| Peki, kafamda çok fazla gürültü ve karmaşa vardı, ta ki ben bunun dört ana faktörden dolayı olduğunu anlayana kadar. | TED | حسناً قد كان هناك الكثير من الضجيج والتعقيد في رأسي، حتى أدركت انه في الواقع ماكان يحدث بسبب اربعة اشياء اساسية |
| Onlara yasaklanan etkinlikte kadınlar, gökkuşağı tonunda kaplanana kadar durmuyorlar. | TED | ولا تتوقفن حتى تتغطين بالكامل بكل ألوان الطيف المحرمة عليهن. |
| Fakat Apple'ın Alex sesi şu ana kadar duyduğum en iyi ses. | TED | ولكن حتى الآن صوت آليكس الذي تنتجه آبل هو افضل صوت سمعته |
| Şimdiye kadar bu, bir savaş için verilen en fazla onur madalyasıdır. | TED | إلى هذه اللحظة هذا هو أكبر عدد ميداليات شرف تعطى لمعركة واحدة. |
| Anlaşama maddeleri karmaşık olabilir, çünkü sorunun kendisi de bir o kadar karmaşık. | TED | صحيح ان بعض الشروط في الاتفاقية قد تبدو معقدة ولكنها حدت من الصراع |
| Şimdi o ana kadar, düşündüm ki, 50'ye gelmiş biri olarak, gerçekten çuvalladığım hayat becerilerinden bir tanesi ayakkabılarımı bağlamaktı. | TED | الآن حتى تلك اللحظة، كنت اتوقع، بوصولي ل 50 سنة، بأن احد مهارات الحياة التي فعلا اتقنتها كانت ربط حذائي. |
| O ana kadar, Bassam, Nazi Soykırımının bir efsane olduğunu sanıyordu. | TED | حتى تلك اللحظة فكر بسام أن الهولوكوست كان في الغالب أسطورة. |
| Ancak son zamanlara kadar soruya net bir cevap verecek yeterli veri olmamıştı. | TED | لكن حتى وقت قريب، لم تكن هناك أي بيانات لمساعدتنا في اتخاذ قرار. |
| 2008 yılında, 20 saniye kadar uçmuştu, bir yıl sonra iki dakikaya, sonra altı dakikaya, ve nihayet 11 dakikaya kadar uçabildi. | TED | في عام 2008، قامت بالتحليق لفترة مذهلة بلغت 20 ثانية، وبعد عام، حلقت لمدة دقيقتين، ثم ستة، حتى وصلت الى 11 دقيقة. |
| Burada planktonlar arasında, besin ağı o kadar dolaşık ve karışıktır ki, bilim insanları bile kimin kimle beslendiğini bilmezler. | TED | هنا بين كل العوالق تعد الشبكة الغذائية شديدة التعقيد و الإبهام والتشابك حتى العلماء ذاتهم لايمكنهم تحديد من يفترس من |
| Çünkü bir şehri yürüyerek keşfetmek sizi belli bir yere kadar götürür. | TED | لأن استكشاف المدينة على الأقدام هو الحدث الرئيسي بالنسبة لي حتى الآن |
| Tamam mı? Şimdi üçe kadar sayacağım ki hep beraber söyleyelim. | TED | أليس كذلك؟ حسنا، سأقوم بالعد، حتى لا نفعل ذلك جميعا معا. |
| Şimdiye kadar bir kilo ürün elde ediyoruz, ya da beş kiloya kadar. | TED | من الإخراج. وحتى الآن نحن نأخذ واحد، أو ما يصل إلى خمسة كيلوغرامات. |
| Ayrıca 3000 kadar penguen yavrusu kurtarıldı ve elde büyütüldü. | TED | إضافة إلى حوالي 3000 من صغار البطريق تم إنقاذها وتربيتها |
| Sonuçta; bilinç gibi bir şey hakkında insanların fikrini değiştirmek çok zordur, ve bunun neden bu kadar zor olduğunu sonunda anladım. | TED | إنه من الصعب جدا أن نغير عقول الناس عن شيء ما مثل ا لإدراك و تبين لي بشكل نهائي السبب في ذلك |
| Gerekli şeyi söyledikten sonra istediklerini yapana kadar karşıma çıkıp bana eziyet ediyorlar. | Open Subtitles | وبعدما يقولون ما يريدونه، يستمرون بالظهور بشكل عشوائي ويعذبونني حتّى أقوم بما يريدونه |
| Bu aydınlık halka çekim kuvvetinin, ışığın dahi kaçamayacağı kadar büyük olduğu yerdeki kara deliğin çevresindeki sınırları açığa çıkarır. | TED | تكشف هذه الحلقة المشعة أفق الثقب الأسود، حيث تكون قوى الجاذبية كبيرة للغاية لدرجة أن حتى الضوء لا يستطيع الفرار. |
| BJ: Çitalarda da düşüş var... ...sonunda 12.000'e kadar düştüler. | TED | بيفرلي : وفصيل الفهد العداء قل عددها الى 12 الف |
| Nasıl bu kadar büyük birşey okyanuslarımızda yaşar da şimdiye dek kaydedilmemiş olabilir? | TED | كيف يمكن لشيء بهذا الكبر أن يعيش في محيطنا ولم يصوّر حتى الآن؟ |
| Eskisi kadar çok yürüyemiyordum, ben de 5 puntoluk topuklulara ve | TED | لم اكن استطيع المشي كما اعتدت ذلك فتخليت عن الكعب العالي |
| Ama önce, neden bu kadar cahiliz ona bir bakalım. Hepsi burada başlıyor. | TED | لكن أولاً، لنرى لماذا نحن هكذا جاهلون، وكل شيء بدأ في هذا المكان. |
| Peki, 3000 metreye kadar, oksijen konusu büyük bir problem değil. | TED | إ.ر. : حتي 3000 متر، ليس هناك مشكلة إطلاقاً مع الأكسجين. |
| İlgi uyandıracak kadar kısa, ancak meseleyi örtecek kadar da uzun olması. | TED | يجب أن يكون قصيراً كفاية ليجذب الإنتباه، ولكن طويل كفاية ليغطي الموضوع. |
| Kafaları patlıyor." Bir tartışmaya girmenin sebebi rakibinizi nakavt edecek kadar güçlü olmasıdır. | TED | رؤوسهم ستنفجر. الفكرة هو أنك تحصل على جدال هذا قوي بأنه سيقرع خصمنا |
| Bunun ne kadar önemli bir olay olduğunu vurgulamak istiyorum. | TED | و أريد فقط أن اؤكد على مدى أهمية هذا الحدث. |
| İki yıl, üç yıl, dört yıl öncesine kadar, piyasalar iyiydi. | TED | منذ سنتين وثلاث سنوات وقرابة أربع سنوات، كان أداء الأسواق جيدا. |