"prensip" - Translation from Turkish to Arabic

    • مبدأ
        
    • المبدأ
        
    • المبادئ
        
    • مباديء
        
    • كمبدأ
        
    • مبدأً
        
    • مبادئ
        
    • بالمبدأ
        
    Kendine prensip sahibi diyebilirsin, ama aslında yaşlı ve inatçı bir aptalsın. Open Subtitles قد تدعو نفسك ذو مبدأ لكن ما أنت حقأ هو أحمق عنيد
    Hayır, Cindy. Bu bir prensip meselesi, insanlar beni itip kakamayacak. Open Subtitles لا سيندي هذه قضية مبدأ وانا لن اتابع الكلام عن هذا
    Bence bu çok güzel temel bir prensip, refah konusunu tutundurmaya çalışan tüm ülke grupları için. TED أعتقد أن ذلك مبدأ أساسي وجيد لأي مجموعة من الدول تركز على تعزيز الرفاهية
    prensip olarak Sharon'dan nefret ediyordun ama şimdi onun yerini alabilirsin. Open Subtitles لقد كرهتي شارون من حيث المبدأ قد تأتين الان لتحلين محلها
    Hatta hissetmiyorum bile lan. - Ama bu prensip meselesi, bebeğim. Open Subtitles ‫في الحقيقة لا أشعر بأثر الضربة ‫ولكني منزعج من ناحية المبدأ
    Bu prensip bize insan yaşamının yapısı üzerine de iç görü verebilir. TED قد ينير هذا المبدأ بصائرنا بشأن تركيبة الحياة البشرية.
    Emek ekonomisinde "Telafi Farkı" diye çok temel bir prensip vardır. TED وهو من المبادئ في اقتصاد العمل والعمال، ما يسمى "بالتعويض الفارق"
    Fakat koruma sorumluluğu, bir anlamda, uluslararası bir prensip olarak, halkların kendi kaderini tayini etmesi fikrinden devralınmış yeni bir fikir. TED و لكن، مسئولية الحماية هي مبدأ جديد قد غطى نوعاً ما على مبادئ تحقيق الذات المسيطرة حالياً على المجتمع الدولي.
    Cezanın miktari önemsiz, Jenkins, bir prensip meselesi. Open Subtitles قيمة الغرامة ليست لها علاقة هذه مسألة مبدأ
    Öyle deme, Dryden. prensip meselesi. Open Subtitles لا تحاول هذا يا درايدن فأنا اتحدث عن مبدأ هنا
    Viyana sosyetesi, politika, felsefe, sanat yada bilimde... bir kesinlik, bir prensip arıyordu. Open Subtitles كانت يسعى المجمتع الفييني عن يقين أو مبدأ ما سواءاً كان في السياسة أو الفلسفة أو الفن أو العلم.
    prensip meselesi, senden beni desteklemeni istiyorum. Open Subtitles ،إنّها مسألة مبدأ و عليك أن تُساندني في هذا
    Eğer şiddeti önlemek için vurgulayabileceğim bir prensip varsa ki o da en önemli prensiptir işte bu prensipte ancak "Eşitlik" olurdu. Open Subtitles ينظر اليهم نظره فوقية ويقلل من احترامهم. لو كان هناك مبدأ واحد يجب التشديد عليه وهو اهم مبدأ يتضمن
    prensip şu ki değer verdiğiniz bir ilişki bir çatışmayla zarar görüyor, bunun için bir şeyler yapmalısınız. TED المبدأ هو أنه لديك علاقة قيمة تفسد بالصراع وبالتالي تحتاج للقيام بشيء حيال ذلك.
    Farklı tasarımlar, aynı prensip: Siz çerçeveyi sağlıyorsunuz ve ondan sonra aileler devralıyor. TED تصاميم مُختلفة لكن المبدأ هو ذاته: توفِّرُ أنت الإطار، وانطلاقًا من ذلك، تتولى الأُسرُ الباقي.
    Fakat bu prensip, hiç görmemiş olsak bile, sonsuz sayıda şeyi hayalimizde nasıl canlandırdığımızı açıklamaz. TED لكن هذا المبدأ لا يفسر الأشياء اللامتناهية العدد التي نستطيع أن نستحضرها في خيالنا دون رؤيتها حتى.
    Bir numaralı prensip: Bu şeyler için sorumluluk almak zorundayız. TED اذاً المبدأ رقم واحد علينا أن نتحمل مسؤولية ما نقوم به
    İki numaralı prensip: Bu çeşitliliğin farkına varmalı ve kutlamalıyız. TED المبدأ رقم اثنان: علينا أن نتقبل التنوع و أن نعترف به
    Dört numaralı prensip: Dünya'nın çeyreğini almalı ve sadece Darwin'in teorisini uygulamalıyız. TED المبدأ رقم أربعة: علينا أن نترك حوالي ربع الكرة الأرضيىة تحت سلطة نظرية داروين التطورية فقط
    prensip Bay Rinditch'e bir şey ifade etmez, bayan. Open Subtitles المبادئ لا تعنى شيئا للسيد رينديتش يا انسة
    Bundan dolayı, doğadan aslında algoritmalarımızı geliştirmemizi sağlayacak üç düzenleyici prensip alıyoruz. TED لقد إخذنا من الطبيعة 3 مباديء تنظيمية حيث سمحت لنا بتطوير خوارزمياتنا.
    Bilmeniz gereken bir diğer prensip ise, bir şeyleri değiştirirken bunu fevkalede dikkatli yapmalısınız. TED الشيء التالي الذي عليك استيعابه كمبدأ هو متى تقوم بإدخال تغيير، أنت بحاجة لتقوم به بشكل غير عادي بعناية.
    Artık bir prensip değil, sadece bir kalem öyle mi? Open Subtitles لم يعد مبدأً بعد الان ؟ الأن هو مجرد قلم ؟
    Ancak mücadeleye girişen bir ekip üç temel prensip benimsedi. TED لكن فريق واحد من الذين قبلوا التحدي اعتمدوا على ثلاثة مبادئ رئيسية.
    Bu sefer 6 bin, geçen sefer 8 bin. Sorun para değil, prensip meselesi! Open Subtitles ستة آلاف هذه المرة، وتسعة آلاف المرة السابقة إنه لا يتعلق بالنقود يا رجل، بل بالمبدأ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more