Anlaşılan sadece grev yüzünden biraz nakit akışı sorunu var. | Open Subtitles | يبدو أنه يعاني فقط من مشكل في السيولة بسبب الإضراب |
İnanıyorum ki yetkililer, bu nihai güçle ve yıldırıcı grev taktikleriyle tanışmak isteyecek. | Open Subtitles | أظن ان السلطات يجب ان تتعامل مع هكذا تصعيد لتكتيكات الإضراب بالقوة الحازمة |
Hayır, bir başkası ne zaman gelir bilmem. Fabrikada grev var. | Open Subtitles | كلا ، لا أعلم متى سأحصل على سوار آخر ، هناك إضراب في المصنع |
grev bitene kadar bekleyeceğini duydum. | Open Subtitles | سَمعتُ بأنّه سَيُؤجّلُ وينتظر حتى إنتهاء الاضراب |
grev kırıcılık yaptıkları zaman, beş alamayacaklar. | Open Subtitles | ولكن في اللحظة التي ينتهى بها الإضراب لن تحصل على أي خمسة |
grev kırıcılık yaptıkları zaman, beş alamayacaklar. | Open Subtitles | ولكن في اللحظة التي ينتهى بها الإضراب لن تحصل على أي خمسة |
grev sona mı erdi? | Open Subtitles | المداخن يخرج منها الدخان هل انتهى الإضراب ؟ |
grev varken işe giden köpekler. | Open Subtitles | إنهم الكلاب التى تذهب للعمل بينما الإضراب مستمر |
grev eyleminin 58. gününde Parisli avukatlar görevlerine döndü. | Open Subtitles | بعد 58 يوم من الإضراب عن العمل، عاد محامون باريس إلى العمل اليوم. |
Söylesene, bu grev meselesini kimin kazanacağından sana ne? | Open Subtitles | ماذا سوف تفعل بخصوص من يفوز فى الإضراب ؟ |
Üzüm grevi sırasında, onlarla grev hattındaydım. | Open Subtitles | لقد كنت معهم في خطّ الإعتصام خلال إضراب موسم العنب |
grev aile için zor olmalı. | Open Subtitles | , لابد و أنّه صعب على العائله . أن يكونوا في إضراب |
Benim vatanımda kömür madencilerinin... yaptığı bir grev vardı. | Open Subtitles | إسمعوا هنا أيها الأنيقي الشعر هناك في العاصمة الإسكوتلندية حصل إضراب عمال مناجم |
grev sona erdi ve biz kazandık. Önemli olan bu. Öyle değil mi, Jim? | Open Subtitles | مرحبا , لقد انتهى الاضراب , لقد نجحنا هذه هى التهم , هل انا على صواب يا جيم؟ |
Detrolt, grev başladığında yarı profesyonel blr takımı işe aldı. | Open Subtitles | ديترويت قاموا بشراء فريق كامل تقريبا بعد حدوث الاضراب |
Hepsi, film ekiplerinin maaş artışı için grev gözcülüğü yapmak üzere birleşti. | Open Subtitles | جميعهم أعلنوا التضامن مع أضراب طاقم الفيلم حيال زيادة الأجور |
Rusya'da işçi grev yapamaz veya Tanrı'ya inanamaz veya evi ve bahçesi olamaz. | Open Subtitles | فى روسيا لا يمكن للعامل أن يقوم بإضراب أو يؤمن بالله أو أن يمتلك بيته أو حديقته |
Detroit öğretmen sendikası grev yapmaya karar vermiş Kim Jong II, Sarıdeniz'de ciddi savaş hazırlıkları yapıyor ve Doğu Sudan'daki NATO üssündeki cinsel taciz suçlamalarına altı suçlama daha eklendi. | Open Subtitles | أن الآن هو الوقت المناسب للإضراب. كيم جونغ إيل يشارك مبارزات جدية في البحر الأصفر، |
En azından postacıların grev yapması için dua edebilirim. | Open Subtitles | باستطاعة المرء ان يصلي لحصول اضراب في مكتب البريد |
Hem rating istiyorsunuz, hem de insanlar grev yapmasınlar diye... ..televizyonun başından kalkmasınlar istiyorsunuz. | Open Subtitles | تريدون عدد مشاهدين مرتفع أمام التلفزيون عوضاً عن صفوف الإضرابات |
"Web siteleri, grev yazarlarını cezbediyor: MyDamnChannel.com gibi sitelerin sahipleri iş uyuşmazlıklarından yararlanabilirler." | TED | "مواقع الإنترنت تجذب الكتاب المضربين". "مشغلي موقع MyDamnChannel.com قد يستفيدون من النزاعات العمالية" |
Stüdyoda grev vardı. Sendikayı uzak tutmak gerekiyordu. | Open Subtitles | وكان هناك إضراباً بالإستوديوهات لإبعاد رجال الإتحاد عن المنطقة |
grev hattını ne yaparsın bilemem. Acil bir durum bu. | Open Subtitles | لا يهمني كيف تشعر تجاه طوابير الإعتصام, إنها حالة طارئة |
Git o aptal kardeşini bul. Sendika bu grev hattını yarıp da bana içkilerimi getirecek değil. | Open Subtitles | تفقد أخوك الأحمق ,العمال لن يمرو من هذا الاعتصام لاحضار الخمر |
Greve gittiler, oyuncular da grev barikatını aşamadılar. | Open Subtitles | قاموا بالإضراب ولم يثر اللاعبون أعمال عنف |
Dayak yemiş ekip çalışamaz ve elimizde grev kırıcı yok. | Open Subtitles | ضرب العمال لا يُفيد بشيء ولا نُريد إحداث جلبة آخرى |
grev çıkmasından ve okulun kapanmasından korkuyorum. | Open Subtitles | أخشى حدوث مظاهرة تأدي لإقفال المدرسة |