"parlak bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • لامع
        
    • لامعة
        
    • باهر
        
    • مشرق
        
    • برّاقة
        
    • اللمعان
        
    • مستقبل
        
    • مشرقاً
        
    • من ألمع
        
    • مشع
        
    • لماع
        
    • إشراقاً
        
    • ساطع
        
    • فكرة ذكية
        
    • فكرة عبقرية
        
    Buldukları parlak bir şeyi kurcalarken elleri kopmuş iki çocuk gördüm. Open Subtitles رأيت طفلين قطعت أيديهم بفعل إنفجار عندما حاولا أخذ شيء لامع
    Bir sürtük yüzünden parlak bir politika kariyerini heba ettiğini düşünüyordu. Open Subtitles كان يعتقد أنكِ ستتخلين عن مستقبل سياسي لامع بسبب فتاة فاسقة
    Aniden, parlak bir ışık maskenizin sol tarafında, kör noktada defansın atağa kalktığını size bildiriyor. TED فجأة، ومضة لامعة على الجانب الأيسر من الواقي تعلمك أن الظهير الجانبي الغير مرئي يركض باتجاهك
    Toz almayla kafayı bozmanın parlak bir gelecek sağlamayacağını kim söylediyse yalan söylemiş. Open Subtitles مهما يكن من يقول ان التفاني لن يقود الى مستقبل باهر فهو يكذب
    Ve ebeveyn olmanın ruhu çocuklarınızın parlak bir geleceği olduğundan emin olmakta. Open Subtitles روح الأب أو الأم تحضّك على العمل لكيّ يحظى أبناؤك بمستقبل مشرق.
    Hubble parlak bir astronomdu ve dünyanın en büyük teleskobuna sahipti. Open Subtitles كان هابل عالم فلك لامع ويعمل على أضخم تليسكوب في العالم
    Olağan dışı bir konudan bahsediyor. Bir kuyrukluyıldız, şeklini çok parlak bir yıldıza dönüştürmüş,... ..tıpkı 2000 yıl önceki BethIehem'in yıldızı gibi. Open Subtitles تقارير بظواهر غير طبيعيه مذنب تغير شكله الى نجم لامع
    Başladığında Albay John Patterson oradaydı... bir İrlanda beyefendisi, parlak bir mühendis. Open Subtitles كان العقيد جون باترسون شاهدا على الاحداث منذ البدء رجل ايرلندى نبيل ومهندس لامع
    Eric Knox'la tanışın, parlak bir mühendis ve Knox Teknolojisi'nin kurucusu ve gelecek iletişim programları şirketi. Open Subtitles هذا اريك نوكس، مهندس لامع ومؤسس نوكس للتقنيات شركة صاعدةفى مجال برمجة الاتصالات
    Eric Knox'la tanışın. parlak bir mühendis ve Knox Teknoloji'nin sahibi. Open Subtitles هذا اريك نوكس، مهندس لامع ومؤسس نوكس للتقنيات
    Ama Sunnyvale'e ümit, sihrini parlak bir teneke kutuda... taşıyan ihtiyar bir iyimser tarafından verildi. Open Subtitles لكن الأمل يتحسس لتوه سانيفيل، متمثلاً في زي المتفائل الكهل الذي يحمل سحره في علبة صفيح لامعة.
    Önünde parlak bir kariyer var Cruz, ama tüm bu yetenek doğrudan çöpe gidebilir. Open Subtitles لديك مسيرة لامعة أمامك يا كروز لكن كل هذه الموهبة ستذهب مباشرة إلى القمامة
    Richard Jaeckel'ın parlak bir başlığı vardır çünkü o Askeri İnzibat'tandır. Open Subtitles ريتشارد جيكل كان يرتدي خوذة لامعة. لأنه كان بوليس حربي
    Önümde parlak bir gelecek olduğundan emin olabilirsin. Open Subtitles بإمكانكِ أن تتأكدي بأن لدي مستقبل باهر امامي
    Aynı zamanda bir bakıma parlak bir hekimlik geleceğini de feda etmiş. Open Subtitles و من أجل إعطاء مستقبل باهر في الطب أيضاً إنه جنون
    parlak bir geleceğin var derdim tabi bir geleceğin olduğunu varsayarsak. Open Subtitles كنت سأقول أن أمامك مستقبل مشرق على افتراض أن لديك مستقبل
    Kıdemli Öğrenci'sin, futbol takımının kaptanısın önünde parlak bir gelecek var. Open Subtitles أنت كبير الطلبة قائد فريق كرة القدم بمستقبل مشرق تتطلع إليه
    Dr. Taub dikkatini gerçekten uzaklaştırmak için 4 karatlık elmas gibi parlak bir şeyle kullanmayı tercih ederdi. Open Subtitles من الأفضل لدكتور توب أن يشتت انتباهك عن الحقيقة بأشياء برّاقة كماسات من عيار 4 قيراط
    Burası gibi parlak bir şekilde aydınlatılmış ve herkesin sana gözlerini dikip bakabileceği bir yerde değil... Open Subtitles ليس مثل هنا حيث اللمعان والإنفتاح وكل شخص يستطيع أن يحدق بكَ
    Bir gün bir adam bana, ''geleceğimin parlak gözükmediğini'' söyledi, fakat ''Ben oğlum için parlak bir geleceğim olmasını istiyorum'' TED لقد أخبرني أحد الرجال يوماً " إن مستقبلي مظلم ! ولكني أريد مستقبلاً مشرقاً لطفلي
    Bu insanlara para dağıtmaya başlamak pek de parlak bir fikir değil. Open Subtitles بدأ توزيع المال لهؤاء الناس انها ليست من ألمع الأفكار.
    Global Dinamik'in yöneticisi parlak bir insan, bu yüzden gizli değil. Open Subtitles رئيس القلوبال دينامك مشع, اجعلها غير سرية
    Merhaba. Sanırım kısa ve parlak bir şey giymek için bırakılan notu almadım. Open Subtitles إذا ، لم تصلني الملاحظة بأن ألبس شيئ قصير و لماع
    Bu insanlar için daha parlak bir gelecek garanti edebildik. TED أستطعنا تأمين مستقبل أكثر إشراقاً لأؤلئك الناس
    Sonra ortaya elektronik aksamla çalışan her şeyi bozan parlak bir ışık çıktı. Open Subtitles و عندها كان هناك ضوء ساطع و اللذي أوقف جميع الإلكترونيات عن العمل
    Büyük Merkez fikri sizce çok parlak bir fikir mi? Size yeni bir telefon numarası verirler ve bu noktada bir telefon numarası tüm telefonlarınızı çaldırır. TED البدالة المركزية هي فعلا فكرة ذكية حيث يعطونك رقم جديد ومن ثم عندما يرن ذلك الرقم يجعل جميع هواتفك ترن في نفس الوقت
    Fakat bir süre sonra birileri bu etiketi yapıştırmak gibi parlak bir fikir buldu. TED لكن في مكان ووقت ما خطرت على بال أحدهم فكرة عبقرية بوضع ملصق على الفاكهة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more