"geçmişle" - Translation from Turkish to Arabic

    • بالماضي
        
    • الماضي
        
    Gördüm. geçmişle ilgili her şey düzenli, şimdiki zamanla ilgililer düzensiz. Open Subtitles كل شيئ متعلق بالماضي منظم كل شيئ متعلق بالحاضر غير منظم
    çocuklarına izin vermeyen aileler var. Ailenin diğer kısmı, kendileri bizzat katılmadılar çünkü öne çıkardığım bu geçmişle ilişkilendirilmek istemediler ama giysilerini verdiler. TED قسم آخر من العائلة قدموا ملابسهم عوضاً عن حضورهم، لأنهم لا يريدون أن يكونوا معروفين بالماضي الذي كنت أسلط الضوء عليه.
    Sol yarıküremiz tamamen geçmişle ve gelecekle ilgilidir. TED نصف المخ الأيسر إنه يتعلق بالماضي ويتعلق بالمستقبل
    Hoşlar, ama beni sıkıyorlar hep geçmişle ilgili bir hikayeleri oluyor. Open Subtitles إنّهما لطيفين، ولكنّهما يُشعراني بالضجر دائماً ما يتذكرّون قصصاً من الماضي
    Arkeologlar geçmişle ilgilenir; benim geleceği görebilen kişilere ihtiyacım var. Open Subtitles ولكن نحن لسنا علماء أثار. علماء الأثار. نظروا الى الماضي.
    geçmişle karşılaştırmanın kararlarımızı şaşırttığına başka bir örnek daha. TED هنا مثال آخر حول كيف أن المقارنة بالماضي يمكن أن تربك قراراتنا.
    geçmişle süren rekabet gibi süren yarışmanın asla bitmediği hayali. Open Subtitles لتذكيري بالماضي البعيد وأن الصراع لم ينتهي تماماً
    geçmişle bağını koparacaksan neden Kenny'i koparıp özgür olmuyorsun? Open Subtitles لو كنت تحاول قطع كل روابطك بالماضي لما تقطع رابطتك بكيني أيضا وتصبح حرا بالكامل ؟
    Bunu yaparsam geçmişle tek bağım sen olacaksın. Open Subtitles ، إذا واصلت ونجحت بتلك المُهمة فسوف تكون رابطي الوحيد بالماضي
    (gülüşmeler) Ama eğer biyolojik evrimi kabul ediyorsanız bunu düşünün: Sadece geçmişle mi ilgili? ya da gelecekle mi? TED (ضحك) لكن إذا قبلت بنظرية تطور العضوي انظر لهذا: هل يتعلق الأمر بالماضي فقط, أم أنه يتعلق بالمستقبل فقط؟
    geçmişle karşılaştırma eğilimi yüzünden insanlar daha iyi fırsatları kaçırıyorlar. Diğer bir deyişle, eskiden harika bir fırsat olan iyi bir fırsat, önceden rezalet olan kötü bir fırsat kadar iyi değil. TED هذا الميل للمقارنة بالماضي يتسبب في أن يترك الناس عروضاً أفضل. بمعنى آخر، الصفقة الجيدة التي كانت صفقة رهيبة لا تقارب صفقة فظيعة كانت في السابق صفقة أفظع.
    Ve burada geçmişle uğraşarak, zaman harcıyoruz. Open Subtitles وهنا نحن الوقت المسبب للهزال بالماضي.
    geçmişle tüm bağlarımı sildim. Open Subtitles لقد محوت كل ما له علاقة بالماضي
    Aslında geçmişle bu kadar ilgilenmiyorum. Open Subtitles انا ليس عندي كلّ هذا الإهتمّام بالماضي
    geçmişle çok saplantılısın, benimle. Open Subtitles لكنّك تتوجس كثيرا بالماضي, معي.
    geçmişle yaşayarak da devam edemeyeceğimiz gibi. Open Subtitles ماعلينا فعله ليس له علاقه بالماضي
    Sana söylüyorum, bunun geçmişle bir ilgisi yok. Open Subtitles إني أخبرك ، هذا لا يتعلق بالماضي
    Her şey geçmişle uyumlu olmalıdır TED وجب عليها أن تكون قادرة على مواكبة الماضي.
    geçmişle gelecek arasındaki bağlantı kırılgan. TED ان الرابط بين الماضي والحاضر اصبح هشاً جداً
    Bu arada, bu entropinin gittikçe artması kavramı zaman oku dediğimiz kavramın arkasındaki ana neden, yani geçmişle gelecek arasındaki fark. TED هذه الفكرة التي تقول أن الإنتروبيا تتزايد، بالمناسبة، هي السبب وراء ما نسمية خط الزمن، الفرق بين الماضي والمستقبل.
    Belki de üçüncü perdenin temel amacı eğer mümkünse, geri dönüp geçmişle olan ilişkimizi değiştirmeye çalışmak. TED ربما هدف التيار الثالث الاساسي هو العودة ان امكن وتغير علاقتنا مع الماضي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more