| Şartlı tahliye memurun yine nerede olduğunu bilmediği için az önce beni aradı. | Open Subtitles | الضابط المسؤول عن اطلاق سراحك اتصل للتو لأنه لم يعلم أين كنت مجددا. |
| Elimizde, o sırada karakolda bulunan memurun yeminli ifadesi var. | Open Subtitles | وقد أحضرنا شهادة قسم من الضابط الذي كان حاضراً .. |
| İlk raporlar memurun tek kurşunla öldüğünü söylüyor. | Open Subtitles | التقرير الاولي يشير ان الضابط قتل برصاصة |
| Nöbetçi memurun da haberi vardı. | Open Subtitles | الشرطي الذي كان يحرس الغرفة كان على علم بما نفعله. |
| Öteki üç memurun ustalık belgeleri var. | Open Subtitles | ثمة 3 ضباط أخرين على هذه السفينة لديهم اجازة قبطان |
| Buraya gelen her tanık müvekkilimin... cinsel organını görmediğini belirtti... müvekkilimi tutuklayan memurun akrabası olan bir kişi dışında. | Open Subtitles | كل الشهود الذين جاؤوا هنا شهدوا بانهم لم يروا قضيب موكلي في الواقع ماعدا شخص واحد هذا الشخص هو الضابط |
| Ve şartlı tahliye memurun bay Nakajima' ya sakın sorun çıkarma. | Open Subtitles | و لا تسبب المتاعب للسيد ناكاجيما الضابط المسؤول عن مراقبتك أثناء هذه الفترة |
| Bu memurun geçmişinde depresyon ya da akıl hastalığı var mı? | Open Subtitles | هل لهذا الضابط تاريخ إحباط وأمراض نفسية؟ |
| '10 dakika geçtikten sonra, memurun silahını alıp, acıma bir son vermek istedim.' | Open Subtitles | بعد 10 دقائق ، أردت أن آخذ مسدس الضابط وأنهي مأساتي |
| Seni kung-fu zırvası! memurun dediğinin dinlemedin mi? | Open Subtitles | هل انت معلم كونغ فو ايها اللعين الم تسمع الضابط يتحدث اليك ؟ |
| Buradaki memurun Asya kültürünü bilmesi gerekir. | Open Subtitles | لذا الضابط هنا بحاجة إلى فهم طريقة الآسيويين |
| Gözetim memurun aradı. | Open Subtitles | لقد اتصل الضابط المسؤول عن إطلاق سراحك المشروط |
| Nöbetçi memurun da haberi vardı. | Open Subtitles | الشرطي الذي كان يحرس الغرفة كان على علم بما نفعله. |
| Polis neden çocuğu vuran memurun adını açıklamıyor? | Open Subtitles | لم لا تسرح الشرطة عن اسم الشرطي الذي أطلق النار؟ |
| Sayın Yargıç, bir iç soruşturma sonucu kamuya açıklanmamışsa bu memurun aklandığını gösterir. | Open Subtitles | يا حضرة القاضي, لو لم يكن هناك معرفة عامة بالتحقيق في الشؤون الداخلية, فهذا يعني أنه تمت تبرئة الشرطي |
| Bugün erken saatlerde polis bir açıklama yaparak... 5 memurun ölümüne neden olan kişiyi yakaladığını açıkladı. | Open Subtitles | سابقا اليوم شرطة فينيكس أعلنت ان الجاني المسؤول عن مقتل 5 ضباط من شرطة فينيكس قد ألقي القبض عليه |
| Phoenix Polisi, 5 memurun ölümüne yol açan kişinin yakalandığını açıkladı. | Open Subtitles | شرطة فينيكس أعلنت ان المشتبه به المسؤول عن وفاة خمس ضباط قد ألقي القبض عليه |
| Bir memurun vurulduğu haberi geldi, ve olay yerine gidene kadar onun babam olduğundan bilmiyordum. | Open Subtitles | وأخبرني والدي ان الظابط هو الفاعل ولم اعلم بالامر حتى الاَن |
| - Ne demek. Şu an ihtiyacın olan son şey bir memurun dahil olduğu ölümcül incelemedir zaten. | Open Subtitles | آخر شيء نحتاجه الآن هو التدقيق بتورط ضابطة في وفاة |
| Senin tecavüzcü memurun tüm beklentilerin üzerine çıktı. | Open Subtitles | لقد تخطى ضابطكِ المغتصب المفضل جميع التوقعات |
| Ne sen burada ko-pilotum olursun, ne de ben New York'ta senin kabul memurun. | Open Subtitles | أنت لن تنتقلى إلى هنا وتصبح مساعدتى فى الطيران وأنا لن أذهب إلى نيويورك وأكون موظف إستقبالك ، لذا |
| İkincisi de senin şartlı tahliye memurun. | Open Subtitles | وسيكون الاتصال الثاني إلى ضابط إطلاق سراحك المشروط |
| Ve bir gün aniden, ...bir memurun telefonunu kullanarak otobüsle geleceğini söyledi. | Open Subtitles | ثم فجأة يوم واحد، وذلك باستخدام الهاتف ضابط الشرطة وقال انه قادم بالحافلة. |