| Sizin ihtiyacınız olan asıl şey bir torba ot. Bir.. | Open Subtitles | لكن كل ماتحتاجه هو كيس من الحشيش للحصول على الركلة |
| Külleri plastik bir torba içinde verdiler. Fakat o da delikti. | Open Subtitles | كنت قد وضعتها في كيس من البلاستيك لكن كان به ثقب |
| Tam olarak testislerin çevresinde, yer alan bir torba gibi. | Open Subtitles | والذي هو شيء يلتف حول الخصية ويكون على شكل كيس. |
| Üzerinde dolar işareti olan bir torba yerine sıradan bir evrak çantasını tercih ederim. | Open Subtitles | سأفضل حقيبة غير معلمة على الكيس الذي عليه علامة الدولار |
| Kutusunun yanına gidip bu küçük lastik bantlardan çıkardı bir torba. | TED | يذهب إلى الصندوق و يسحب كيساً من الأربطة المطاطية الصغيرة. |
| Uluslararası hukuk belirtiyor ki o torba Birman topraklarının bir parçasıdır. | Open Subtitles | ينص القانون الدولي على أن الحقيبة هي جزء من الأرض البورمية |
| Sonra torbalara dolduruluyor, ve yeteri kadar torba olmayınca Narew Nehri üzerindeki bir köprüye gidip kemik tozlarını suya döküyorduk. | Open Subtitles | ووضعوها في أكياس وعندما نجمع أكياس كثيرة نذهب للجسر عند النهر الصغير |
| Armağan olarak 10,000 torba tahılla kraliyet tahıI ambarını doldurmalarını sağlayacağız. | Open Subtitles | وسنجعلهم يملئون المخزن الملكي بالحبوب كيس من القمح من كل شخص هدية للعروس |
| Eşlerinden onları boğmalarını ya da başlarına torba geçirmelerini isterler. | Open Subtitles | إنهم يطلبون من شريكهم أن يخنقهم أو يضع كيس بلاستيكي على |
| Onları bir ağaca bağladım ve bir torba köpek maması bıraktım. | Open Subtitles | ماذا تظن ؟ ربطتهما إلى شجرة وتركت قربهما كيس طعام يزن 5 باوندات؟ |
| Ben hala bize neden bir torba portakal verdiklerini anlamaya çalışıyorum. Üzgünüm. | Open Subtitles | ما زلت أحاول أن أفهم لماذا أعطونا كيس برتقال. |
| Plastik torba getir. Gün ağarmadan onu arkaya gömmeliyiz. | Open Subtitles | أحضر كيس بلاستيكي، سندفنها بالخارج، قبل الشروق، دعنا نذهب |
| Dr. Poe hemşireyi arayıp ellere torba takılmadıysa orada yapılmasını söylemiş. | Open Subtitles | الدكتور بو إتصل بالممرضة وطلب منها وضع اليد في كيس ان لم تكن موضوعة |
| O torba 100 kez kullanıldı. | Open Subtitles | ذلم الكيس استخدم 100 مرة أحضر لها كيس جديد |
| Öldürülmekten bahsediyorum ve sen bana bir torba mı veriyorsun? | Open Subtitles | أنا أتحدث أنني في طريقي إلى أن أقُتل .. وأنتِ تعطيني كيساً ورقياً؟ |
| Diego evde değil ama senin için bir torba bıraktı. | Open Subtitles | دييجو ليس بالبيت ولكنه ترك هذه الحقيبة لكِ |
| Newman, hadi birkaç torba postayı çıkartıp bu güzel şeyleri oraya taşıyalım. | Open Subtitles | نيومان، دعنا نذهب لاحضار بعض أكياس البريد لنأخذ هذه المأكولات الجميلة من هنا. |
| Çok uzun olmayan bir süre öce, Fransa'nın göklerinde uçan bir gemi gördüm, havadan daha hafif olan bir havayla doldurulmuş büyük bir torba ile desteklenmişti. | Open Subtitles | منذ فترة شاهدت مركبة تمخر سماء فرنسا بكيس من الهواء ، اخف من الهواء الجوي |
| Her aileye çok kullanımlık torba veriyoruz ve alışveriş yapıyorlar, sadece ücret ödemiyorlar. | TED | فنقوم بإعطاء كل عائلة حقائب قابلة لإعادة الاستعمال ونسمح لهم بالتسوق من دون أن يدفعوا أي شيء. |
| Cameron, Tek torba'yı öldürdü, beni bağlayıp Abel'ı kaçırdı. | Open Subtitles | " كاميرون " قتل " هاف ساك " وقيدني وأخذ " إيبل " |
| Ve tren her kıvrımda yavaşladığında bir torba parayı fırlatıp atmış. | Open Subtitles | وفي كل مرة يبطئ القطار عند منحنى يرمي بحقيبة نقود للخارج |
| - hmmmm bakalım, bir torba un, bir düzine de yumurta. | Open Subtitles | حسنا لنر، أريد كيسا من الزهور ودزينة بيض |
| - İki torba mal alabilirsen şanslısın. | Open Subtitles | إذا كنت محظوظاً, ربما تستطيع الحصول على كيسين من المخدرات بهذا المبلغ |
| Cesedi plastik bir torba içinde dışarıya taşıdığını gördüm. | Open Subtitles | لقد رائيته يحمل جسم ما ملفوف في حقيبه بلاستيكيه |
| Mutfaktan küçük torba ve bağlardan verir misin? | Open Subtitles | هل يمكننك أن تحضري لي بعض الاكياس من المطبخ .. و آه بعض أسلاك الربط |
| Bir yere iki torba havuç götüreceğim. Sonra sizi almaya geldiğimde, size söylerim. | Open Subtitles | يجب أن أسلم حقيبتان من الجزر سأعود من أجلك بعد ذلك |
| Daha büyük bir torba lazım bize. | Open Subtitles | نحن بحاجة لكيس أكبر |