Sizin akıl hastası olduğunuzu ve mallarınızı satacak ehliyette olmadığınızı kanıtlamaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | ويريدون إثبات بأنكِ مختلة عقلياً وأنكِ غير مؤهلة للتفاوض على بيع ممتلكاتك |
Sahtekâr olduğumu düşünüyor ve bunu kanıtlamaya çalışıyorsun. Ama asıl sahtekâr sensin. | Open Subtitles | تظنّين بأنّني محتال وتحاولين إثبات ذلك ولكن الحقيقة هي أنّك أنت المحتالة |
Ama bugün herkese daha iyi olduğunu kanıtlamaya çalışacağın gün değil. | Open Subtitles | ولكن اليوم ليس مناسباً لتحاول أن تثبت للجميع أنك أفضل |
Ama şimdi sanırım artık bunu kendime kanıtlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لكن الآن الآن أعتقد أنني أحاول إثباته لنفسي |
O gece ve diğer bir sürü gece, sadece birbirleri için değil, kendilerinden sonra gelecekler için kendilerini kanıtlamaya çıktılar. | TED | خلال تلك الليلة والليالي السابقة، هرع الكثير منهم لإثبات أنفسهم ليس بينهم فقط ، بل لكل الآتين بعدهم. |
Sorumluluk onda olduğu için aramızdaki en zeki kişi olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. | Open Subtitles | ويظن لأنه المسؤول أن عليه أن يثبت أنه أذكى من في الغرفة |
O ofise sahibim. Çünkü kendimi yıllarca, yıllarca kanıtlamaya çalıştım. | Open Subtitles | أنا لدي هذا المكتب الكبير لأنني أثبت كفاءتي , سنة بعد سنةبعد سنة |
Barney hâlâ iyi olan şeylerin gece saat 2'den sonra olacağını kanıtlamaya çalışıyordu. | Open Subtitles | بارني مازال يحاول اثبات ان الاشياء الجيدة يمكن ان تحدث بعد الثانية صباحاً |
Bize görüşmeleri yürütecek biri lazım, kendini kanıtlamaya çalışan çaylak değil. | Open Subtitles | أننا نحتاجُ إلى مُفاوض وليس شخصُ مُبتدئ يَتطلعُ إلى إثبات نفسهِ |
Asker bir yol bulabilseydi ağaçların arasından kendini kanıtlamaya çalışıyordu. | Open Subtitles | كان الضابط يحاول إثبات أنه إذا يمكن أن تجد وسيلة |
Bu soruya bulabildiğim tek cevap... Sanırım bir şeyleri kanıtlamaya çalışıyordum. | Open Subtitles | والأجابة الوحيدة التي أتيت بها كانت أني كنت أحاول إثبات شيء |
Yüzlerce belge bu komployu kanıtlamaya yardımcı olabilir. | Open Subtitles | يمكن لمئات الوثائق المساعدة في إثبات هذه المؤامرة |
Güneyde de siyahların adilce yargılanabileceklerini... hepimizin yasanın gözünde eşit olduğunu kanıtlamaya çalıştım. | Open Subtitles | حاولت إثبات أن السود يمكنهم الحصول على محاكمة عادلة في الجنوب وأننا جميعا سواسية أمام القانون |
Birilerine yardım ettiğimiz zaman dünyaya bir şeyler kanıtlamaya çalışmıyor musun? | Open Subtitles | إنك لا تحاول أن تثبت شيئاً للعالم في كل مرة نساعد فيها شخصٌ ما؟ ،جميعنا يحاول إثبات شيءٌ ما |
Her zaman kendisini kanıtlamaya çalışırdı. | Open Subtitles | حاولت دائماً أن تثبت لي بأنها بالفعل كبرت. |
Tamam, kanıtlamaya çalıştığın şey harika bir şey. | Open Subtitles | .. حسناً مالذي تحاول إثباته هو جديّر بالإعجاب |
Maçoya bak sen. Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun? | Open Subtitles | انت حقّا مفتول العضلات ما الذي تحاولين إثباته هنا ؟ |
Bu gerçeği kanıtlamaya yeterli delil sunulursa, sizin düşünceniz onları... | Open Subtitles | إن كان هناك دليل كافي لإثبات ...هذه الحقائق، أتظنون أنكم |
Sence de bu işyerinde doğaüstü güçler olduğunu kanıtlamaya yetmez mi? | Open Subtitles | لا أعتقد أن يثبت قوى خارقة للطبيعة هي في العمل هنا؟ |
Büyüdüğümü ve ilişkide sorumluluk almaya hazır olduğumu, bir gün evlenip çocuklarımızın olacağını uzun ve mutlu bir yaşamımızın olacağını, kanıtlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | -و سوف أثبت لها أنى كبرت بما فية الكفاية -لكى أعرف مسؤولياتى يوم بعد يوم -و هى لها علافة كبير بهذا التقدم |
Bu sırada, barda Barney hâlâ gece 2'den sonra güzel şeylerin olabileceğini kanıtlamaya çalışıyordu. | Open Subtitles | حالياً في البار بارني مازال يحاول اثبات ان الاشياء الجيدة يمكن ان تحدث بعد الثانية صباحاً |
Gerçekten nereden bulduğunu bilmiyorum... ya da neyi kanıtlamaya çalıştığını. | Open Subtitles | لا أعلم أين وجدتيه حقا أو ما اللذي تحاولين اثباته |
Ama neyi kanıtlamaya çalıştığınızı merak ediyorum. | Open Subtitles | و لكنى لا أكف عن التساؤل ما الذى تحاول أن تثبته |
Boşanmakta haklı olduğunu kanıtlamaya çalışıyorsun. Bunu kabul etmiyorum. | Open Subtitles | تريدين أن تثبتي بأنكِ محقّة بالطلاق، وأنا لا أقبل بذلك |
Evet, bırakalım da herhangi birinin doğru olmadığını kanıtlamaya çalışsın. | Open Subtitles | نعم , لذلك ادعوه ليثبت ان هذه الاشياء غير صحيحة |
Hâlâ teorinin doğru olduğunu kanıtlamaya çalışma şansın olacak. | Open Subtitles | انت ما زلت قادرا على أثبات ان نظريتك هى الصحيحه |
Sana düğününü sabote etmeye çalışmadığımı kanıtlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أُحاولُ الإثْبات إليك لَيسَ يُحاولُ تَخريب زفافكَ. |
Çalışmadığım saatlerde delil arayıp teorimi kanıtlamaya ve yetkilileri uyarmaya çalışacağım. | Open Subtitles | أبحث عن دليل لأثبت نظريتي و أخبر السلطات |
George Viznik'in şeytani seslerden muzdarip olduğunu kanıtlamaya çabalayan savunmaya mı gönderme yapıyorsun? | Open Subtitles | هل انت تقصد مجهود الدفاع لتثبت ان جورج فيزنك قد انحرف بسبب نداء الشيطان ؟ |