Evet, sen gidince burası sessiz bir yer olacak Cole. | Open Subtitles | نعم ، ستكون بلدة هادئة بعد ان تغادرها ، ياكول |
Kendi deyişiyle Hank... tüm karışıklığı açıklayacağı, sessiz bir mekan buldu. | Open Subtitles | لذا هانك.. كما يدعو نفسه وجد بقعة هادئة ووضح الأمر برمته |
Bu sebeple, kendini suçlar... sessiz bir suçlamadır bu ki bunun çözümlenmesini daha da güçtür sessiz bir kendini suçlama. | TED | لهذا السبب, عليه أن يلقي اللوم على نفسه. انها ملامة صامتة, والتي من الصعب جداً أن تُحل, ملامة النفس الصامتة. |
Eğer kenar koltuklarda oturuyorsanız sessiz bir şekilde yapabilecekseniz... | TED | ربما، إذا كنت تجلسُ على الجوانب، وكما تعلمُ يمكنك إخراجه بصمت. |
İlk seferde oğlum olmayabilir. sessiz bir tören düşünüyorum. | Open Subtitles | . ربما أرزقُ بولد من المرة الأولـى . زفاف هاديء ، علـى ما أظن |
sessiz bir yerde baş başa kalsak iyi olurdu. | Open Subtitles | أنه سيكون من الجيد أن نكون معا في مكان ما هادئ |
Ben de daha sonra sessiz bir kazazede olmaya karar verdim. | TED | لقد كانت تلك اللحظة التي قررت فيها أن أصبح ناجية صامتة. |
Federal değil, sizlerden hızlı silah çeken sessiz bir çocuk. | Open Subtitles | ليس كذلك , إنه مجرد فتى هادىء سيقتلكم جميعا ً |
Gezilerimde koleksiyonlarının tasfiye edilmesini isteyen bir çok insan tanıdım, hızlı ve sessiz bir şekilde. | Open Subtitles | إلتقيتُ بالكثير من الناس في رحلاتي الذين يرغبون في الحصول على مثل هذه المجموعات المصّفاة بسرعة وبهدوء |
Benim sessiz bir çocuk olduğumu düşünürlerdi ama sürekli konuşurdum. | Open Subtitles | ظنوا أني طفلة هادئة .. لكني كنت أتكلم طوال اليوم |
Bu beceriksizlerden uzakta sessiz bir köşede yemek istiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | أنا فقط أود الأَكْل في زاوية هادئة بعيداً عن هؤلاء البلهاء،مفهوم؟ |
Bunun sebebi, Neptün'ün yörüngesinin ötesinde Güneş'ten yaklaşık 5 milyar kilometre uzakta kuyrukluyıldızların oldukça sessiz bir yaşam sürmesidir. | Open Subtitles | ذلك لأنه بعد مدار نيبتون على بعد خمسة مليار كيلو متر من الشمس تقريبا لدى المذنبات حياة هادئة جداً. |
sessiz bir oda isterim, inşaattan uzak... çünkü uykum hafiftir, öyle olunca... | Open Subtitles | أود غرفة هادئة, بعيدا عن الإنشاءات ..لإني , نومي خفيف , لذلك |
Son otuz yılda, sessiz bir devrim yaşadık. | TED | على مدى العقود الثلاث الماضية، عشنا خلال ثورة هادئة. |
Ve ruhum, sessiz bir mutluluk denizinde kayarak giden büyük bir balina gibi, özgürce süzülüyordu. | TED | وتحررت روحي مثل حوت ضخم ينساب في بحر البهجة الصامتة |
Babasının cenazesinde, o siyah kıyafetler içinde, bana beyaz, yumuşak bir karı hatırlattı, sessiz bir gecede, dağın tepesinde yağan. | Open Subtitles | في يوم دفن والدها بملابسها السوداء ، ذكرتني بالثلوج الناعمة تلف على الجبال بصمت الليالي |
sessiz bir çocuk. Hiç sohbet açmıyor. | Open Subtitles | الولد هاديء إنه لم يقم أبداً بعمل محادثة |
Çok tatlı ve sessiz bir çocuk. | Open Subtitles | أنه حقاً جميلاً و هو نوعاً ما هادئ |
- Öğrenmek istiyorum. - Biliyorum. sessiz bir yere gideriz. | Open Subtitles | ـ أعرف, سنذهب إلى مكان هادىء ـ لنذهب إلى السيارة |
Eğitim görmüş ajanlar olsalar, bu işi çabucak ve sessiz bir biçimde hallederlerdi. | Open Subtitles | لو انهم دربوا العملاء ينبغي علينا القيام بذلك بسرعة وبهدوء |
İlki -- ve bu benim için şaşırtıcıydı; bunun ortaya çıkmasını beklemiyordum -- ama şimdi çok daha sessiz bir yaşam sürüyorum. | TED | الاول و قد كان مفاجئاً بالنسبة لي : ولم اكن اتوقعه على الاطلاق أنا الآن اعيش حياة أكثر هدوءاً |
Kremalı Denizaslanımı yiyecek huzurlu ve sessiz bir zamanım olmayacak mı? | Open Subtitles | الا أستطيع أن أحصل علي دقيقة من الهدوء والراحة لاكل الارنب بالكريم ؟ |
Neden bütün bunları atlayıp, ... konuşacağımız sessiz bir yere gitmiyoruz.? | Open Subtitles | لم لا ننتجاهل كل هذا و نذهب إلى مكان هادئ لنتحدث؟ |
Bunun belediye yetkililerine yönelik sessiz bir eylem olduğu düşünülüyor. | Open Subtitles | سبب تفسيرات خاصة لموته في المنتزه تفيد بأنه مثل إحتجاجاً صامتاً ضد مسؤولي المدينة |
Walt, sessiz bir yere geçiyorum, az bekle. | Open Subtitles | والت)، دعني أذهب) .لمكان لأستطيع سماعك |
Fakat görünmez bir hastalık olsa da, sessiz bir hastalık olmak zorunda değil. | TED | لكن حتى إذا كان الاضطراب خفي، فلا يجب أن يكون صامت. |