"sel" - Translation from Turkish to Arabic

    • الفيضان
        
    • فيضان
        
    • الفيضانات
        
    • سيل
        
    • الطوفان
        
    • فيضانات
        
    • والفيضانات
        
    • سيغرق
        
    • بفيضان
        
    • الفياضانات
        
    • يفيض
        
    • غزيرة
        
    • فاضت
        
    • وفيضانات
        
    • ومومبي
        
    sel'den en az zarar gören bölgelerden biri Eski Şehir'di Open Subtitles الفيضان ضرب هذا الجزء من المدينة القديمة بأقوى ما لديه.
    Hikayeye göre; sel o kadar kuvvetli olmasına rağmen... evi yıkamamış. Open Subtitles تقول القصة ضرب الفيضان هذا البيت ، ولكن لكن لم يهدمه
    Bu bir sel baskının değil tamamen yukarıya itilmenin bir neticesi. TED لم يكن فيضان, لقد كانت أحدى الطبقات تحت الأرض ثم دُفعت للأعلى
    Teyzem, ailem Matla Nehrindeki bir sel felaketinde öldüğünden bu yana beni yetiştiriyor. Open Subtitles خالتي هي من ربتني .. منذ مقتل والدي في الفيضانات في نهر ماتلا.
    Hayır, artık beni tanıyorsun sel. Artık beni tanıyorsun. Open Subtitles الآن انت تعرفيني على حقيقتي يا سيل , الآن أنت تعرفيني على حقيقتي
    İster yangın çıksın, ister sel olsun, asla almam dediğim parayı neden aldım?" diye düşünürsün. Open Subtitles أخذ المال ربما لا أتخيل أنني سأفعله قادم من النار أو الطوفان
    Bölgede yangın ya da sel olduğuna dair bir rapor yoktu. Open Subtitles لَم يكن هناك بَلاغات عن أي حرائِق أو فيضانات في المَنطِقة،
    Ellili yılların başlarında Kansas'ta bir sel oldu, hatırlar mısınız? Open Subtitles هل تتذكر ذلك الفيضان في كنساس في اوائل الخمسينيات ؟
    Yağmur yağar, nehirlere doğru akar ve sel meydana gelir. TED حينها هطلت الأمطار, وامتلأت الأنهار, وهكذا حدث الفيضان.
    2011'de, Tayland tarihindeki en tehlikeli ve en pahalıya mal olan sel felaketiyle karşı karşıya kaldı. TED في 2011، ضربت تايلاند كارثة الفيضان الأكثر إضراراً والأكثر تكلفة. في تاريخنا.
    sel, Orta Tayland'ı devasa bir göle çevirdi. TED حول الفيضان وسط تايلاند إلى بحيرة ضخمة.
    sel sırasında evlerini su bastığında da kardeşler, kraliçelerini güvende tutarak bir araya gelip canlı bir kayığa dönüşürler. TED وعندما يُغرق فيضان كارثي منزلهم، تتجمع الأخوات على شكل طوافة تنقل الملكة إلى مكان آمن.
    Ama düşünüyorum, hani, eğer Bangladeş'te sel bölgesinin tam ortasında olsaydık, bu su böyle gözükmezdi. TED لكنني فكرت، تعرفون، اذا كنت في وسط منطقة فيضان في بنغلاديش، لن يبدو الماء كهذا.
    sel ya da kuraklık olursa Bu yüzden beni suçlarlar Open Subtitles سيحدث فيضان أو جفاف. وسأكون انا المُـلام.
    Yaz ortasında yağmur yağar, çöl ortasında sel basar. TED عندما تمطر في الصيف ، تحدث الفيضانات في الصحراء.
    Sanat, yangın, sel, deprem tarafından yok edilebilir, çöpe atılabilir, ya da öylece sonsuza dek kaybolabilir. TED الفن يمكن تدميره بالحرائق أو الفيضانات أو الزلازل، أو إلقائه في النفايات، أو فقط نفقده للأبد.
    Şu anda araba bulamıyorum, tamam mı, sel? Open Subtitles لا يمكنني الإتيان بأي شئ الآن, حسنا يا سيل
    -Artık beni tanıyorsun sel. Artık beni tanıyorsun tamam mı? Open Subtitles الآن انت تعرفيني على حقيقتي يا سيل , الآن أنت تعرفيني على حقيقتي
    Biliyorsun büyük sel geldiğinde, ...Tanrı Nuh peygambere büyük bir gemi inşa etmesini ve içine bütün ailesini ve o zamanlar dünyada var olan her türden iki hayvanı yerleştirmesini emretti. Open Subtitles هل تعلمين أنه عندما أتى الطوفان العظيم, فقد أمر الله نوحاً أن يبني سفينة ضخمة
    sel tortularının katlı pastası yavaşça gömülmüş sıcaklık ve basınç ile kayaya dönüşmüştür. Open Subtitles الطبقات المُتراصة لرواسب الطوفان طُمرت ببطئ و تحولت إلى صخر بواسطة الحرارة و الضغط.
    Ancak her yıl, yağmurdan dolayı sel problemimiz var. TED لكن كل سنة، لدينا مشاكل فيضانات بسبب المطر.
    Bunu, bizi devamlı kuraklık, sel, ve zehirli maymunlarla rahatsız etmeden önce düşünecekti. Open Subtitles ربما كان عليها التفكير في ذلك، عندما كانت تحيطنا بالجفاف والفيضانات والقرود السامّة.
    Hızlı Tony! Dünyayı sel basacak diyor! Open Subtitles تونى السريع قال ان العالم سيغرق بالفيضان
    1950'lerde Colorado normal bir günde bu sadece normal birgün, sel baskını değil, susuzlukta değil olağan bir gün , buna benzemektedir TED هذا هو نهر كولورادو في يوم عادي سنة 1950، هذا، كما تعلمون، ليس بفيضان أو جفاف، في يوم عادي هو يبدو بهذا الشكل.
    Bu dev kıvrımlar sel suyunun türbülansıyla oluştu. Open Subtitles هذه موجات عملاقة ، تشكّلت من مياه الفياضانات المضطربة
    Aslında sel havzasında bir var bir yok. Open Subtitles انها في الحقيقة انها علي مجري فيضان يفيض ويستقر
    Ben işittim arkasından sel gibi yağmur geldi. Open Subtitles حسنا, لقد سمعت الرعد, مصحوبا بأمطار غزيرة,
    Gözyaşlarım sel oldu, Open Subtitles عندما فاضت دموعي
    Elektrik kesintisi, devrilen ağaçlar, sel. Open Subtitles انقطاع التيار الكهربائي، و وقوع الأشجار وفيضانات
    Tsunami, depremler, sel baskınları olurken neredeydin peki? Open Subtitles .. عندما حدث تسونامي ، وحدث زلزال ومومبي كانت تحت الماء أين ذهبت معلومات في ذلك الوقت؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more