| Aslında, bu insanlara aşırı derecede korkunç muamelelerin yapılmasına neden oldu. | TED | في الواقع، لقد قاد إلى التعامل بطريقة رهيبة مع بعض البشر. |
| Bir yere fazla bağlanmamaya çalışırım... ya da nesnelere... insanlara. | Open Subtitles | دائما ما أحاول ألا أتعلق بالمكان أو بالأشياء.. أو بالناس |
| Yalan söyledim birlikte çalıştığım insanlara, en çok değer verdiğim insanlara. | Open Subtitles | .. و كذبت على من أعمل معهم على أناس أهتم بشأنهم |
| İnsanlara yemekleri daha önce hiç görmedikleri biçimde gösterebileceğimiz bir yol var mı? | TED | هل يوجد هناك طريقة نعرض بها الغذاء للناس بطريقة لم يشاهدوها من قبل؟ |
| Şu koşan insanlara bakın yılların kaçınıImaz etkisine karşı koymaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | إنظر لكل هؤلاء الناس الذين يركظون يحاولون تفادي تلف الجسم الحتمي |
| Bir de insanlara zor zamanlarında yardım etmek için para alıyorsun. | Open Subtitles | وأنت تُصبحُ ذو راتبَ لمُسَاعَدَة الناسِ خلال لحظاتِهم الصعبةِ في الحياةِ؟ |
| İnsanlara, deniz canlılarının Allah'ın iradesine bağlı olduğunu göstermek için. | Open Subtitles | ليظر للبشر ان المخلوقات البحرية تعتمد كليا على ارادة الله |
| Düğüne gelip, seni tebrik etmesini istediğin insanlara verilen şey. | Open Subtitles | انها دعوه للأشخاص الذين تريدين ان يحضرو للزفاف و يهنئونك |
| Yaratıcılığın, insana refakat eden kutsal bir ruh olup, insanlara, meçhul ve uzak bir kaynaktan, anlaşılmaz sebeplerle geldiğine inanıyorlardı. | TED | أعتقد الناس أن الإبداع كان روحاً إلهية مصاحبة جاءت إلى البشر من مصدر بعيد وغير معروف، لأسباب بعيدة وغير معروفة. |
| Gördüğüm kadarıyla, burada insanlara gayet sevecen davranıyorlar. Çok da umurumda değil ya. | Open Subtitles | رأيت الطريقة التي تتفاوضو بها مع البشر أنا لا عناية كثيرة بهذا الأمر |
| Komisyon, içinde bulunduğumuz 1973 yılı itibariyle maymunların ... insanlara düşman olduğuna dair elle tutulur kanıtlar olmadığını, oy çokluğuyla kabul etmiştir. | Open Subtitles | عن طريق تصويت الأغلبية ، اللجنة لا تجد أدلة قوية عن العداوة من قبل القرود نحو البشر بنهايتنا سنة 1973 من إلهنا |
| İnsanlara güvenmeyi öğrenmeyi, daha da önemlisi eski işlerine geri dönmenin cazibesini reddetmeyi. | Open Subtitles | تعلم الثقه بالناس الأخرين و الأهم رَفْض الإغراءِ , للإعتماد على طرقِكَ القديمةِ |
| Kyle, en çok takdir ettiğim yönün insanlara olan inancın. | Open Subtitles | كايل , الشئ الذي يثير اعجابي بك هو ايمانك بالناس |
| Ben bunu video oyunu sanıyordum. Gerçek insanlara zarar vermek istememiştim. | Open Subtitles | لا، ظننت أنها كانت لعبة فيديو لا أريد إيذاء أناس حقيقيين |
| Tabi ki, günde çok fazla kelime yazdığımız için, komik şeyler olabiliyor. Bu gerçekten doğru çünkü insanlara rastgele seçilmiş | TED | والآن بالطبع، بما أننا نقوم بحل الكثير من الكلمات يومياً، فإن أموراً مضحكة قد تحدث. خاصة وأننا الآن نقدم للناس |
| Bunu evlerinin ve kalplerinin kapısını ona açan insanlara yaptı. | Open Subtitles | التي ارتكيتها بحق الناس الذين فتحوا بيوتهم و قلوبهم لها |
| Bu ada masum insanlara ait. | Open Subtitles | هذه الجزيرةِ تَعُودُ إلى الناسِ الأبرياءِ. |
| Bu ateş ilk olanı. Bu ateş, ejderler tarafından insanlara verildi. | Open Subtitles | هذه النار كانت النار الأولى لقد أعطيت للبشر من قبل التنانين |
| Birisi uçağı havaya uçuran insanlara para aktarmışım gibi göstermiş. | Open Subtitles | أحدهم جعلها تبدو وكأنني نقلت النقود للأشخاص الذين فجروا الطائرة |
| İnsanlara senin felaket bir baba olduğunu söylemek istediğim zamanlar oldu. | Open Subtitles | كانت هنالك أوقاتٌ أردتُ فيها إخبار النّاس كم أنت أبٌ مريع |
| Ama turizm piyasasının, insanlara gerçekten yarar sağlanabilecek şekilde idare edilmesi oldukça önemli. | TED | لكن إدارة سوق السياحة بالطريقة التي يمكن أن تفيد الشعب حقا مهم للغاية. |
| Yanlis insanlara bulastiklarini anladiklari zaman epey bir aptala dönecekler. | Open Subtitles | سوف يشعرون بالغباء عندما يكتشفون أنهم يعبثون مع الاشخاص الخطأ |
| Böyle yerlerin sahibi olmanın faydası iyi insanlara iyi şeyler yapmaktır. | Open Subtitles | إنها أحد مميزات إقتناء أماكن كهذه عمل أشياء لطيفة لأشخاص لطفاء |
| Burada seçkin insanlara servis yaptığının farkında değil. | Open Subtitles | هو لا يعلم أنه يتعامل مع ناس ذو طبقة راقية |
| İkinci olarak da dünya bunu yapabilecek yetkiye sahip insanlara ihtiyaç duyuyor. | TED | والشئ الثاني، كما أعتقد، هو أن العالم يحتاج لأناس مسئولين عن ذلك. |