"hal" - Translation from Turkish to Arabic

    • هالى
        
    • هالي
        
    • وهال
        
    • هال
        
    • ياهال
        
    • هول
        
    • لهال
        
    • يصبح
        
    • أصبحت
        
    • و مع
        
    • سوءًا
        
    • أصبح
        
    • هآل
        
    • هو يَصِلُ
        
    • وألغيتُ
        
    Hal, buraya gelip yardım etmelisin. Open Subtitles هالى.. يجب أن تحضري هنا لتساعديني
    Pekala, sende bir değişiklik var, Hal. Open Subtitles شيء ما تغير فيك يا هالى
    Hal, bugün yeterince sürpriz yaşadım, nereye gittiğimizi söyler misin, lütfen? Open Subtitles هالي لدي مفاجئات كافية ليوم واحد هل ستخبريني فقط أين ينذهب؟
    Stan ve Hal'da olduğu gibi, onları ölüme terk etmeyiz. Open Subtitles نحن لا نرسلهم بعيدا لموت، مثل ستان وهال.
    Hal Arden'dan bahsediyorsunuz, Michelle Charters'a saldırdığı iddia edilen kişi. Open Subtitles أنت تتكلّم عن هال آردين، الرجل متّهمة بمهاجمة دساتير ميشيل.
    Onu idare edebilirim Hal. Open Subtitles استطيع السيطرة عليه ياهال
    Şimdi de Hal Hefner bizi İkinci Hükümet ile şaşırtacak. Open Subtitles الان انتصارات هول هنفر تقودنا لثاني الايجابيين
    Biçimini beğendim. Hal verdiğine göre pahalı bir şey olmalı. Open Subtitles يعجبني شكله, و يبدو بأنه باهض نوعاً ما, بحكم معرفتي لهال
    Yardımın için sağ ol, Hal. Open Subtitles شكرا لمساعدتك هالى
    - Nedenini söyleyeyim, Hal. Open Subtitles سوف أخبرك لماذا هالى
    İt, Hal. Open Subtitles إدفعيه هالى
    Aslında ben Hal'e beraber takılma sözü vermiştim. Open Subtitles في الحقيقة.. لقد وعدت هالي أن أذهب معها اليوم لكي نمرح
    - Güle güle, Hal. Open Subtitles -مع السلامة هالي
    Tom'la Hal beni nereye götürdüklerini söyleselerdi ona göre giyinirdim. Open Subtitles كان يمكن لتوم وهال أن يخبراني إلى أين نذهب. كنت لبست شيئاً مناسباً.
    Dingaan ve Hal kavrulmuş Amir'in sığınağına başarılı bir şekilde saldırdı. Open Subtitles لقد علمنا للتو دينجان وهال قاموا بالهجوم على معقل السيد الأعلى المحروق ..
    - Yemek için teşekkürler Hal. - Benim için zevkti Rosie. Open Subtitles ــ شكرا للغداء يا هال ــ من دواعي سروري يا روزي
    Demek istediğim, Hal, Open Subtitles وجهت نظري ياهال هي
    Hal Hefner ağzını ne zaman açacak olsa... kendini, "Bu planlar ayrışık değil" Open Subtitles هول هنفر اظهر نفسه في تلك اللحظه كعينه لطفل الذي يعاني
    Evet, bu şehir dışından gelenlerin işlerini zorlaştıracak. Hadi "Sokağın Sesi"nden Hal Baker'a kulak verelim. Open Subtitles قد يكون هذا قاسيا على بعض الركاب لكن دعنا نستمع لهال بيكر , رجلنا من الشارع
    Ve böylece, bunun her birinizin vücudundaki muazzamlığını düşünecek olursanız, daha önce ortaya attığım soru daha da ilginç bir Hal alır. TED إذًا السؤال الذي سألته سابقاً يصبح مثيراَ أكثر إذا تأملنا ضخامة العدد في كل واحد من أجسامنا.
    Korkularımla yüzleşerek ve korkularımı aşacağım cesareti bularak hayatım olağanüstü bir hâl aldı. TED عندما واجهت مخاوفي ووجدت الشجاعة التي تدفعني للأمام، أقسم بأن حياتي أصبحت استثنائية.
    Ve Hal böyleyken, sana bir ilgim ve şansın olduğuna inanmaya devam ediyorsun. Open Subtitles و مع ذلك تعتقدين أني مهتم بك و لديك حظ في مواعدتي
    Ya da çok daha kötü bir hâl alacağını bildiğin için korkmuş? Open Subtitles أم بالخوف لأنّك تعلمين أن الحال سيزيد سوءًا على سوء؟
    İşlerim daha kolay bir hâl aldı, çünkü kontrol edemeyeceğim şeylere odaklanmayı bıraktım ve kontrol edebileceklerime yöneldim. TED أصبح العمل في الواقع أسهل، لأنني توقفت عن تركيز أشياء لا أستطيع السيطرة عليها فقط على الأشياء التي أستطيع.
    Hal Matheson, Nick George. Open Subtitles هآل ماثسن.. نـك جورج.
    Senin yanında öyle bir Hal aldı ki işler Open Subtitles هو يَصِلُ إلى النقطةِ الآن عندما أَنا مَعك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more