O değil. O zaman birlikte olduğum adam yaptı. Benden gençti ama onu seviyordum. | Open Subtitles | ليست هى ، بل الرجل الذى كان معى لقد كان أصغر منى قليلا و لكننى أحببته |
Birlikte büyüdüğümüz bir çocuk vardı. Benden daha gençti. Bana saygı gösterirdi. | Open Subtitles | لقد كان هناك فتى نشأت معة و كان أصغر منى |
Hiç beklenmedik. Çok gençti. | Open Subtitles | كان هذا غير متوقعاً بالمرة كان مايزال شاباً للغاية |
gençti. Bir grubu varmış. Güvenli bir yerde olduklarını söyledi. | Open Subtitles | كانت شابة وجزء من مجموعة وقالت أن لديها مكان آمن |
Çok gençti. 35 civarında olmalı. | Open Subtitles | وشاهدت صورةً لها المرة الأولى التي ربحت فيها. كانت يافعة. |
Prens gençti, cesurdu ve macera arzusuyla doluydu. | Open Subtitles | الأمير أحمد كان شابا وشجاعا وغير خائف من أيّ مغامرة. |
İstedim. O da gençti. Zor olan tek başına bir yer edinebilmekti. | Open Subtitles | رغبت بذلك, كانا يافعاً للغاية كان الجزء الأصعب أن نحظى ببعض الخصوصية |
Hemen herkes bizden gençti. | Open Subtitles | و غالبية باقى العاملين فى الأداره كانوا أصغر سناً منا فى ذلك الوقت |
Beraber büyüdüğüm bir çocuk vardı. Benden gençti. | Open Subtitles | لقد كان هناك فتى نشأت معة و كان أصغر منى |
Bazıları daha da gençti. Bazıları sadece birkaç günlüktü: | Open Subtitles | بعض المقابر كان الموتى فيها أصغر في بعضها كان عمرهم لا يتجاوز بضعة أيام |
Bilmiyorum. Bence çocuk sahibi olmak için çok gençti. | Open Subtitles | لا أعرف ولكنى أعتقد أنه كان أصغر من أن يكون له أطفال |
Kendini beğenmiş bir gençti. Her şeyi bildiğini sanırdı. | Open Subtitles | كان شاباً مغروراً واعتقد أنه يعرف كل شيء |
Genç bir adamdı kansere yakalanmak için çok gençti ve hayatı ondan çalındı. | Open Subtitles | كان شاباً وكان صغيراً عندما أصيب بالسرطان وقد سُرقت حياته منه |
O zamanlar sorunlu bir gençti. | Open Subtitles | كانَ رجلاً شاباً واقعاً في المشاكلِ حينها |
gençti. Bir grubu varmış. Güvenli bir yerde olduklarını söyledi. | Open Subtitles | كانت شابة وجزء من مجموعة وقالت أن لديها مكان آمن |
Bir süredir onunla yatıyorum. Bana aşıktı. Ve gençti. | Open Subtitles | أقيم علاقة معها منذ مدة، أنها تحبني و أنها شابة |
Hayat başladığında Dünya gençti ve küçük olarak başladı... | Open Subtitles | بدأت الحياة والأرض يافعة. وبدأت صغيرة |
Arkadaşın hırslı bir gençti ve politikada yer edinmek için paraya ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | ان صديقك كان شابا طموحا وكان فى حاجة الى المال ليؤسس نفسه فى عالم السياسة |
Ayrıca çok gençti ve insanlar büyür, büyüdükçe akıllanır ve kibarlaşır. | Open Subtitles | وكان هو يافعاً للغاية و.. وكما تعلمين, الناس ينضجون, ويصبحون واعين ولطفاء |
Bilirsin, o zamanlar Reno henüz çok gençti ve kendine yetecek bir adam olma yolunun henüz başındaydı. | Open Subtitles | و رينو كان مراهق حين ذاك, وفي طريقه ليصبح رجلا |
Mr Haden gençti ve bana uygun değildi, ayrıca çok zeki ve yakışıklı olduğunu zannediyor. | Open Subtitles | السيد هايدن يافع و غير مناسب يظن أنه ذكي و رائع |
Çok gençti. | Open Subtitles | لقد كان صغيرًا جدًا |
Bir misyon evinden geldiğini söylüyorlardı. gençti. Evet, çok gençti. | Open Subtitles | البعض يقولون من مستوطنة بعيدة كانت صغيرة نعم , صغيرة جداً |
-Çok gençti. -Evet. Evet, gerçekten. | Open Subtitles | ـ لقد كان شاب جدا. |
O zaman 17 yaşındaydım ve dünya hala gençti. | Open Subtitles | كنت في السابعة عشر والعالم ما يزال صغيراً. |