"gerektiği" - Translation from Turkish to Arabic

    • المفترض أن
        
    • يفترض أن
        
    • يجب أن
        
    • مفترض
        
    • المفروض
        
    • الضرورة
        
    • ينبغي ان
        
    • ينبغى
        
    • يجب عليه
        
    • يجب علي أن
        
    • لزم
        
    • المفترض ان
        
    • أن عليّ
        
    • يُفترض أن
        
    • يفترض ان
        
    - O hisler gerçek. Her şey olması gerektiği gibi oluyor. Open Subtitles أشعر أن كل شئ صواب ويحدث كما من المفترض أن يحدث
    Birşey öğrenmemiz gerektiği düşünülen yerlerde karalamaya karşı çok güçlü bir kültürel norm var. TED هناك ثقافة قوية مضادة للخربشة في البيئات التي يفترض أن نتعلم فيها
    Netra ile birlikte yaptığım 200 yıllık planımın en önemli kısımlarından biri kendimiz hakkında neleri unutmamız gerektiği ile ilgili. TED واحد من أهم الأمور في خطة ال200 عام الخاصة بنا أننا كتبنا أنا ونيترا ماذا يجب أن ننسى في أنفسنا
    Bilmiyorum. Dün gece gelmesi gerektiği halde gelmedi. Open Subtitles لست أدرى, هو لم يظهر كما كان مفترض أن يفعل ليلة أمس
    Olmaması gerektiği halde yine de enfekte olmuş bir arı kovanı var. Open Subtitles رغم ذلك هناك خلية نحل ملوثة في مكان، المفروض لا توجد فيه
    Büyük liderler güç peşinde koşmaz, gerektiği için lider olurlar. Open Subtitles القادة العظام لا يسعون وراء السلطة لكنهم يدعون عند الضرورة
    Ve şu an olan her şey olması gerektiği gibi. Open Subtitles وكل شيء على وشك أن يحدث من المفترض أن يحدث.
    Eğer Gezgin vardıysa yapması gerektiği gibi bombayı etkisiz hale getirirdi. Open Subtitles كان من المفترض أن يصل المسافر، ليبطل القنبلة كما هو مقرر.
    Ormanda bir ayı gördüğün zaman yapman gerektiği gibi donup kaldım. Open Subtitles وقفت المجمدة مثلك من المفترض أن عندما ترى دب في الغابة.
    Zaman yolculuğu nelerin olması gerektiği hakkında düşüncelerimizle dalga geçiyor. Open Subtitles اخفاق السفر عبر الزمن مع أفكارنا حول ما يفترض أن يحدث
    Onları orada tutmanı öneririm. Kullanman gerektiği zamanı ben söylerim. Open Subtitles يفترض أن تتركهم هناك سأخبرك متى تستخدمهم
    Mallarımız olması gerektiği yerde değil! Open Subtitles بضاعتنا ليست في المكان الذي يفترض أن تكون فيه
    Bize sadece bildiklerini değil, nasıl bildiklerini de açıklamak zorundadırlar ve bu da daha iyi dinleyiciler olmaları gerektiği anlamına gelir. TED ليس عليهم فقط أن يفسروا لنا ما يعرفوه و لكن كيف عرفوه و هذا يعني أننا يجب أن يكون أفضل استماعا
    O vahşi salakları, uyuduğumuz odanın yanında tutmamız gerektiği nerede yazıyor? Open Subtitles و يقول يجب أن نبقي أولئك الأموات بقرب مكان نومنا ؟
    Mükemmel göğüslerinin olması gerektiği gibi hareket etmediğini anlamak için nabzını kontrol etmem gerekirdi. Open Subtitles لست بحاجة أن تفحص نبضها لتلاحظ أنها لا تتنفس يكفي أن تنظر إلى صدرها الذي لا يتحرك كما هو مفترض لتعرف أنها ماتت
    Eğer 18. yüzyıl opera kostümleri falan gibi bir iş aldıysam çok derin araştırma yaparım çünkü bu çok ilgimi çeker. Öyle yapmam gerektiği için değil yani. TED إذا تم استخدامي لتصميم أزياء أوبرا من القرن 18، أو شيء من هذا القبيل، أقوم ببحث مستفيض، لأنه مثير للاهتمام، وليس لأنه من المفروض علي القيام بذلك.
    Mesaj anlaşıldı. gerektiği gibi rapor edin. Open Subtitles تم فهم الرسالة , و سيتم تبليغها عند الضرورة
    Yani, tanığın bu telefon konuşmalarını göz önünde bulundurarak ifadesini almamız gerektiği anlamına geliyor. Open Subtitles يعني بأننا ينبغي ان نسمح بعرض الشهود بيان سابق لمحتويات تلك المكالمات الهاتفيه
    Ev olması gerektiği gibi güvenli olmadığı için özür dilerim. Open Subtitles اعتذر لكون هذا المنزل لم يكن آمنا كما كان ينبغى
    Babaların, gerektiği zaman güvenilir, tutarlı düşünceli olması gerekir, gülümsemeyle birlikte. Open Subtitles الآباء منَ المفترض أن يكونوا موثوقين، ثابتين على مبدأ ومهتم عندما يجب عليه أن يكون ومـع إبتسامة
    Ben de hep anneme yemekten önce tatlı yemek istediğimi söylerdim ama sonradan önce sebzelerimi yemem gerektiği ortaya çıkardı. Open Subtitles أعتدت دائماً أن أتناول حلوتي قبل عشائي و إن الأمر دائماً معكوس ، لذا يجب علي أن أتناول الخضروات أولاً
    Evinin her yerinde 1. sınıf uyuşturucu bulundu.. ...bu yüzden gerektiği kadar içeride tutabiliriz. Open Subtitles لقد كانت هناك مخدرات من الصنف الممتاز بجميع أنحاء منزله، لذا يمكننا إحتجازه طالما لزم ذلك
    Ve o bizi koruması gerektiği kişilerle iş birliği yaptı. Open Subtitles ووضع يده مع الناس الذي من المفترض ان ينقذنا منهم
    Tek bildiğim yoluma kim çıkarsa çıksın onu korumam gerektiği. Open Subtitles إنّي أعلم أن عليّ حمايته فحسب أيّما يقف في سبيل ذلك
    Bence daha iyi soru bunu kime teslim etmesi gerektiği. Open Subtitles أعتقد أنّ السؤال الأفضل هو، من يُفترض أن يسلمه هذا؟
    Niye bizi olması gerektiği gibi bodruma değil de parka getirdi anlayamadım. Open Subtitles أَتسائلُ لِماذا جَلبَنا إلى المتنزة بدلا من البدروم كما يفترض ان نكون؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more