saçları besleyen, yağsız ve doğal görünmesini sağlayan formülü ile... | Open Subtitles | ،و الجديد من المنتجات التجميلية .لتجعل الشعر طبيعيا ً أكثر |
saçları besleyen, yağsız ve doğal görünmesini sağlayan formülü ile... | Open Subtitles | ،و الجديد من المنتجات التجميلية .لتجعل الشعر طبيعيا ً أكثر |
Çelimsiz, bakımsız saçları bunalımdaki bir film yıldızı havası vardı. | Open Subtitles | كان رشيقاً, و شعره الناعم و مرتدياً ملابسه كنجوم الأفلام |
İki erkek kurbanın saçları da siyaha boyanmış, kadın olan da esmer. | Open Subtitles | كلا الضحيتين الذكور تم صبغ شعره بالأسود و الإمرأة ذات شعر داكن |
Fotoğraflar çekiyor ve kurbanlarına dair kişisel bağlantılar topluyor-- cüzdanları ve saçları. | Open Subtitles | إنه يلتقط الصور و يجمع أمورا شخصية من ضحاياه محافظهم و شعرهم |
Komik saçları olan at yaptı. Keçi de işin içinde. | Open Subtitles | لقد فعلها الحصان ذو الشعر الغريب وكان متفقا مع العنزه |
Kestane rengi saçlarım döküldüğünden beri, saç kesmeyi, ona şekil vermeyi ve saçları para karşılığı kısaltmayı hayal ediyorum. | Open Subtitles | و الآن و بعدما سقط شعري الأصهب الناعم ،أنا أحلم بقص الشعر و تزيينه و تقصير الشعر مقابل المال |
Şimdi sabıka resmindeki uzun saçları, bıyığı ve sakalı alalım. | Open Subtitles | الآن، نريد أن نزيل الشعر والشوارب واللحية من الصورة الأخرى |
Oto yıkama yerine gelen o bayanı mesela. Siyah saçları olan. | Open Subtitles | مثل تلك السيدة التي جائت إلى المغسلة، تلك ذات الشعر الأسود |
O bir kadın. saçları görebiliyorsunuz. | TED | انها معلومات استخرجت من إمرأة .. وكما ترون الشعر واضح |
Bu defa mükemmel düzgün saçları ve sakız balonu yanaklarıyla. | TED | هذا الطفل كان ناعم الشعر وممتلئ الخدّين. |
Müzisyen bir adam var. Beyaz saçları var. İyi çalamıyor. | Open Subtitles | هناك رجل يعزف هذه الموسيقى شعره أبيض، ولا يجيد العزف |
Hücresinde sonsuz günler geçirdi, güneş ışığı yoktu, bu yüzden gözleri de saçları ve sakalı kadar siyahtı. | TED | في الظلام، لذلك كانت عيناه سوداوين كسواد شعره وشاربه. |
Diğeri daha genç ve sarışın. Bayağı açık renk saçları var. - Kadınlarınki gibi. | Open Subtitles | رجل سمين ويرتدي قفازات والآخر أشقر شعره طويل |
Daima manto giyerdi... beyaz saçları vardı ve her zaman bir şemsiye taşırdı. | Open Subtitles | كان دائماً يرتدي معطف... كان شعره أبيض... ، و يحمل دائماً معه مظلة. |
Bu çok önemli. Burunları olabilir, saçları olabilir, auraları bile olabilir. İtirazım yok, ama birbirinize bakın ve bir iltifatta bulunun. | TED | قد يكون شيئاً مميزا في أنوفهم أو شعرهم أو حضورهم أرجوكم أنظروا الى من جانبكم، أمدحوهم. |
İyi de madem seks suçlusu, keşke saçları olsaydı diyorum. | Open Subtitles | أعلم ذلك, بما أنه معتدي جنسي أنا تمنيت أن لديه شعراً على رأسه |
Koyu renk montu vardı. saçları saman sarısıydı. Sakalı vardı. | Open Subtitles | يرتدي معطف غامق، يحظى بشعر أشقر مائل لرملي مع لحية. |
Esmer tenli, saçları biçimsiz kesilmiş. Omzunun arkasında sahibesinin damgası var. | Open Subtitles | سمراء البشرة، وشعرها خشن، وعلامة السخرة على ظهرها من ناحية الكتف. |
Çünkü saçları turuncu. Burun küpesi, meme küpesi dudak küpesi takıyor. | Open Subtitles | لأن لديه شعر برتقالي, و خاتم في أنفه و في حلماته |
Çocuğun birine bizi çeksin diye kamerayı verdik ama iyi ki orada değildin çünkü saçları kızıldı, tiksindiğini biliyorum. | Open Subtitles | جعلنا طفلٌ يصوّرنا، لكن من حسن حظك لم تكوني هناك لأن لديه شعرٌ أحمر، أعلم كم يقززك ذلك |
Anne tarafımdan, anneannemin porselen rengi bir ten rengi ve pamuğa benzeyen saçları vardı. | TED | الأم الحاكمة، جدتي، لديها جلد كالبورسلان وشعر مثل القطن. |
Sakalı, dağınık saçları ve tüm her şeyiyle tamamen onun yüzü. | Open Subtitles | إنها مرسومة على شكل وجهه وجهه بلحيته وشعره المنكوش وباقي التفاصيل |
Yüzünü çevreleyen siyah saçları ve kahverengi gözleriyle büyüleyiciydi. | Open Subtitles | الوجه مؤطر بالشعر الداكن و العيون البنية تحلم بحنان |
Ne olduğunu göremiyorum çünkü saçları onu gizliyor. | Open Subtitles | لا استطيع ان ارى ما هو لانها تغطيه بشعرها |
Saçının her tarafına yapışkan şeyler takar, çünkü saçları gri. | Open Subtitles | إنها تَضَع مادة لزجة على شعرِها, لأن لديها شعر أشيب. |
Bir gecede saçları bembeyaz olmuş, yaşlı bir adama dönüvermişti. | Open Subtitles | شعرة استحال ابيضاً هذة الليلة . لقد صار رجلاً عجوزاً |
Öteki adamın uzun, sarı saçları vardı... neredeyse beyaz, ve tuhaf mavi gözleri. | Open Subtitles | وكان الرجل الآخر ذو شعر اشقر طويل تقريب أبيض مع عيون زرقاء غريبة |