".

Gölgeler kadar yumuşak ve çabuk olmalıyız.
بخفة و سرعة كالظلال يجب أن نكون

Gözlerim daha alışmamıştı. Yalnızca Gölgeler gördüm.
ولم تتأقلم عينيّ، كلّ ما استطعتُ رؤيته كان ظلالاً

Sodyum atomları daha farklı Gölgeler oluşturur.
تدلي ذرات الصوديوم بظلال مختلفة

Gölgeler Kitabı'nda güçlerimi çıkaracak bir büyü yok mu?
لَيسَ هناك بَعْض النوبةِ في الكتابِ الظلالِ التي هَلّ بالإمكان أَنْ يَعرّي سلطاتُي؟

-Brian'ın, Krallar ve Gölgeler derneğini ifşa edeceğinden haberin yok muydu?
" لم تعلم أن " براين كان سيفضح الملوك والظل ؟

Öğlenleyindi, ve vadiler Gölgeler içinde uzanıyordu.
كان بعد الظهر. والظلام قد حل بالقرية

Gölgeler sana ihanet eder; çünkü onlar bana ait.
الضِلال خانتكَ لأنّها تقف في صفي

Çünkü bu durumda Gölgeler görmüyorsunuz küçük hareketli pencereler görüyorsunuz. Bunlar retinanıza ışık geçmesini sağlıyor.
حيث أنك لا ترى ظلالا بل نقاطًا متحركة تنفذ بالضوء إلى الشبكية