"izin vermiyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • لا يسمح
        
    • تسمح لي
        
    • لا تسمح
        
    • لن تسمح
        
    • لا تدعني
        
    • لن يسمح
        
    • يسمح لي
        
    • لن تدعني
        
    • لن يدعني
        
    • لن يدعك
        
    • لم تدعني
        
    • تمنعني
        
    • يسمح لنا
        
    • لا يدعني
        
    • لم يسمح
        
    Evet, Buraya taşınayım. Senin tuvaleti kullanmana bile izin vermiyor. Open Subtitles أجل، سأنتقل للعيش معه، إنه لا يسمح لك بإستعمال الحمّام
    Annem beş dolardan fazla harcamama izin vermiyor. Open Subtitles 5 دولارات هي كل ما تسمح لي والدتي بإنفاقه
    Hiçbirisini göremiyorsun, çünkü polis fotoğraflara izin vermiyor. Open Subtitles لا يمكنك رؤيتهم لأن الشرطة لا تسمح لأحد بالتقاط الصور
    Bir gün mutlaka denemelisin. Ne o, yoksa karın izin vermiyor mu? Open Subtitles ينبغى أن تجربه يوما ما أو لن تسمح لك زوجتك بذلك ؟
    - Girmeme izin vermiyor. Zar zor dayanıyorum. Yeteri kadar güçlü değilim. Open Subtitles إنها لا تدعني أدخل، أنا بالكاد أصمد ولست قوياً بما يكفي الآن.
    Bu hurdadan kurtulmayı çok isterdim ama vicdanım bunu yapmama izin vermiyor. Open Subtitles سأكون سعيد إذا تخلصت من هذه الزبالة لكن ضميري لن يسمح لي
    Benim de bunu yemem izin vermiyor ve tek başıma kalmak istemiyorum. Open Subtitles ، تعلمين ، لن تدعني آكل هذا أيضاً و لا أريد أن أكون الوحيد الذي يفعل ذلك
    Evet, Buraya taşınayım. Senin tuvaleti kullanmana bile izin vermiyor. Open Subtitles أجل، سأنتقل للعيش معه، إنه لا يسمح لك بإستعمال الحمّام
    İyi ki Wyatt bunlarla dolaşmamıza izin vermiyor. Open Subtitles من الجيد أن ويات لا يسمح لنا بحمل الاسلحة
    Tamam seks çok güzel ama müthiş bir oyuncak kolleksiyonu var ve dokunmama dahi izin vermiyor! Open Subtitles المعاشرة رائعة ولكن لديها مجموعة ألعاب ولا تسمح لي بالاقتراب منها.
    Üç akşam çıktık ve hala oyuncaklarıyla oynamama izin vermiyor. Open Subtitles ثلاثة مواعدات وما زالت لا تسمح لي باللعب بالألعاب.
    Ayrıca eyalet aile üyelerinin katılmasına izin vermiyor. Open Subtitles إضافةً إلى أن الحكومة لا تسمح لأعضاء العائلة بالحضور.
    Bu yüzden izin vermiyor. Emil para biriktirip kendine bir tane almış. Open Subtitles لن تسمح له ولذلك وفر المال من مصروفه الخاص ليشتري غطاء الرأس
    Geceyi onda geçirmeme izin vermiyor. Başkalarıyla da buluştuğu gün gibi ortada. Open Subtitles هي لا تدعني أنام عندها من الواضح أنها ترى رجال أخرين
    Zayıf sosyal gelişimi profesyonel dünyada fazla uzağa taşınmasına izin vermiyor. Open Subtitles تطوره الإجتماعي المتوقف لن يسمح له بالإرتقاء في عالم العمل الإحترافي
    Babam almama izin vermiyor, değil mi? Open Subtitles بوب لم يسمح لي بذلك حتى الآن، أستفعل، بوب؟
    Bayrak yarışının kapanışında yer almamamın yanında ilçe yarışmasında da yüzmeme izin vermiyor. Open Subtitles ليس فقط أنني لست قريبة من سباق التتابع، لن تدعني أسبح في مقابلتنا للمقاطعة.
    Niye? Yüzüm haberlerde. Baban yavrularımı taşıyan köpeği görmeme izin vermiyor. Open Subtitles وجهي في الأخبار ووالدكِ لن يدعني أرى الكلبة التي تحمل صغاري
    - Yani hâlâ ameliyatı yapmana izin vermiyor mu? Open Subtitles إذاً, هو لا يزال لن يدعك تمارس الجراحة
    Polis, evine gitmeme izin vermiyor. Open Subtitles والشرطة لم تدعني حتى أن أكون قريبا من المنزل
    Bu yumurta salatası, içi kolestrol dolu. Karım dokunmama bile izin vermiyor. Open Subtitles سلطة البيض هذه، محشوة بالكولسترول زوجتي تمنعني حتى من لمسها
    Eve geç dönmeme, plak çalmama falan izin vermiyor. Open Subtitles هو لا يدعني أبقى في الخارج لوقت متأخر أو تشغيل الأغاني أو أي شيء آخر.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more