| Bu dünya beni kör etmiş olabilir ama Tanrı görmemi sağladı. | Open Subtitles | ربما يكون هذا العالَم قد أصابني بالعمى ولكن الله جعلني أرى |
| Her şeyin ne kadar muğlak olduğunu öğrenmemi sağladı bu. | Open Subtitles | لقد جعلني ذلك أدرك كم كان الضباب يغطي كل شيء |
| Kaza hayatımı gözden geçirmemi sağladı ve beni alıp götürdü. | Open Subtitles | الحادث جعلني أفكر أن المستقبل مجهول وأن الموت يأتي فجأة |
| Sözleri hayatım hakkında daha önce düşünmediğim şeyleri gözden geçirmemi sağladı. | TED | لقد جعلتني أتفحص الأشياء الموجودة بحياتي التي لم آخذها بعين الأعتبار. |
| Hayaletten bahsetmem onun sırf dileğini dilediği için gerçek olduğunu sanmasını sağladı. | Open Subtitles | الشبح جعل الرجل في منتصف طريق التصديق هي كانت واقعيه بمنحه أمنيته |
| Ama bulabildiğim tek şey,... bir keresinde çöpten kek yediğin... ki,açıkçası bu durum seni daha çok sevmemi sağladı. | Open Subtitles | لكن الجُرم الوحيد الذي وجدته أنكِ في أحد الأيام إلتهمتي كعكةً من القمامة، وهذا بصراحة يجعلني أعجب بكِ أكثر. |
| Seksi denklemden çıkarmak insanlarla farklı yollardan ilişki kurmamı sağladı. | Open Subtitles | إخراج الجنس من المعادلة جعلني أرتبط بالناس بطريقة مختلفة تماماً |
| Ama onunla çalışmak, bundan sonra ne yapmak istediğimi anlamamı sağladı. | Open Subtitles | لكن العمل معه جعلني أعرف ماذا اريد أن أفعل بعد هذا |
| ...bu bana benim de dürüst olmam gerektiğini fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | ..وهذا جعلني أدرك أن أني يجب أن أكون صادقاً , أيضاً |
| Arkadaşlarım için her şeyi yapardım, ki düşündüğüm kadarıyla Dünya'daki herkes de böyle hisseder, bu da sonunda savaşı anlamamı sağladı. | Open Subtitles | سأقوم بأي شيء من أجل أصدقائي و هو ما أظن بأنه شعور جميع من بالعالم و هذا جعلني أفهم الحرب أخيراً |
| Anlattığı olay, kendimi biraz fazla ciddiye aldığımı fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | لكن ذلك جعلني ادرك اني اخذ نفسي على محمل الجد كثيرا |
| Bana hiç inancı yoktu, ama daha sıkı çalışmamı sağladı. | Open Subtitles | التي لم تثق بي، ولكن ذلك جعلني أعمل بجهد أكبر |
| Köyde büyükannemle geçirdiğim her okul tatili bu inanılmaz fırsatın kendi ailem içinde yarattığı eşitsizliklerin bilincine varmamı sağladı. | TED | في كل عطلة مدرسية أقضيها في القرية مع جدتي جعلتني أدرك التفاوتات التي خلقتها هذه الفرصة المدهشة داخل عائلتنا. |
| Hoş biri, ama hala başkalarıyla olmaya hazır olmadığımı fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | انها لطيفة ، و لكنها جعلتني أدرك بأنني لست جاهزا للخروج بموعد |
| Bu gece bizim ne kadar şanslı olduğumuzu görmemi sağladı. | Open Subtitles | أتعلم, الليلة جعلتني أفكر حقاً إلى أي مدى نحن محظوظين |
| Yapabileceklerini yapan insanlar vardı, aynı anda, tek amaçla, kimin izlediği umurlarında olmadan, bunun gerçekleşmesini sağladı. | TED | كما ترون، كان الناس يفعلون كل ما بوسعهم، في نفس الزمن ونفس التفكير، بدون الاهتمام بمن يتابع، هذا ما جعل الأمر يحدث. |
| Bu sonuçlar beni cesaretlendirdi. En azından uzun vadede kendimi iyi hissetmemi sağladı,... ...Kendini ortaya çıkartıyor. | TED | ولقد شجّعني ذلك كثيرا. على الأقل يجعلني ذلك أشعر, إلى حد ما ، أن هذا أصبح أمرا بديهيا. |
| En başında bu oyunu yazabilmeni kim sağladı onu da düşün istersen. | Open Subtitles | ربما عليك ان تُفكر بمن جعلك تكتب هذه المسرحية في المقام الأول |
| Polisin gelmesi bunun boş bir tehdit olmadığını anlamamızı sağladı. | Open Subtitles | وصول الشرطة جعلنا نستوعب ان ذلك لم يكن تهديداً فارغًاً |
| Bu, dönemlerin ne kadar çabuk geçtiğini fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | لقد جعلنى هذا ادرك ان كل المعالم قد ذهبت بسرعة |
| Polonya'nın eğitiminde köklü bir iyileştirme okullar arasındaki farklılıkların azalmasını en başarısız okulların gidişatı tersine çevirip bir dönemden biraz fazla sürede performanslarını artırmasını sağladı. | TED | ساعد فحص وإصلاح شاملللنظام التعليمي البولندي من التقليل بشكل كبيرمن التفاوت بين المدارس، ومساعدة العديد من المدارسضعيفة الكفاءة، والرفع من الكفاءة تزيد عننصف سنة دراسية. |
| Bilmiyorum, onunla yaşadığı deneyim, daha fazla bir arada olmalarını sağladı. | Open Subtitles | لا أعلم ، مهما كان ما جربته لقد جعلها متماسكة أكثر. |
| (Ses kaydı) Az önce yaptığımız konuşma... acaba internette yazdıkların hakkında daha farklı hissetmeni sağladı mı? | TED | هل المحادثة التى تمت بيننا للتو هل جعلتك تشعر بشكل مختلف عما كتبته على الإنترنت؟ |
| Evet, enerjimi ortaya çıkarıp seçeneklerimi daha net görmemi sağladı ama bütün payeyi buna vermek de biraz fazla olur. | Open Subtitles | صحيح أنها جعلتنى أخرج طاقاتى لأرى خياراتى بشكل واضح ولكن كل ذلك لا يستحقه هؤلاء |
| Bu etkileşim süreci bana soruna ilişkin daha derin bir anlayış geliştirmemi sağladı. | TED | عملية المشاركة هذه التي بدأتها ساعدتني على تطوير فهم أعمق للمشكلة. |
| "Karısı hamile ve Sloan'un bu işi bırakmasını sağladı çünkü belli ki o da artık bunun bir parçası olmak istemiyordu." | Open Subtitles | زوجته الحبلى هي من جعله يستقيل لأن لانه لم يريد أن يكون جزءا من هذا الأمر |
| Bu da NASA'nın daha önce iniş yapılamayacağı düşünülen bilimin çok ilgili olduğu Gale Krateri'ne tam bir iniş yeri belirlemesini sağladı. | TED | وهذا سمح لناسا أن تستهدف منطقة معينة في فوهة غيل وهي منطقة ذات أهمية علمية لم تكن قابلة للهبوط عليها من قبل. |
| Kendisini o denli sevmesini sağladı ki, asla ölemez. | Open Subtitles | لقد جعلته يحبها كثيراً لدرجة لا يُمكن أن يموت. |