"onlar" - Translation from Turkish to Arabic

    • انهم
        
    • أنهم
        
    • إنها
        
    • هما
        
    • إنهما
        
    • تلك
        
    • إنّهم
        
    • منهم
        
    • بهم
        
    • عنهم
        
    • كانا
        
    • أولئك
        
    • لديهم
        
    • هم
        
    • معهم
        
    Onlar tahminen 30 milyon saatin üzerinde elektrik ve 10 milyon saat cep telefonu şarjı için güç kullanıyor. TED وقدروا انهم قد زودوا أكثر من 30 مليون ساعة من استخدام الكهرباء وأكثر من 10 ملايين ساعة لشحن الهواتف.
    Bu vizyona sahip çıkan bazı geniş şirketler var, büyük ölçüde dijitalleştirme yapıyorlar, fakat Onlar halkın taleplerini bloke ediyorlar. TED هناك بعض الشركات الضخمة التي رأت هذه الرؤية انهم يذهبون باتجاه الرقمنة على نطاق واسع و لكن يقفلون النطاق العام
    Onlar bizim için insan olarak değerli olduklarını bilmeliler, not ortalamaları yüzünden değil. TED هم بحاجة إلى معرفة أنهم مهمّون بالنسبة لنا باعتبارهم بَشرًا، وليس بسبب معدلاتهم.
    Balina seksi hakkında öğrendiğim diğer bir şeyde Onlar da ayak parmaklarını kıvırıyor. TED والشئ الشيّق الآخر الذي تعلمتُه عن جنس الحيتان: أنهم يعقصون أصابع أرجلهم أيضاً.
    Onlar, lise partisinde tek başlarına duruyorlar, daha önce hiç öpülmemişler. TED إنها تقف لوحدها في المدرسة الثانوية ترقص، ولم يتم تقبيلها قط.
    Richard tahtı çaldı fakat Buckingham ve Leydi Margaret , Onlar oğlumu öldürdü. Open Subtitles ريتشارد سرق العرش لكن أعتقد أن باكنغهام وسيدة مارجريت هما من قتلا ولدي
    Onlar sadece Annelik görevlerini yerine getiriyor tatlım. Bu onların işi. Open Subtitles لا، كما تعلمين يا عزيزتي، إنهما تؤديان دور الوالدة إنها وظيفتهما
    Öğrenciler TDP'yi seviyor. Onlar onun yeni bir bilgisayar oyunu olduğunu düşünüyorlar. TED ان الطلاب يحبون هذا الاسم .. انهم يظنون انه اسم لعبة فيديو
    Onlar en mükemmel sınıftır ve bu ülkenin bel kemiğidir. Open Subtitles انهم من تراب هذه الأرض و أحد أعمدة هذا الوطن
    Ama Onlar farklı. Onlar çok sessiz, burada olduklarını anlamazsın bile. Open Subtitles انهم مختلفون، هادئون جدا انك حتى لن تلاحظ انهم في الجوار
    Onlar en mükemmel sınıftır ve bu ülkenin bel kemiğidir. Open Subtitles انهم من تراب هذة الأرض و أحد أعمدة هذا الوطن
    Kahraman olduklarını söyler ve Onlar olmadan ülkenin dağılacağı imajını vermeyi severler. TED يحبون أن يعطوا صورة أنهم هم المنقذون، ومن دونهم سوف تنهار البلد.
    Onlar da ateşi kuşatmış, hayallerinden, umutlarından, geleceklerinden aheste aheste bahsetmiş olmalı. TED هم أيضًا، لا بدّ أنهم تجمّعوا حول النار، يهمسون بأحلامهم، وآمالهم، ومستقبلهم.
    Onlar hakkında tüm duyduğum ne kadar fakir olduklarıydı, bu yüzden onları fakirlik dışında, başka bir şekilde görmem imkansız hale gelmişti. TED كل ما سمعته عنهم هو كم كانوا فقراء، بحيث أصبح من المستحيل بالنسبة لي أن أراهم في أي وضع سوى أنهم فقراء.
    Ama seninle ilgili kayıtlar var ve Onlar hiç hoş değil. Open Subtitles لكن هناك أكثر من تقرير حيالك و إنها ليست جيدة للغاية.
    Onlar sadece bizim çocuğumuzla ... takılan çocuğun ailesi değiller mi? Open Subtitles أليس هما فعلا والديّ طفل يصادف أنّه يتسكّع مع طفلنا وحسب؟
    Fakat Onlar donmuş değil, aslında kaynaşıyorlar. TED لكنهما ليستا جامدتين، إنهما في حقيقة الأمر في طريق الإندماج.
    Şimdi bu durum Onlar için hoş değil ama "işte ölçtüğümüz şeyler bunlar" diyebilecek özgüvene ve cesarete sahipler. TED الان تلك لم تكن وضعية سعيدة بالنسبة لهم لكن كان لديهم الثقة والشجاعة للقدوم نحوي والقول هذه هي تقديراتنا
    Onlar bir gün büyük baş belası olacak küçük baş belaları. Open Subtitles كلا يا جدّتي إنّهم مشاغبين صغار، سيصبحون يوماً ما مشاغبين كبار
    Ve daha sonra Onlar gibi küçük olan maymunların farkına vardık. Open Subtitles وهكذا، فقد تم اكتشافه فقد كان بسبب القرود، حتى الصغير منهم
    Ve numarayı onlara okuyorum, Onlar da bunu kontör yüklemek için kullanıyorlar. TED وأقوم بقراءة رقم بطاقة الشحن، ويقوم باستخدامها لشحن الهاتف المحمول الخاص بهم.
    Aralarından hiç birisi neye bulaştıklarını bilmiyordu, Onlar büyük bir oyunun sadece piyonlarıydı. Open Subtitles لم يعرف إيهما ما كانا يفعلان لقد كانا ألواح شطرنج في مباراة كبيرة
    Her halükarda, Yokohama'da, geyşaları göreceksiniz ve beyefendi, Onlar yabana atılacak gibi değil. Open Subtitles على أى حال, فى يوكوهاما, ستقابل فتيات الغايشا و أولئك سيدى, لا ترافقهم
    dediler. Dolayısıyla Onlar bunu yapıyor ve gelecek yıl başlatıyoruz. Ve bu tamamıyla bir deneme ve tamamıyla gönüllülüğe dayanıyor. TED لذلك هم يفعلون هذا ، وسنقوم باطلاقها لاحقا في هذه السنة، و كل هذا عبارة عن تجربة،و كله من متطوعين.
    Ama onları idare edebilirdim. Onlar hiçbir katilin gözlerine bakmamıştı. Open Subtitles كنت سأتعامل معهم إنهم لم ينظروا فى عينى قاتل أبدا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more