Bakın, burundaki Gölgeler... dik bir açıyla düşüyor, sanki öğle vakti gibi. | Open Subtitles | نلاحظ أن الظلال على الأنف تسقط في خط مستقيم كأنها وقت الظهيرة |
Yine de, Gölgeler kitabı büyüyü istediğimiz zaman geri çevirebileceğimizi söylüyor. | Open Subtitles | بالإضافة كتاب الظلال يقول يمكننا أن نُلغي التعويذة في أي وقت |
O yüzden sen Gölgeler Kitabı'ndaki tılsımı okuduğunda, o geldi. | Open Subtitles | لذا عندما قرأت التعويذة في كتاب الظلال ، هو أتى |
Artık ben ışıklar altında sen de Gölgeler altında olacaksın. | Open Subtitles | من الآن فصاعدا، سوف يكون في ضوء وعليك أن تكون في الظل. |
Veya, bulut şekilleri ya da uçsuz bucaksız manzaralar... veya belirli belirsiz Gölgeler, uzayda süzülen geometrik objeler. | Open Subtitles | أو أشكال سحابية أو مناظر رائعة أو ظلال مبهمة ، أو أشكال هندسية تحلق في الفضاء |
Kim bunu nasıl umurunda? Siz, onlar Gölgeler Kitap çaldı. | Open Subtitles | لا يهم كيف فعلوها أيها الأصحاب لقد سرقوا كتاب الظلال |
Biz gideceğiz , sen burada kal ve mumyalar için Gölgeler Kitabı bakın. | Open Subtitles | نحن سنذهب ، أنت ابقي هنا و انظري في كتاب الظلال عن مومياوات |
Biz yani, iksir olmadan ona yenmek olamaz biz Gölgeler Kitap bizim için bulmak için bir cadı gerekir . | Open Subtitles | لا يمكننا أن نقضي عليه بدون الجرعة ، مما يعني نحتاج لساحرة لتبحث لنا . عن هذا في كتاب الظلال |
Beni bulmak için, yanında Gölgeler Kitabıyla Sınır'ı geçip, geldi. | Open Subtitles | لقد عبرت الحدود و معها كتاب الظلال المحسوبة تبحث عني. |
Ancak, eğer Gölgeler senin öldüğünü sanıyorsa belki onlara bir sürpriz yapabiliriz. | Open Subtitles | , مع ذلك , أذا الظلال يعتقدونك ميت . ربما يمكننا مفاجأتهم |
Evet, ama insanlar Gölgeler işaretler kişi Cennet giriş belirtmek için söylemek | Open Subtitles | نعم، ولكن الناس تقول أن الظلال علامات للدلالة على دخول الأشخاص الجنة |
Canım, bu evde Gölgeler, gıcırtılar, iniltilerden başka hiçbir şey yaşamıyor. | Open Subtitles | كل ما يعيش في هذا البيت هو الظلال والصراصيف و الهمهمات |
Gün ışığı tuhaflaştı ve Gölgeler ilginç bir şekil aldı; ilginç bir şekilde keskin görünüyorlardı, sanki birisi televizyonun kontrast ayarını yükseltmişti. | TED | بدا ضوء النهار غريباً، وغدت الظلال عجيبة، بدَتْ حادّة على نحو غريب، وكأنّ شخصاً قد رفع من مستوى التباين في التلفزيون. |
Bu Gölgeler gelecek tarafından değiştirilmezse, çocuk ölecek. | Open Subtitles | إذا بقيت الظلال دون تغيير بالمستقبل، فإن الطفل سوف يموت |
Mavi Gölgeler ve mor ormanlar mıydı? | Open Subtitles | هل كانت الظلال الزرقاء و الغابات الارجوانية؟ |
Yoksa mor ormanlar ve mavi Gölgeler miydi, nasıldı? | Open Subtitles | ام كانت الغابات الزرقاء و الظلال الارجوانية , ام ماذا؟ |
Bu imkânsız. Gölgeler kitabı bizi hiç yarı yolda bırakmadı. | Open Subtitles | هذا مستحيل، كتاب الظلال لم يخيّب ظننا أبداً |
güneş battıkça, Gölgeler uzuyor doğru değil mi? | Open Subtitles | بينما الشمس تنزل، يزداد الظل طولاً. أليس ذلك صحيح؟ |
"Kıymetli geçmişi görebilme kabiliyeti, Pass ve Stow'un evinin önünden, vaktinde geçen Gölgeler gibi gelir." | Open Subtitles | الطريقة لرؤية كنوز الماضي تأتي في التوقيت المحدد لمرور الظل في مقدمة المنزل من الترخيص و التعبئة |
Daima beraber olmalıyız, sırlar olmadan, Gölgeler olmadan. | Open Subtitles | لابد أن نكون معاً دائماً بدون أسرارِ ولا ظلال |
Tamam, şunu yok et. Bırak Gölgeler resme girsin. | Open Subtitles | حسناً، أبعِد الصاروخ و اجعل الصور مع الظِلال |
Dünyayı Gölgeler içinde resmediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يرسمون العالم مليئاً بالظلال |
Tıbbi çizimin sınırlarını, çalışmalarına hareketli ışık ve Gölgeler ekleyerek aşıyor. | TED | إنه يحطم قواعد الرسوم التوضيحية الطبية عن طريق إدخال الضوء والظلال بشكل مسرحي جدا. |
İçinde yaşadığımız bu narin Gölgeler... sahneden ayrıldığında... beraber buluşacağız... ve Valhalla'da... yeniden bir sınıf yetiştireceğiz. | Open Subtitles | حين تقوم ظلالنا الحالية بمغادرة المسرح، سنجتمع ونتشارك نخباً مجدداً في "قاعة الشهداء". |
Gölgeler kadar yumuşak ve çabuk olmalıyız. | Open Subtitles | بخفة و سرعة كالظلال يجب أن نكون |
Gözlerim daha alışmamıştı. Yalnızca Gölgeler gördüm. | Open Subtitles | ولم تتأقلم عينيّ، كلّ ما استطعتُ رؤيته كان ظلالاً |
Sodyum atomları daha farklı Gölgeler oluşturur. | Open Subtitles | تدلي ذرات الصوديوم بظلال مختلفة |
Gölgeler Kitabı'nda güçlerimi çıkaracak bir büyü yok mu? | Open Subtitles | لَيسَ هناك بَعْض النوبةِ في الكتابِ الظلالِ التي هَلّ بالإمكان أَنْ يَعرّي سلطاتُي؟ |
-Brian'ın, Krallar ve Gölgeler derneğini ifşa edeceğinden haberin yok muydu? | Open Subtitles | " لم تعلم أن " براين كان سيفضح الملوك والظل ؟ |
Öğlenleyindi, ve vadiler Gölgeler içinde uzanıyordu. | Open Subtitles | كان بعد الظهر. والظلام قد حل بالقرية |
Gölgeler sana ihanet eder; çünkü onlar bana ait. | Open Subtitles | الضِلال خانتكَ لأنّها تقف في صفي |
Çünkü bu durumda Gölgeler görmüyorsunuz küçük hareketli pencereler görüyorsunuz. Bunlar retinanıza ışık geçmesini sağlıyor. | TED | حيث أنك لا ترى ظلالا بل نقاطًا متحركة تنفذ بالضوء إلى الشبكية |