| Sağlık kliniği inşa etmek için kaynakları kullandı ve doğumhaneye onun ismi verildi. | TED | انها حشدت الموارد لبناء العيادة الصحية المحلية وجناح الأمومة الذى سُمِّى تكريمًا لها. |
| Ve birçok altyapı şeyleri var ve genel insan kaynakları orada. | TED | و هناك العديد من عوامل البنية التحتية و الموارد البشرية العامة. |
| tek hücreli bir organizma. kaynakları maksimum kullanmak adına kendi gibi diğer hücrelerle birleşerek dev bir süper hücreyi oluşturur. | TED | و هو عبارة عن كائن أحادي الخلية، يندمج مع الخلايا الأخرى لِيُكَون خلية كبرى للحصول على أقصي حدٍ من الموارد. |
| Mikorizal ağlar ile mantarlar kaynakları ve ağaçların arasındaki sinyal veren molekülleri geçebilirler. | TED | وعبر هذه الشبكات، تستطيع الفطريات أن تمرّر موارد الغذاء وجزيئات الإشارة بين الأشجار |
| Ancak projeyi başlatacak gerekli yatırım için geleneksel kaynakları ikna etmekte başarısız oldu. | TED | لكنه فشل في إقناع أي من المصادر التقليدية لتقديم التمويل اللازم للنهوض بالمشروع. |
| Yıldırım olup çıkıyorlardı veya elektriksel güç kaynakları olarak. | TED | تبين انها من البرق او وجود مصدر كهربائي. |
| Yıllarca hiç düşünmeden doğal kaynakları tüketmeye devam ettik, bir şey olmaz dedik. | Open Subtitles | لسنوات عشنا بالشعور بقدرتنا على الاستمرار فى استهلاك الموارد الطبيعية بدون أى عواقب |
| Ama o işi İnsan kaynakları'ndan sıradan bir adama verdi. | Open Subtitles | تقدم عملها إلى رجل ما شخص عشوائي من الموارد البشرية |
| İnsan kaynakları, Başkan'ın ofisini kapsamaz, o çalışanlarını kendisi seçer. | Open Subtitles | مدير الموارد البشرية لا يـُغطّي مكتبَالمديرالتنفيذي، إنه يعيّن موظفيه شخصياً. |
| İnsan kaynakları'nda da kocası kanser olan bir kadın vardı sanki? | Open Subtitles | أليست هناك امرأة بقسم الموارد البشرية التي مصابٌ زوجها بالسرطان ؟ |
| Durum ağırlaşırsa daha fazla destek göndermeyi geçtim, gönderdiklerini orada tutacak kaynakları yok. | Open Subtitles | ليس لديهم الموارد الازمه لابقائهم هناك ناهيك عن ارسال المزيد اذا تصاعد الامر |
| Bu kaynakları nasıl yöneteceğimiz konusunda kendimizi değiştirmemiz gerekiyor. | TED | نحتاج لتغير كيفية السير نحو ادارة هذه الموارد |
| Bize dediğine göre istediğimiz şeyin kusursuzluk düşüncesi kafalarımızdaymış, ve çevresel kaynakları bunu oluşturması için zorluyormuşuz. | TED | فهو القائل بأننا نملك فى رؤوسنا الطريقة المثاليه لمعرفة ماذا نريد، ونجبر الموارد البيئية على التكيف مع هذا. |
| Biz kaynakları çıkararak kısa ömürlü ürünlere çevirip onları atıyoruz. | TED | ان الطريقة التي نستخدم فيها الموارد هي اننا نستخرجها ومن ثم نحولها الى مستهلكات قصيرة العمر .. ومن ثم نتخلص منها |
| Ya da General David Richards'ın 2006'da gelip, "kritik yılı" getirecek strateji ve kaynakları olduğunu söylemesini, | TED | ومن ثم الجنرال ديفيد ريتشارد في عام 2006 قال أيضاً انه لديه الموارد والاستراتيجية اللازمة لتحسين الوضع في سنة الأزمة |
| Ortamı hissedebiliyor. Çevredeki kaynakları bulabiliyor. Böylece kendini idame ettirebiliyor. | TED | بل يمكنه الشعور ببيئته المحلية والعثور فعلاً على موارد داخل البيئة للحفاظ على نفسه. |
| Ama düşündüğümüz şey, stresli durumlarda, ... ... bu hormonların damlaları sınırlıdır. Mesela, gıda kaynakları sınırlıdır. | TED | لكن ما نعتقده أنه تحت ظروف الضغوط مُستوى تلك الهرمونات ينخفض على سبيل المثال وجود موارد محدودة للغذاء |
| Bu adamların, bu işi yapacak malî ve istihbarî kaynakları mevcut. | Open Subtitles | هؤلاء القوم لديهم المصادر المالية و المعلوماتية للقيام بمثل هذا العمل |
| Bugünkü enerji sorunuyla aynı fakat akaryakıt kaynakları farklı. | TED | إنه نفس سؤال الطاقة التي تنظرون إليه اليوم، لكنه مصدر مختلف للوقود. |
| Veya somonu? Veya denizdeki besin kaynakları etikelenebilen birçok diğer balık türleri? | TED | أو آى من الانواع العديدة الأخرى ممن مصادر غذاؤة سوف تتأثر ؟ |
| Şirket kaynakları için yeni kodlar geliştiriyordu. | Open Subtitles | لقد كان يطور قاعدة مشفرة لمؤسسة تجارية للموارد و التخطيط |
| Tüm kaynakları kullanarak yaptığımız taramada ilgili bir sonuç bulamadık. | Open Subtitles | لقد حاولنا بكل مصادرنا لكي نجده ولكن لم يحالفنا الحظ |
| Madronalılar barışçıl ve gelişmiş bir toplumdur ve binlerce mülteciyi kabul edebilecek kaynakları vardır. | Open Subtitles | مادروناس مجتمعٌ مسالم و متقدّم بمصادر تقبل آلاف اللاجئين. |
| Asya masasında ki saha memurlarıyla birlikte tüm kaynakları elde edersiniz. | Open Subtitles | سأتواصل مع مكتب آسيا لتمشيط جميع مصادرهم على الأرض. |
| Ama daha önce içerde bulundun. Ne tür kaynakları yönettiğimizi biliyorsun. | Open Subtitles | لقد كنت واحد منّا مرة وأنتً تعرف مواردنا التي نأمر بها |
| Mineral kaynakları, doğal mineral kaynakları bakımından zengin bir kıta. | TED | إنها غنية بالموارد المعدنية ، والموارد المعدنية والطبيعية. |
| - Hatırla! Yasal ve az çok yasal yollarla bayramda kolay para kazanma kaynakları listem. | Open Subtitles | قائمتي لمصادر كسب مال عطلة سريع القانونية و الغير قانونية. |
| Sıcak su kaynakları ve gayzerler taşlık ve kurak zemninden kaynayarak patladılar. | Open Subtitles | الينابيع الساخنة و السخانات التي تغلي عبر المناظر الطبيعية الصخرية و القاحلة. |
| Sonuçta senin birimin, buraya gelmem senin seçimin değildi. Ama beni böylesine geri plâna itmek, kaynakları boşa kullanmanı sağlıyor. | Open Subtitles | إنّه فريقك، ما كنتُ اختيارك لكنّ أن استثنينا أنّي أهدر مصادرك |
| Bir yere kaynakları için giderseniz yerli halkı yok edersiniz. | Open Subtitles | عندما تغزو مكان لأجل مصادره تقوم بإبادة السكّان الأصليين |