sel'den en az zarar gören bölgelerden biri Eski Şehir'di | Open Subtitles | الفيضان ضرب هذا الجزء من المدينة القديمة بأقوى ما لديه. |
Hikayeye göre; sel o kadar kuvvetli olmasına rağmen... evi yıkamamış. | Open Subtitles | تقول القصة ضرب الفيضان هذا البيت ، ولكن لكن لم يهدمه |
Bu bir sel baskının değil tamamen yukarıya itilmenin bir neticesi. | TED | لم يكن فيضان, لقد كانت أحدى الطبقات تحت الأرض ثم دُفعت للأعلى |
Teyzem, ailem Matla Nehrindeki bir sel felaketinde öldüğünden bu yana beni yetiştiriyor. | Open Subtitles | خالتي هي من ربتني .. منذ مقتل والدي في الفيضانات في نهر ماتلا. |
Hayır, artık beni tanıyorsun sel. Artık beni tanıyorsun. | Open Subtitles | الآن انت تعرفيني على حقيقتي يا سيل , الآن أنت تعرفيني على حقيقتي |
İster yangın çıksın, ister sel olsun, asla almam dediğim parayı neden aldım?" diye düşünürsün. | Open Subtitles | أخذ المال ربما لا أتخيل أنني سأفعله قادم من النار أو الطوفان |
Bölgede yangın ya da sel olduğuna dair bir rapor yoktu. | Open Subtitles | لَم يكن هناك بَلاغات عن أي حرائِق أو فيضانات في المَنطِقة، |
Ellili yılların başlarında Kansas'ta bir sel oldu, hatırlar mısınız? | Open Subtitles | هل تتذكر ذلك الفيضان في كنساس في اوائل الخمسينيات ؟ |
Yağmur yağar, nehirlere doğru akar ve sel meydana gelir. | TED | حينها هطلت الأمطار, وامتلأت الأنهار, وهكذا حدث الفيضان. |
2011'de, Tayland tarihindeki en tehlikeli ve en pahalıya mal olan sel felaketiyle karşı karşıya kaldı. | TED | في 2011، ضربت تايلاند كارثة الفيضان الأكثر إضراراً والأكثر تكلفة. في تاريخنا. |
sel, Orta Tayland'ı devasa bir göle çevirdi. | TED | حول الفيضان وسط تايلاند إلى بحيرة ضخمة. |
sel sırasında evlerini su bastığında da kardeşler, kraliçelerini güvende tutarak bir araya gelip canlı bir kayığa dönüşürler. | TED | وعندما يُغرق فيضان كارثي منزلهم، تتجمع الأخوات على شكل طوافة تنقل الملكة إلى مكان آمن. |
Ama düşünüyorum, hani, eğer Bangladeş'te sel bölgesinin tam ortasında olsaydık, bu su böyle gözükmezdi. | TED | لكنني فكرت، تعرفون، اذا كنت في وسط منطقة فيضان في بنغلاديش، لن يبدو الماء كهذا. |
sel ya da kuraklık olursa Bu yüzden beni suçlarlar | Open Subtitles | سيحدث فيضان أو جفاف. وسأكون انا المُـلام. |
Yaz ortasında yağmur yağar, çöl ortasında sel basar. | TED | عندما تمطر في الصيف ، تحدث الفيضانات في الصحراء. |
Sanat, yangın, sel, deprem tarafından yok edilebilir, çöpe atılabilir, ya da öylece sonsuza dek kaybolabilir. | TED | الفن يمكن تدميره بالحرائق أو الفيضانات أو الزلازل، أو إلقائه في النفايات، أو فقط نفقده للأبد. |
Şu anda araba bulamıyorum, tamam mı, sel? | Open Subtitles | لا يمكنني الإتيان بأي شئ الآن, حسنا يا سيل |
-Artık beni tanıyorsun sel. Artık beni tanıyorsun tamam mı? | Open Subtitles | الآن انت تعرفيني على حقيقتي يا سيل , الآن أنت تعرفيني على حقيقتي |
Biliyorsun büyük sel geldiğinde, ...Tanrı Nuh peygambere büyük bir gemi inşa etmesini ve içine bütün ailesini ve o zamanlar dünyada var olan her türden iki hayvanı yerleştirmesini emretti. | Open Subtitles | هل تعلمين أنه عندما أتى الطوفان العظيم, فقد أمر الله نوحاً أن يبني سفينة ضخمة |
sel tortularının katlı pastası yavaşça gömülmüş sıcaklık ve basınç ile kayaya dönüşmüştür. | Open Subtitles | الطبقات المُتراصة لرواسب الطوفان طُمرت ببطئ و تحولت إلى صخر بواسطة الحرارة و الضغط. |
Ancak her yıl, yağmurdan dolayı sel problemimiz var. | TED | لكن كل سنة، لدينا مشاكل فيضانات بسبب المطر. |
Bunu, bizi devamlı kuraklık, sel, ve zehirli maymunlarla rahatsız etmeden önce düşünecekti. | Open Subtitles | ربما كان عليها التفكير في ذلك، عندما كانت تحيطنا بالجفاف والفيضانات والقرود السامّة. |
Hızlı Tony! Dünyayı sel basacak diyor! | Open Subtitles | تونى السريع قال ان العالم سيغرق بالفيضان |
1950'lerde Colorado normal bir günde bu sadece normal birgün, sel baskını değil, susuzlukta değil olağan bir gün , buna benzemektedir | TED | هذا هو نهر كولورادو في يوم عادي سنة 1950، هذا، كما تعلمون، ليس بفيضان أو جفاف، في يوم عادي هو يبدو بهذا الشكل. |
Bu dev kıvrımlar sel suyunun türbülansıyla oluştu. | Open Subtitles | هذه موجات عملاقة ، تشكّلت من مياه الفياضانات المضطربة |
Aslında sel havzasında bir var bir yok. | Open Subtitles | انها في الحقيقة انها علي مجري فيضان يفيض ويستقر |
Ben işittim arkasından sel gibi yağmur geldi. | Open Subtitles | حسنا, لقد سمعت الرعد, مصحوبا بأمطار غزيرة, |
Gözyaşlarım sel oldu, | Open Subtitles | عندما فاضت دموعي |
Elektrik kesintisi, devrilen ağaçlar, sel. | Open Subtitles | انقطاع التيار الكهربائي، و وقوع الأشجار وفيضانات |
Tsunami, depremler, sel baskınları olurken neredeydin peki? | Open Subtitles | .. عندما حدث تسونامي ، وحدث زلزال ومومبي كانت تحت الماء أين ذهبت معلومات في ذلك الوقت؟ |