Çünkü 2009 yılındayız ve halen sütü küçük kağıt bir kutuya koyuyoruz. | Open Subtitles | لأننا في العام 2009 ولا نزال نضع الحليب في ذلك الصندوق الورقي |
Eğer birinin çikolatalı kurabiyeyi bilmesini istiyorsan yanına bir bardak sütü de çizeceksin. | Open Subtitles | لو أردت أن يخمن أحد رقاقة بسكويت الشيكولاتة، ترسم كوب من الحليب بجانبها |
Annenin sütü iyi değil diye inek sütü mü içiyorsun? | Open Subtitles | حليب ماما خفيف .. فالنونو لا يشرب سوى الحليب البودرة |
Umuyorum ki, bir gün yollarımız kesişecek ve bir kap konsantre sütü paylaşabileceğiz. | Open Subtitles | على أمل أن يلتقي ممرانا ،ذات يوم ونستطيع أن نتقاسم علبة حليب مكثف |
- Ben biliyorum. Kıyafetinde kurumuş anne sütü lekesi vardı. | Open Subtitles | أنا أعرف ، لقد كان على بلوزتها حليب ثدي جاف |
Bu çılgınca! Ahır ineklerle dolunca sütü satın almak zorundayız! | Open Subtitles | هذا جنون أيجب أن نشتري اللبن و الأسطبل مليء بالأبقار؟ |
Ve buzdolabında biraz soğuk sütü olup olmadığını sordum. | Open Subtitles | و لو كَانَ عِنْدَها شوية لبن بارد في الثلاجةِ، |
Herkes sütü çıkarmak için ineğin memesini sıkman gerektiğini biliyor. | Open Subtitles | الجميع يعرف بأنه يجب أن تعصر الحلمة لتخرج الحليب منها |
Hatta çiftçiler orada sığırları otlatırdı, çünkü mezar otlarının, sütü daha tatlı yaptığına inanıyorlardı. | TED | حتى المزارعين كانوا يرعون مواشيهم فيها، معتقدين أن أعشاب المقبرة وُجدت لجعل الحليب أكثر حلاوة. |
Bir şekilde, bu bebek şişe burunlu yunus dumanı temsil etmesi için sütü kullanma fikrini bulmuştu. | TED | بطريقة ما، خطرت للدلفين طريقة استعمال الحليب لتمثيل الدخان. |
Süt patojenlerle savaşa yardım eden bağışık etmenler sağlar ve anne sütü bebeğin vücuduna uyarıcı hormonlar sağlar. | TED | يوفر الحليب عوامل مناعية تساهم في محاربة مسبِّبات الأمراض، كما يوفر حليب الأم هرمونات ترسل إشارات إلى جسم الرضيع. |
sütü tek tip haline gelmiş, homojenize ve pastörize edilmiş, paketlenmiş, tozu yapılan, tatlandırılmış ve formüle edilmiş bir şey olarak düşünmeye başladık. | TED | بدأنا نعتبر الحليب كشيء معياري، ومتجانس، ومبستر، ومعلّب، ومسحوق، ذي نكهة ومُعالج. |
sütü biraz bol olmuş, ama yine de ferahlatıcı olacak. | Open Subtitles | يوجد بالتأكيد الكثير من الحليب ولكن سيكون ذلك منعشاً |
Bil diye söylüyorum soya sütü(*) için ekstradan 60 cent alıyorum. | Open Subtitles | زاد سعر حليب الصويا 60 سينت أحببتُ أن أعلمكَ بذلك وحسب |
Her bir maymun, sütü olmadığı halde havlu kumaşıyla kaplı olanı seçmiş. | Open Subtitles | كل قرد فضَّلَ الأم المغطاة بالمناشف حتى لو لم يكن لديها حليب |
İçinde keçi sütü olan ve hayvanlar üzerinde denenmemiş organik şampuan! | Open Subtitles | إنه مستحضر من الشامبو العضوي مع أثر من زبد حليب الماعز |
Bebekler yaşıyor ve gelişiyor çünkü annelerinin sütü onların besini, ilacı ve uyarımı. | TED | يعيش الأطفال ويكبرون لأن حليب أمهاتهم غذاء ودواء وإشارة. |
Küçük bebekler için, vücutları için tüm yapı taşlarını sağlayan beyinlerine biçim veren ve tüm aktivitelerine yakıt olan anne sütü bir tam besindir. | TED | بالنسبة للأطفال الرضع، فإن حليب الأم هو وجبة غذائية متكاملة توفر لأجسامهم كل مقوِّمات البناء والنمو، التي تشكِّل أدمغتهم وتمنحهم الطاقة اللازمة لجميع أنشطتهم. |
Belki sıcak bir banyo ve bir bardak ılık keçi sütü... | Open Subtitles | ربما حمامٌ ساخن و كوبٍ من اللبن الدافيء.. |
Bazen anne sütü emzirecek kadar çok değildir. | Open Subtitles | أحيانا ما يكون لبن الأم لا يحتوى العناصر الكافيه |
sütü elin al, bakalım sana gelecek mi? | Open Subtitles | لماذا لا تمسكين بالحليب لنرى اذا كان سيحضر اليك |
sütü de, çayı da boş ver. Konuş benimle. | Open Subtitles | فقط يَنْسي الحليبَ ويَنْسي الشاي ويَتكلّمُ معني. |
Onun damıtılmış bufalo sütü senin olacak. | Open Subtitles | كعكة الفاصوليا بالجراد وحليب الجاموس المتخمر |
Sana bir espresso daha alayım. sütü fazla olsun mu? | Open Subtitles | سأحصل على قهوة سادة مرة أخرى قهوة بحليب أكثر؟ |
Öncelikle sabahları keçi sütü gerekecek. | Open Subtitles | حسناً، في البدء، سأحتاج لحليب الماعز في الصباح |
Onlara, kampın komutanlarının adlarını veriyor ki onların gönlünü hoş tutsun ve bebekleri çayla besleyebilsin çünkü sütü az geliyor. | TED | وسمت الطفلين على قادة المعسكر لكسب رضاهم وإعطائها بعض الشاي الأسود لإطعام الطفلين لأن حليبها لم يكن يكفيهم |
sütü yeni tencerelerimden birinde kaynattım. | Open Subtitles | سَخّنَ الحليبُ في ي قدر كوارتِينِ الجديدِ. هنا تَذْهبُ. |
İşte, daha iyi olmuşsundur. Artık ihtiyacın olan tek şey anne sütü. | Open Subtitles | ها أنت ذا، يجب أن تشعر بتحسن الآن عليك أن ترضع الحليب من أمك |
Hiç sütü kalmamıştı ve onlar durmadan ağladılar. | Open Subtitles | هي لم يكن عِنْدَها حليبُ . هي لا تَستطيعُ أَنْ تَتوقّفَ عن البُكاء. |
Roma denen fahişe, sütü çekilene dek... biz şişman ve mutlu olana dek bizi emdirsin. | Open Subtitles | والعاهرة العظيمة سترضعنا حتى نرضى ونسعد |