Bu sırada savaş devam ediyordu ve babam 15 yaşındayken annesi öldürülmüştü. | TED | واثناء فترة الحرب توفيت والدته عندما كان بلغ ال 15 من عمره |
Sanırım biraz aceleci davranıyorum. Savaş olduğu sırada çetenin piyade erlerine iki kat fazla para ödedikleri ortaya çıkıyor. | TED | فاتضح أن ـ أنا استبق نفسي. فاتضح أن في العصابة عندما يكون هناك حرب، فهم يدفعون للجنود ضعف أجورهم. |
Hayatımdaki en önemli şey de bu sırada meydana geldi. | TED | وهو أهم شيء في حياتي حدث أيضاً في ذلك الوقت. |
Yani işe yaradı. sırada bunu Riverside'dan dışarıya çıkarmak vardı. | TED | اذاً, انها ناجحة. فقد حان الوقت الآن لأخذها خارج الريفرسايد. |
Tekrardan, mavi kutunun anısını yeniden canlandırdık ve bu sırada hafif bir ayak şoku verildi ve hayvan birden dondu. | TED | من جديد، لقد نشطنا ذاكرة الصندوق الأزرق بينما تعرض الحيوان إلى بضع صعقات خفيفة للأقدام، و الآن يتجمد الحيوان فجأة. |
Bu sırada aynı yıl Bell Labaratuvarları'nda bir sonraki devrim açıklanmak üzereydi, bir sonraki yapı taşı. | TED | وفي هذا الأثناء من نفس السنة بالضبط، في مختبرات بيل كانت الثورة الموالية على وشك أن يعلن عنها، وحدات البناء التالية. |
Bu iki gün önce, şu dışarıdaki sırada... beklemeye başladığım zaman adresim idi. | Open Subtitles | هذا كان عنواني، حتى ما قبل يومين.. حين بدأت الوقوف في الطابور هناك.. |
O sırada annem gelip bana kilise okulundaki öğretmenimin öldürüldüğünü söyledi. | Open Subtitles | عندما أمّي جاءت فيها وأخبرتني تلك معلّم الأحد كان قد قتل. |
O sırada ben bir banyo arıyordum ve yanlışlıkla sete girmişim. | Open Subtitles | ولكن عندما كان يبحدث عن الحمام بالصدفة دخلت الى الغرفة .. |
O sırada parası yetmedi. Ev, tekrar satılığa çıkınca onu aradınız. | Open Subtitles | ولم أتحمل ذلك، آه اتصلت به عندما كان عائدا إلى السوق |
Hatta dostum Sovyetlerle savaştıkları sırada Afganistan'a bile mal götürdüm. | Open Subtitles | اننى حتى وردت الى افغانستان عندما كانوا يقاتلوا السوفييت امثالي |
Amelia'dan bu yana Elphberg siması, bizden birinde arada sırada ortaya çıkmıştı. | Open Subtitles | و هناك وجه مشابه لعائلة الفبرج يبرز فجأه من ذلك الوقت فصاعدا |
Bu sırada sen de sakin durmalısın. Böyle etrafta istediğin gibi gezemezsin. | Open Subtitles | في نفس الوقت يجب عليك أن تستريح لا يمكنك التجول في الخارج |
Bir şeyler düşüneceğim sen de bu sırada bornozu çıkar, onlar 60 dolardı. | Open Subtitles | سوف أفكر في حل وفي الوقت الحالي، اخلع الرداء إنه يكلف 60 دولار |
O sırada ben de onlara akordeon çalıyordum.... ...çıplak olarak. | Open Subtitles | بينما أعزفُ لهم أغنية جميلة بـ الأكورديون. و أنا عريان. |
Kimliğini bulma arayışı gelecek planları yapmak bu sırada zıvanadan çıkmış hormonlarınla uğraşmak. | Open Subtitles | تحاولين معرفة من تكونين ،ومالذي ستفعلينه طوال حياتك بينما تزور جسمك الهرمونات الهائجة |
Ve ben ölümün bu halini etrafımda hissettim çünkü annem aynı zamanda benim sırada olduğumu, ve kendisinin de sonra geleceğini düşünürdü. | TED | ولهذا كانت فكرة الموت حولي لأن امي ايضا تعتقد انني ساكون التالية وهي التالية |
Her neyse, benim için evi arada sırada kontrol etmeni isteyecektim. | Open Subtitles | على أية حال، كنت أتمنّى أن تتفقدي البيت من حين لآخر |
Bunu hazırlayacak 1 sene var ve şimdiden, umarım size biraz sonra gösterebilirim, şimdiden 25 kadar müthiş konuşmacı sırada. | TED | هناك عام لفعل هذا وبالفعل، كما أرجو لعرض القليل لاحقاً، هناك 25 متحدث رائعين يصطفون للعام القادم. |
sırada ne var, hareketli önlük mü? | Open Subtitles | ما الذي سيفله تالياً ، فرفة مقدّمة البدلة؟ |
Ve ülkelerin karbon emisyonları listesine gemi taşımacılığı emisyonlarını koyarsanız, yaklaşık altıncı sırada gelir, Almanya'ya yakın bir yerde. | TED | و إذا وضعت انبعاثات النقل البحري على قائمة انبعاثات الكربون للدول، ستأتي تقريبا في المركز السادس، قريبا من ألمانيا. |
- Meraklanma,sırada o var. - Ona gidin, ona, tamam mı? | Open Subtitles | هو التالى , لا تقلق اذهب له , اذهب له, موافق؟ |
Bir atış köprücükkemiğinin oraya, ve diğeri koşarak uzaklaştığı sırada direk arkadan. | Open Subtitles | طلقة واحدة عبر الترقوة وطلقتين على ظهره مباشرة حينما كان يركض هارباً |
Bir kadının kocasını öldürdüğünü, o sırada çıldırdığını ileri sürdüğünü duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعت عن امرأة قتلت زوجها, وأدّعت انها مجنونة فى وقتها |
Bu olduğu sırada C-4 satışı yapılmış ve adamları tutuklamışlardı. | Open Subtitles | لقد أنهوا صفقةِ بيعٍ لمتفجراتٍ وإعتقلوا حينها بينما حدثَ هذا |
Bu yüzden "Niçin onu oluşturduğumuz sırada bunu yapmayalım ki?" | TED | لذلك فكّرت، لما لا يكون بنفس الترتيب الذي أدخلته به؟ |
Ayrıca konuştuğumuz gibi, arada sırada iç çamaşırı giymek çok rahatmış. | Open Subtitles | عدى إرتدائي لملابسك الداخلية أحياناً والذي كما تناقشنا ، يريحني جداً |