Ve bu şeyler ağırlık merkezinde kalmazlar, ama zamanla, oraya doğru çekilirler. | TED | ولكن هذه الأشياء لا تبقى في مركز الجذب، بل تنجذب لهذا المركز. |
Şehir merkezinde bir fabrikaya gittiler, merdivenlerde durup boşluğa doğru baktılar. | Open Subtitles | ذهبا إلى مصنع بوسط المدينة، وقفا على السلّم ونظرا إلى المكان |
Dünyanın evrenin merkezinde olduğunu düşünün ve onu çevreleyen gökyüzü bir küreye yansıtılmış. | TED | عليك أن تتخيل أن الأرض في منتصف الكون وتحيط بها السماء بشكل كروي |
Etrafta FBI ajanları, askeri polisler var burada ne dönüyorsa büyük bir olay ve senin bayan bütün bunların merkezinde. | Open Subtitles | لدينا عملاء مباحث فيدرالية بالمنطقة, شرطة عسكرية. مهما يدور هنا, فهو كبير. وصديق سيدتك هو بطريقة ما, بمركز كل هذا. |
Bunu yaptığım için bir yıl hapsedildim bir değerlendirme merkezinde. Aslında bir gözaltı merkeziydi. Gerçek bir hapishaneydi gençler için. | TED | لأني قمت بذلك، تم سجني لعام في مركز التقييم، والذي في الحقيقة كان مركز الحبس الاحتياطي. كان سجن ظاهري للشباب. |
Kız kardeşimin arkadaşı evleniyor ve şehir merkezinde davet veriyorlar. | Open Subtitles | افضل اصدقاء أختي قد تزوج، ولديهم حفل في وسط المدينة |
Polis merkezinde silah çektiğimiz için bu olayı da bize yıkmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يحاولون أذيّتنا بسبب ما كبدناهم من خسائر في مقر الثكنة العسكرية |
Hipnoz üzerine eğitim almış bir terapistin kumanda merkezinde hazır olmasını ayarlıyorum. | Open Subtitles | أحاول ترتيب وجود معالج نفسي محترف في التنويم المغاطيسي فى المركز الرئيسي. |
Bir süreliğine ülkede tura çıkacağım, 4400 merkezinde verilen bu seminerleri vereceğim, hayatım hakkında konuşacağım, bana olan her şey... yayılacak. | Open Subtitles | سأسافر لعدة أماكن دعك من العمل في المركز الـ 4400 لقد تحدثنا عن حياتي وكل ما حدث لي لا يمكنني الكلام |
Tıp merkezinde enfeksiyon salgını var, tüm birimler emniyetleri açın. | Open Subtitles | لدينا تفشي عدوى في المركز الطبي جميع الوحدات استعداد كامل |
Şimdi aklıma geldi de, benim şehir merkezinde yapacak işlerim vardı. | Open Subtitles | أتعلمون ، تذكرت أنّ لديّ بعض الأعمال لأقوم بها بوسط المدينة. |
NOB, şehir merkezinde bir sokak arasında bir uzaylının sivillere saldırdığını bildirmiş. | Open Subtitles | تقول إدارة الخوارق بتقريرها بوجود فضائي يهجم على المواطنين بزقاق بوسط المدينة |
- Neden şehrin merkezinde oturmak zorundayız. - Taşınmak mı? | Open Subtitles | لم يجب علينا العيش بوسط المدينة ؟ تنتقلي ، لا تكوني سخيفة |
Bu, Batlamyus'un evreni Dünya evrenin merkezinde, güneş ve gezegenler etrafında dönüyor. | TED | هذه صورة للكون البطلمي و فيه اﻷرض في منتصف الكون و الشمس و الكواكب تدور حولها |
Burada, görüntünün merkezinde selin büyüklüğünü, sarı ile gösterilen Bangkok'un büyüklüğüne göre görebilirsiniz. | TED | هنا، تستطيع رؤية حجم الفيضان في منتصف الصورة. بالنسبة لحجم بانكوك الموضح باللون الاصفر. |
Her boku biliyorsan ve bir çağrı merkezinde işe giriyorsan hayatımda gördüğüm en büyük kaybetmeye mahkûm kişi sen olmalısın. | Open Subtitles | لرجل يعرف كل شئ للحصول على عمل بمركز الاتصالات يجب ان تكون , وبدون استثناء اكبر خاسر رايته في حياتي |
Bir keresinde şehir merkezinde 40 dakika bekledim ve kimse beni almadı. | Open Subtitles | توقفت مرة في وسط المدينة لأربعين دقيقة و لم يأخذني أي شخص |
Yaptığı tek şey, kendi iş merkezinde kendini savunmaya çalışmaktı. | Open Subtitles | كل ما فعله كان الدفاع عن نفسه داخل مقر تجارته |
Alışveriş merkezinde başını belaya sokmayı böyle tabir ediyorsan, evet öyle. | Open Subtitles | إن كان هذا ماتسميه البحث عن الصديقات في المجمع التجاري، أجل |
Fakat bu alan, bin yıllar boyunca bu bölgeyi tanımlayan önemli bir ekonomik ilişkinin merkezinde bir kompleks olmalıydı. | TED | لكن الموقع يجب أن يكون أكثر تعقيدًا في قلب رابطة من الاقتصادات الهامة التي حددت المنطقة منذ ألف عام. |
Kendine lastik belli pantolon almak için herhalde alışveriş merkezinde. | Open Subtitles | ربما تحت في مجمع للتسوق تبحث عن السراويل مطاطة الخصر. |
Telsizden alışveriş merkezinde silahlı biri olduğu anonsu gelmişti. | Open Subtitles | تم ابلاغي ان هناك شخص يطلق النار بالمركز التجاري |
Okulu yas tutalım diye kapadılar ama herkes alışveriş merkezinde. | Open Subtitles | أقفلوا المدرسه لكي يحزن الجميع و لكنهم توجهوا إلى المول |
Yakında iş gününde olduğumuzu ve polis merkezinde olduğumuzu anlayacaksın. | Open Subtitles | عاجلا ستستنتج أننا في النهار واننا نقف في قسم شرطة |
Suçlu, cinsel suçlu Drew Leland hikaye zamanlarında o dinlenme merkezinde çalışıyor. | Open Subtitles | و المعتدى المحكوم عليه درو ليلاند يدير وقت القصة فى مركز التسلية |
4 buçuk milyar yıl önce, bir şey bu bulutun yapısını bozdu ve onun çökmesine yol açtı. Böylece merkezinde Güneş'i ve haliyle Güneş sistemini oluşturdu. | TED | بمرور 4,5 مليار سنة، شيء ما زعزع تلك السحابة وتسبب في انهيارها، فشكلت الشمس في مركزها والنظام الشمسي. |