Senin için söylemesi kolay. Sen Mr. White'sın. Oldukça havalı isim. | Open Subtitles | من السهل عليك قول ذلك ، لديك اسم لطيف سيد وايت |
Senin için söylemesi kolay. Nasılsa askere çağrılma ihtimâlin yok. | Open Subtitles | أعتقد من السهل عليكِ قول هذا لأن لا يمكنك اختيارها. |
Senin için söylemesi kolay. Geçen sefer bunları yaşamak zorunda kalmamıştın. | Open Subtitles | من السهل عليك قول هذا لم تعيش الأحداث في آخر مرة |
söylemesi oldukça zor. Rainsford'u tanıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | من الصعب القول تعرف راينسفورد، ألست كذلك؟ |
Benden söylemesi, o adamın hakkından geleceğim. | Open Subtitles | يمكننى القول أننى بالرغم من ذلك ، سوف أصلح عربته |
Bunu bir amigo kız olmayan birinin söylemesi kolay tabii. | Open Subtitles | حسنا ، هذا امر بسيط قوله بالنسبة لواحدة غير مشجعة |
Senin için söylemesi kolay. Mükemmel cildinle reklam yüzü oldun. | Open Subtitles | من السهل قول ذلك يا طفلة ملصق مطهر الجليد المثاليِة |
Senin için söylemesi kolay. Kirli ayak gibi koktuğunu söylemediler. | Open Subtitles | من السهل عليك قول ذلك فلم ينعتك أحد برائحة الحذاء |
- Senin için söylemesi kolay. - Senin adını taşımıyor. | Open Subtitles | ، من السهل عليك قول ذلك إنه لا يحمل اسمك |
söylemesi biraz zor ama ne zaman pantolonları atsan tekrar almak zorunda kalıyorsun. | Open Subtitles | من الصعب قليلا قول هذا لكن كلما تخصلت من السروال تضطر لشراءه مجددا |
söylemesi belki şiirsel ve romantik geliyor ama öyle değil. | Open Subtitles | ربما قول ذلك يبدو شاعرياً و رومانسياً. ولكنه ليس كذلك |
- dünyada en iyisi. - Senin için söylemesi kolay. | Open Subtitles | أكثر من أى شخص بالعالم من السهل عليك قول هذا |
Bir hafta yememiş gibi hissediyordum, ki söylemesi yapmasından daha kolay... kendi ellerini bile göremiyorken. | Open Subtitles | اشعر مثل أنني لم أكل في الإسبوع، من السهل القول من العمل عندما لا يمكنك حتى ان ترى يديك |
- Hadi şu bebeği durduralım. - söylemesi kolay, ama ben yanındayım. | Open Subtitles | لنوقف هذا القطار من السهل القول ولكن العمل أصعب |
söylemesi zor, ben fazlasıyla erotik buldum. | Open Subtitles | من الصعب القول. وجدت الكلام عنه رومانسى. |
Sizin gibi bir doktoroun bunu söylemesi bir iltifattır. | Open Subtitles | حينما يصدر هذا القول من جرّاح بارز مثلك فتلك مجاملة فى الواقع. |
söylemesi zor, sen sadece eğlence için oynuyorsun. | Open Subtitles | من الصعب القول لكنك تلعبين فقط لأجل المرح |
Ben söylemem gerekeni söyledim, o da söylemesi gerekeni söyledi işte. | Open Subtitles | رأيت فقط ما علي رؤيته، و قال ما عليه قوله فقط. |
Bunun gibi geriye dönük hafıza kaybı için söylemesi zor ama hasta, geçmiş yaşamını unutabilir. | Open Subtitles | يصعب الجزم بذلك ، حالات فقدان الذاكرة الانتكاسي كتلك قد تجعل المريض ينسى أعواماً من حياته |
İnsanların ne istediğini söylemesi gerekir. İlk -kez seks- zor durum. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً, يجب على الناس قولها كما هي عليه الجنس بالمره الأولى, امر مخادع |
Trump'ın sevilmesinin bir diğer nedeni, ne düşünüyorsa onu söylemesi. | TED | سبب آخر لشعبية ترامب: أنه يخبر بما يفكر به. |
Sipariş etmeden önce bana söylemesi gerekirdi, fakat bana daha sonra söylemiş olurdu. | Open Subtitles | كان عليه أن يخبرني قبل طلبها لكنه كان سيخبرني بعدها لو فعل |
Senin yaşındaki birinin bunu söylemesi inanılmaz olgunca bir şey. | Open Subtitles | وذلك بشكل لايصدق قولٌ راشد لشخصٍ في مثل عُمرك لقوله |
Hep nefret ederim. Şimdi onu söylemesi için her şeyimi veririm. | Open Subtitles | كنت دائماً أكره ذلك ولكن الآن سوف أفعل أي شئ لكي أسمعه يقولها ثانية |
Daha da kötüsü herkesin çözümün çok basit olduğunu söylemesi. | Open Subtitles | والأسوأ من ذلك أن كل شخص يخبرك أن الحل بسيط |
Birinin ona gidip, söz verdiğin gibi düğüne odaklanmak yerine, küresel karışıklıklar ve kozmik radyasyon üzerine araştırmalar yaptığını söylemesi olur. | Open Subtitles | أن يخبرها شخص ما أنك كنت تحقق في الإضطرابات العالمية والإشعاع الكوني بدلا من أن تركز على الزفاف مثلما وعدت |
Tamam mı? Birinin bunu söylemesi için bütün gün bekledim. | Open Subtitles | لقد انتظرت اليوم بطوله كي يأتي شخص ليقول لي هذا |
Ve söylemesi gereken şeyi söylemek için asla uygun bir zaman olmayacaktı. | Open Subtitles | وكان هناك قط وقتا طيبا لقول ما كان عليها أن أقول. |
Bu kadar çürümüşken, söylemesi zor. | Open Subtitles | صعب معرفة ذلك بعد تحلل الجثة بهذا الشكل. |
Sana daha önce söylemesi gerektiğini söylemiştim ama nasıldır bilirsin... | Open Subtitles | قلت لها أن تخبرك في وقت سابق، لكن أنت تعرفها كم هي.. |